Polemik & Kulis
02 Kas 2012 14:52 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:19

MİLLİYET'İ​N ''SAHTE ORUÇ KANLI İFTAR'' MANŞETİNİ KİM ATTI?

2000 yılında düzenlenen Hayata Dönüş operasyonunun simge haberlerinden biri olan "Sahte Oruç Kanlı İftar'' başlığını kimin attığı ortaya çıktı.

Gerçek Gündem.com Genel Yayın Yönetmeni Yarkadaş, "O utanç verici başlığı Cem Dizdar attı" dedi.

Sol Gazetesi'nden Elif Örnek'e konuşan www.gercekgundem.com Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş, medyanın açlık grevi ve ölüm orucu haberlerine her zaman duyarsız kaldığını söyledi. Medyanın, 1996 ve 1999 yılında yapılan açlık grevi eylemlerine de gözlerini yumduğunu söyleyen Yarkadaş, "İktidarlar da medya da bu tür eylemler karşısında aynı tavrı alıyor" ifadesini kullandı. SOL'da yer alan haberde şu ifadelere yer verildi:

MAHKÛMLAR ÖLÜM SINIRINA GELENE KADAR HABER YOK
 
Medya, daha önce yapılan açlık grevlerinde de insan hayatını hiçe sayarak, sorunun çözümüne katkı sunmak ya da objektif davranmak yerine karalayıcı haberlere imza atmıştı. Konuyla ilgili Sol gazetesine bir değerlendirme yapan söyleyen Gerçek Gündem.com Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş, gazetecilik yaşamında birçok açlık grevi eylemine tanıklık ettiğini, medyanın ancak insanlar ölüm sınırına yaklaştığında ya da aydınlar devreye girdiğinde haberi “meşru” kabul ettiğine dikkat çekti.

Bir dönem Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) İstanbul Başkanı olarak görev yapan Yarkadaş, medya kuruluşlarının geçmişte siyasi tutuklu ve hükümlülerin eylemlerini nasıl karaladıklarını anlattı:

“Medya, 1996'da açlık greviyle başlayıp ölüm orucuna dönüşen eylemleri uzun bir süre görmedi. Dönemin Adalet Bakanı Refah Partili Şevket Kazan ve iktidar yetkilileri medyaya ağır bir baskı uyguluyordu çünkü. Ölüm orucu eylemlerinin yayınlanmaması ve bu konunun gündeme gelmemesi için patronlar baskı altına alınmıştı. Ancak buna rağmen aydınlar devreye girince medya artık haberleri görmemezlik edemedi. Eylemler medyanın sansürünü delince bu kez devreye yalanlar girdi. Şevket Kazan, eylemin yarattığı etkiyi azaltabilmek için "Bunlar yataklarının altında bisküvi yiyorlar" yalanını söyledi. Medya bu sözlere çok geniş yer verdi. Kazan'ın bu yalanı sonrası 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi ise sakat kaldı. Şevket Kazan'ın mantığı bu kez kendisini Başbakan Erdoğan'da tekrar ediyor. Erdoğan da eski partidaşı Kazan gibi konuşuyor ve açlık grevi eylemindeki tutukluların yemek yediğini söylüyor. Üstelik bunu da bir paçavranın yayımladığı fotoğrafa dayandırıyor. Oysaki o yemek fotoğrafının eylemler başlamadan iki ay önce çekildiği biliniyor. İktidar yanlısı medya 1996'daki tavrını bugün de sürdürüyor. Medyanın önemli bir kısmı iktidarı yıpratacak olan tüm eylemleri karalamaya çalışıyor.

F TİPİNİ KREŞ GİBİ ANLATTILAR
 
1999'da başlayıp 2000 yılına uzanan açlık grevi / ölüm orucu eylemlerinde de benzer ve daha ağır tablolara tanık olduk. O dönem de aydınlar devreye girince sansür biraz olsun delinmeye başlandı. Tutuklular ise bu sansürü ortadan kaldırabilmek ve toplumu uyarmak için ölüm orucuna yatan eylemcilerin fotoğraflarını basına dağıttı. Bu fotoğraflar büyük etki yarattı. Adeta bir irade savaşına dönen ölüm orucu eylemlerini sonlandırmak isteyen hükümet kanlı bir operasyon planladı. Bu operasyonun ayağı ise medyada oluşturuldu. Tutukluları adına F Tipi denilen tabutluklara sokmayı planlayan hükümet, TV ve gazeteler aracılığıyla propaganda yaptı. Birçok gazete ve TV, F Tipi Cezaevi'nin anlatıldığı gibi kötü olmadığını kanıtlamaya çalıştı. F Tipi Cezaevleri adeta bir kreş gibi anlatıldı.

“TEK BİR TELEFON BİLE YOKTU”
 
Peşinden ise adına "Hayata Dönüş" denilen o faşist operasyon geldi. Operasyon başladığı andan itibaren birçok TV ve gazete "Tutuklular içeriden ateş ediyor" yalanını söyledi. Bu yalana alet olan birçok gazeteci dolaşıyor hala aramızda.
 
Bir diğer yalan ise "Kendinizi yakın" talimatı verildiğiydi. Güya, bir tutuklu başka bir cezaevindeki tutukluları cep telefonuyla aramış ve "Kendinizi yakın" demişti. Buna ilişkin bir ses kaydı günlerce yayınlandı TV'lerde. Operasyon bittiğinde ise yapılan aramalarda cezaevinde tek bir telefon ile SIM kartın bile olmadığı anlaşıldı.

Medya o dönem çok çirkin manşet de attı. Milliyet Gazetesi Editörü Cem Dizdar, operasyonu "Sahte oruç kanlı iftar" başlığıyla verdi. O manşeti bugün spor programlarında yorum yapan Cem Dizdar attı. Medya tarihine geçecek bir utanç manşetidir o... Tutukluların katledilmesiyle adeta alay eden bir başlıktı. Medya o gün neredeyse bugün de aynı yerde duruyor. Yarın daha çirkin ve daha kötü başlıklar atacaklardır. Çünkü onların görevi beslendikleri iktidarlara toz kondurmamaktır.