Medya
08 Ara 2012 14:29 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:28

"UTANÇ İÇİNDE KALACAKSINIZ!" KEREM ALTAN'DAN MUHAFAZAKAR YAZARLARI KIZDIRACAK YAZI!

Taraf yazarı Kerem Altan, Akif Beki'den söze girip Ahmet Kekeç ve Salih Tuna'ya uzanan yazısında muhafazakar yazarları srt bir dille eleştirdi.

Kusura bakmayın günüm olmadığı hâlde araya girip, çok kısa bir şeyler yazıp çıkacağım.

Ama sizleri temin ederim ki tam da günümdeyim...

Konumuz bir “Babıâli efsanesi” olan Akif Beki’nin son günlerde iyiden iyiye artan münasebetsizliği...

Diyelim ki Akif Beki duayen bir gazeteci...

Diyelim ki Akif Beki bu işi en iyi bilenlerden birisi...

Diyelim ki Akif Beki’nin hayatı gazetecilikle geçmiş...

Diyelim ki Akif Beki gazeteciliğin kitabını yazmış...

Diyelim ki güç Kemalistlerdeyken, askerin elindeyken bile doğru bildiğini söylemekten vazgeçmemiş, mücadeleyi bırakmamış, korkusuz bir Babıâli mensubu şu Akif Beki...

Peki, o zaman bu Beki şimdilerde neden mesleğini yapmıyor?

Peki, gazeteciliği bu kadar iyi bildiği hâlde neden bu işi hakkıyla yapmaktan vazgeçmiş bu Beki?

Başbakan’ın her söylediğine “peki” demekten, “emredersiniz sultanım” demekten, “eyvallah” demekten vakit mi bulamıyor herkesten iyi bildiği mesleğini yapmaya?

Yoksa Başbakan’ın avukatlığını yapmaktan mı vakit bulamıyor ustalığını konuşturmaya?

Peki, öyle olsun...

Dilediğini söyle, dilediğini yaz, dilediğine hakaret et, dilediğin kadar kendince lakaplar bul insanlara, dilediğin kadar “emret başbakanım”, “peki başbakanım” demeye devam et...

Bu dönem geçmez, bu su hiç kesilmez sanıyorsun.

Geçer.

Sizin gibiler pişmanlıkları ve utançlarıyla kalırlar.

28 Şubat döneminde yaptıklarından her fırsatta pişman olduğunu dile getiren Ergun Babahan’ın 28 Şubat Darbe Komisyonu’na verdiği ifade her şeyi anlatıyor zaten:

‘‘Halktan kopuk bir yaşam sürerdik. Barı, havuzu olan plazamızda aşırı tüketimin neden olduğu kendini beğenmiş bir gruptuk. Saat 3’te işi bitirir, 7’ye kadar tavla oynar, bir an önce eğlenceye katılırdık. Yıllarca otobüsle gidip gelmiş insanlarken, lüks evlerimiz, lüks arabalarımız oldu. Antep’e, Kayseri’ye, Denizli’ye gitmemiştik. Oralara 2002’den sonra gidip gelmeye başladım. Ben bu özeleştirileri 2002’den sonra yapmaya başladım.’’

Şimdilerde de Ergun Babahanlar gitti, Akif Bekiler, Ahmet Kekeçler, Salih Tunalar bastı ortalığı. Neden bu kadar hırçın oldukları da Babahan’ın sözlerinden anlaşılıyor.

Çünkü eğer bu kadar hırçın olmazlarsa ne hiçbir tarih bilgileri olmadığı hâlde “Derin Tarih” programları yaptırırlar adama televizyonlarda, ne de medya mahallesinin bekçiliği görevini verirler.

Siz bildiğiniz yolda devam edin.

Başbakanınız hakkında tek satır eleştiri yazamayıp, Başbakan’ı eleştirenleri eleştirin.

Biraz da siz doldurun küpünüzü.

Ama bunun gazetecilik olduğunu iddia etmeyin hiç olmazsa.

Ecdadınıza siz çok meraklısınız, ecdadınızın zamanında “dalkavukların” fiyat listesi vardı.

Parayı veren dalkavuğun ensesine basıyordu tokadı.

Siz kendi mesleğinizi yapın, enseyi Başbakan’a uzatın.

Bırakın gazeteciler de kendi mesleklerini yapsınlar, gerçekleri yazsınlar.

Dalkavukluk Tarifesi

Dalkavuğun burnuna fiske vurma (fiske başına): 20 para.

Başına kabak vurma: 30 para.

Yüzünü tokatlama (tokat başına): 30 para.

Oturduğu minderden ve setten aşağı yuvarlama: 30 para.

Merdivenden aşağı yuvarlama: 180 para. (Bir yeri incinir, kırılırsa tedavi ve cerrah parasını şakayı yapan verir.)

Çıplak başına tokat atma (tokat başına): 45 para.

Elinde beş on kıl kalmak ve dişlerini leylek gibi çatırdatmak şartıyla sakal zelzelesine: 60 para.

Sakal boyamasına: 60 para. (Sakalının yarısı veya cümlesi arpa boyunca kırkılırsa, latifeyi yapan, dalkavuğun üç aylık nafakasını verir. Bu nafaka ayda 30 kuruştan 90 kuruştur.)

Dalkavuğun kafasına iri bir yumruk indirme (yumruk başına): 40 para.

Ellerine ve ayaklarına domuz topu bağlama: 40 para.

Yüzüne mürekkep ve kömürle kara sürme: 37 para.

Kuyruğu dışarıda kalmamak üzere bir fındıksıçanını ağzının içine kapatma: 400 para.

Sakız dolabına (bostan dolabı) bağlanarak su içinde bir miktar durdurulmak şartıyla bostan kuyusunda bir devrine: 600 para. (Bu latifeye birden fazla her devir için ayrıca 100 para verilir. Dalkavuk boğulur ölürse cenaze masrafı latifeyi yapana aittir.)

Bir tarafının üzengisi (eyerin iki yanındaki demir halka) olmayarak haşarıca bir hayvana bindirilip seyrinden hoşlanılırsa: 300 para.

Bir salkım üzümün sapıyla beraber yedirilmesi: 40 para.

(Kaynak: garipamagercek.net)