Bağcılar Zabiti’nden akıl almaz talep: Sokak röportajcıları yasaklansın!

Bağcılar Zabiti köşesinden buyurmuş: “Sokak röportajları yasaklansın!” Sen değil miydin 2015’te sesini kesmek isteyenler tarafından öldüresiye darp edilen? Şimdi kalkmış sokak röportajcılarının sesinin kesilmesinden bahsediyorsun. Üstelik de sosyal medyaya ve basına sansür getirecek olan tasarının görüşmelerinin Meclis’te devam ettiği bir dönemde… İtiraf et zabit bey! Asıl derdin basit bir mikrofonla dandik bir kamera değildir herhalde?

Bağcılar Zabiti köşesinden buyurmuş: “Sokak röportajları yasaklansın!”

Aslına bakarsanız sadece buyurmamış, ‘taltif edilmiş gazeteci hissiyatı’ ile iktidara yanlayarak “gereğini” de yapmış.

O değil miydi, geçtiğimiz günlerde televizyon ekranlarında Abdülkadir Selvi’den daha makbul olduğunu izlediğimiz?

O değil miydi, promterdan akan cevaplara ustaca sorular soran?

O değil miydi gereğini yaptığı için Cumhurbaşkanı’ndan tüm aferinleri kapan?

Bakalım ne inciler dökülmüş Zabit Bey’in kaleminden?

Hür iradenin mikrofona seslendirilmesinden rahatsızlık duymuş olacak ki, sokağın sesinin kesilmesini istemiş. Belli ki düşünenlerin düşüncesini ifade etmesinden, bu düşüncelerin yayınlanmasından korkmuş. Oysa bilmiyor ki o rahatsızlık duyduğu şeyi her gün kendisi yapıyor. Şimdi birisi çıkıp “Köşeni kapat ve Nişantaşı’ndaki bohem hayatına geri dön!” derse verecek cevabı yok o zabit ruhlunun.

Bir de günah çıkarmış ballı maaş karşılığı kaleme aldığı köşesinden… “Hayatımda hiçbir zaman yasakçı bir tutumum olmadı” diyerek.

Şunu bir kenara yaz zabitciğim! “Yasakları savunanları savunmak da yasakçılığın daniskasıdır…”

Doğrusu Zabit Bey’in yazısı, okudukça insanın içini ürpertmiyor da değil…

Meğer o yoldan geçenlere tutulan mikrofon, ‘vatanın bölünmez bütünlüğü’ adına ne kadar tehlikeliymiş de bizim haberimiz yokmuş.

Meğer “Komşuyu komşuya, anayı oğula, amcayı yeğene, dayıyı bütün mahalleye, mahalleyi şehre, şehri ülkeye düşman eden bir fitne odağı” haline gelmiş de biz uyuyormuşuz.

Meğer tüm topluma öfke, nefret, kin duyguları ekiliyormuş da biz bilmiyormuşuz.”

Yazısının sonunda nihayet baklayı ağzından çıkarmış bizim zabit: “Nasıl edilir, nasıl yapılır bilmiyorum ama ülkemizin esenliği açısından eline mikrofon alanın dayıları birbirine kırdırdığı bu zıpırlığa bir son vermenin vakti geldi de geçiyor.”

Ağır ol zabit bey!

Nedir telaşın?

Sen değil miydin 2015’te sesini kesmek isteyenler tarafından öldüresiye darp edilen?

Şimdi kalkmış sokak röportajcılarının sesinin kesilmesinden bahsediyorsun. Üstelik de sosyal medyaya ve basına sansür getirecek olan tasarının görüşmelerinin Meclis’te devam ettiği bir dönemde…

İtiraf et zabit bey!

Asıl derdin basit bir mikrofonla dandik bir kamera değildir herhalde?

Seni telaşlandıran şey pahalılıktan şikâyet eden teyzeler mi, işsizlikten feveran eden gençler mi, yoksa özgürlüklerinin kısıtlandığından dertlenen yurttaşlar mı? Eğer mont almak için ikinci el pazarına giden öğrenci kardeşimizin söylediklerinden rahatsızlık duyduysan onu da bilelim!

Aklıma bir başka soru daha geliyor ama…

Yok canım o kadar da değildir!

Yoksa yoksa…

Senden daha iyi gazetecilik yaptıkları için mi o sokak röportajcılarının yasaklanmasını istiyorsun Zabit Bey?