Medya
10 Oca 2012 11:58 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:12

DURUM VAHİM AMİRİM! STAR KİMLERİN KANALI OLACAK?

Radikal yazarı Orhan Tekelioğlu, Star'ın yeni dönemine damgasını vuran dizi tercihlerini masaya yatırdı.

Star kimlerin kanalı olacak?


Doğuş Grubu’nun satın aldığı Star TV’nin yeni dönemine, ekrana taşıdığı dizi tercihleri damgasını vuracaksa, ortaya çıkan tablonun en hasından bir kültürel muhafazakârlık olacağını söylemek hiç de yanlış olmaz.

NTV, son dönem Türkiye haber televizyonculuğunun tarihi açısından önemli bir konuma sahip. Kameraya mesafeli duran spikerleri, pastel stüdyo renkleri ve BBC’den aktarılan haber sunma üslûbuyla “Anglosakson” bir tarz yaratmış, şehirli, iyi eğitimli, hâli vakti yerinde izleyicilerden (AB grubunun bir bölümüne tekabül ediyor) sadık bir taraftar grubu yaratmıştı. Deyim yerindeyse, “Beyaz Türkler”in son seçime kadar vazgeçilmez haber alma kanalı konumundaydı. Fakat ne olduysa oldu, seçimden sonra ciddi bir değişime uğradı bu kanal: Siyasal içerikli tartışma programları kalktığı gibi, birçok tanınmış ekran yüzü de kanaldan uzaklaştırıldı, tartışma programlarının yerini “kültür sohbetleri” aldı ve daha önceden başka tür programlarda görmeye alıştığımız ekran yüzlerinin yeni özelliklerini keşfetmeye başladık. Otomobil programlarından bildiğimiz Celal Pir’in iftar saatinde “oruç sohbetleri”nde görebileceğimizi pek düşünemezdik herhâlde ya da Ahmet Yeşiltepe’nin moderatörlük yaptığı “tarih sohbetleri”ni hayal bile etmemiştik. Oğuz Haksever’i hiç saymıyorum, NTV ekranında bir joker kartı gibi, hemen her tür programda görünür oldu. Bu değişimlerin toptan etkisinin, habercilik açısından olmasa da, tartışma programlarının kalkmasından ötürü, bir “depolitizasyon”u olarak algılandığını söylemek pek de yanlış olmaz. Sadık izleyicisini kaybettireceği açık bu hamlelerin yeni izleyiciler getirebileceğini düşünenlerden olmasam da, bunu değerlendirmek için vaktin erken olduğunun da farkındayım.

Kalıcı mı, geçici mi?
Yine de, prestijli bir haber kanalı olarak kendini konumlandıran (ve bunu becerebilmiş nadir kanallardan biri olan) NTV için bu manevraların izleyici kaybına kadar gidebilecek riskli bir sürece yol açabileceğini söylemek yanlış olmaz. Sayıları çok olmasa da, kamuoyu oluşturmakla etkili olduğu düşünülen bir izleyici grubunu yakalayabilmenin peşinde bir sürü haber kanalı var zaten.
Doğuş Yayın Grubu’na dahil NTV’de geçen yıl başlayan bu ilginç değişimin yanı sıra bir başka hamle de yılın ikinci yarısında gündeme geldi. Doğuş, anaakım kanalların rekabet ettiği pazarda yer almaya karar vermişti. Önce yeni bir kanalın kurulması düşünüldüyse de, Doğan Grubu’nun satış listesinde olan Star’ın alınması belli ki çok daha pratik bulundu ve bu kanal alındı. Yılbaşından itibaren de, 15 kristalli yeni logosu, şehri kaplayan afişleri ve kanalında sürekli dönen tanıtımlarıyla “Yeni Star” anaakımın gökyüzünde bir yıldız gibi “parladı”. Yıldızın “kalıcı” mı, yoksa bir kuyruklu yıldız gibi “geçici” mi olduğunu zaman gösterecektir ama, yayınladığı (daha doğrusu, tercih ettiği) diziler açısından analiz edilebilir bir resmi olduğu da ortada. Doğuş Yayın Grubu’nun NTV tecrübesinin ilk akla getirdiği AB grubuna odaklanan bir yayıncılık tasarımı olduğuna göre, Star TV’de de benzer bir durum olacağı algısı da medya sitelerinde hemen dile getirilmişti. Böylece, çıta yükseğe taşınacak, belki de anaakımda daha “modern” bir üslûp gündeme gelecekti. Ne yazık ki, Star’ın dizi tercihlerini görünce bu “mutedil iyimserliğin” en başından çuvalladığını fark etmemek elde değil. ‘Koyu Kırmızı’, ‘Kalbim 4 Mevsim’ gibi daha başlamamış diziler hakkında yazmanın bir manası olmasa da diğer kanallardan transfer edilen ve kanalda varolanlardan yayınlanmasına devam edilenlerden ortaya çıkan “resim” hiç de parlak değil. Eski Star, hiçbir zaman AB grubunun kanalı olmamıştı zaten, Doğan Grubu döneminde de grubun amiral gemisi olan Kanal D’nin oluşturduğu algının yanına bile yaklaşamamıştı.

Durum vahim amirim!
Aslında, Star’ın C grubuyla özdeşlemiş imajını değiştirmek, reklam pastasından daha çok pay alabilen bir AB grubu kanalına dönüştürebilmek için diziler önemli bir kaldıraç işlevi görebilirdi. Ama yapılan operasyona bakıldığında hiç de böyle bir strateji belirmiyor. Tamam, transfer edilen ‘Muhteşem Yüzyıl’, her gruptan izleyiciyi yakalayabilen, lokomotif işlevi görebilen bir dizi ve reytingleri zıplatacağı da ortada. Başka? Paralı kanaldan transfer edilen ve ismi ‘1 Kadın 1 Erkek’ten ‘1 Erkek 1 Kadın’a (aslında, oldukça manidar bir “ruh değiştirme operasyonu” ama önce izleyelim) çevrilen kısa sit-comla mı AB grubu yakalanacak? Ya ‘Akasya Durağı’na ne demeli? AB grubuyla hiçbir alâkası olmaması bir yana, raf ömrünü çoktan tamamlamış eski usul bir mahalle komedisi. Bir de artık yayınlanmayan, ‘İkinci Bahar’ dizisinin eski bölümleri var ki, 50 yaş üstünden başkasının izleceğini pek sanmıyorum. Genç izleyici için ‘Behzat Ç.’ dışında pek bir alternatif yok (1 Erkek 1 Kadın mı?). Durum vahim amirim!

Kültürel muhafazakârlık
Gelelim gerçekten sorunlu iki dizi tercihine, bunlardan ilki ‘İffet’, ki gerek anlatısı bakımından, gerekse izleyici profili açısından Eski Star’dan başka bir şeyi çağrıştırmıyor. Yeşilçam döneminden sadece berbat “tecavüz sahnesi”yle hatırlanan, tecavüzcüsüyle evlenemediği(!) için sevmediği bir adamla evlenen bir kadını anlatan bu dizinin modern şehirli insana ve özellikle kadınlara nasıl bir “hayat dersi” verdiği bir yana, Star’ın yeni imajıyla ne alâkası olabilir? Öte yandan, doğudaki insanları (isterseniz Kürt diye de okuyabilirsiniz ama, sosyolojik olarak o bölgelerde yaşayanların tamamını) berbat bir dille, zenginini ya zorba ya da kaçakçı olarak, yoksuluysa feodal ilişkiler dışında resmedemeyen bu “çakma” sosyolojik anlatının, yani ‘Firar’ dizisinin Yeni Star’da ne işi olabilir? Bu ve benzeri dizilerin yarattığı “algının” bölge insanını ne kadar rencide ettiğini anlamadan, örneğin daha geçen hafta Diyarbakır’da yaşanan, ‘Ayrılık Olmasaydı’ dizi setinin basılmasını da anlayamayız. Star’ın yeni dönemine böylesi dizi tercihleri damgasını vuracaksa, ortaya çıkan tablonun en hasından bir kültürel muhafazakârlık olacağını söylemek hiç de yanlış olmaz. İyi de, örneğin Ramazanda, mütedeyyin izleyiciden hangileri sohbet programı izlemek için Celal Pir’in sunduğu NTV’yi tercih etmişti? Anaakım kulvarda büyük oyuncuları taklit etmekle işler yoluna girseydi...

Orhan Tekelioğlu/Radikal