Medyanın “kırk katır mı, kırk satır mı?” seçimi! Kim kazanırsa kazansın kaybeden medya mı olacak?

İktidarın değiştiğini varsaydığımızda acaba seçim sonrasında karşımızda nasıl bir medya bulacağız? Bu bilinmezle ilgili olarak aslında çeşitli sorular sorarak bazı öngörüleri paylaşmak daha doğru olur.

Seçime yaklaşık bir hafta gibi bir süre kaldı. Köşe yazılarında hep 15 Mayıs sabahında siyasal açıdan nasıl bir Türkiye’ye uyanabileceğimize dair öngörülerde bulunuluyor. İktidar ve muhalefet cenahından yazarlar, seçim sonrası bizi nasıl bir yönetim tarzının beklediğinden tutun, kabinede kimlerin yer alabileceğine, meclisteki sandalye dağılımının nasıl olacağına dek pek çok yazılar kaleme alıyor.

Lakin yandaşıyla, muhalifiyle köşe sahiplerinin pek de yazmaya elinin varmadığı bir konu var. Buna, zülfü yâre dokunmak istemediği için yazmıyor olabilir de diyebiliriz. O konu da “medya”…

Herkes seçim sonrası siyaseten olabileceklerle ilgili akıl yürütürken, 15 Mayıs sabahı nasıl bir medyanın bizi beklediği konusunu pas geçiyor. Hem de kendisinin de bir medya kuruluşunda çalıştığı gerçeğini unutarak…

İktidarın değiştiğini varsaydığımızda acaba seçim sonrasında karşımızda nasıl bir medya bulacağız?

Bu bilinmezle ilgili olarak aslında çeşitli sorular sorarak bazı öngörüleri paylaşmak daha doğru olur.

Medyada kapanma ve el değiştirme olur mu?

Örneğin; seçim sonrasına ilişkin en çok merak edilen sorulardan birisi şu: Zaman içinde kapanan medya kuruluşları olacak mı?

Kişisel öngörüme göre bu oldukça muhtemel…

Zira seçim sonrasında iktidarın bazı imkânlarından yararlanan medya kuruluşlarının ayakta kalmaları güçleşecek. Buna dayanak olarak da seçimde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin el değiştirmesinden sonra bazı medya kuruluşlarının maaş ödemekte sıkıntılar yaşaması örneğini verebiliriz.

Şunun da altını önemle çizmek gerekir. Bu sadece bazı küçük medya organları için söz konusu olabilir. Özellikle köklü geçmişe sahip olup da iktidara destek veren medya kuruluşlarını bu kategoriye sokmamak gerekir.

Merak edilen bir diğer soru ise medya organlarının sahiplik yapılarının değişip değişmeyeceği…

Elbette bu da mümkün… Hatta öyle ki Demirören Medya gibi bazı medya kuruluşlarının sahiplik yapılarının değişeceği konusu seçimden çok önce konuşulmaya başlandı. Demirören’in uzun süredir medya grubunu elinden çıkarmak istediği aşikar…

Bunun yanı sıra, hem tiraj ve izlenme anlamında, hem de yayın politikası anlamında kamuoyu nezdinde fazlaca yer edinemeyen bazı iktidara yakın medya gruplarının da el değiştirmesi söz konusu olabilir.

Medya organlarının yayın politikaları nasıl olacak?

Yanıtı en çok merak edilen sorulardan birisi de iktidarın seçimi kaybetmesi durumunda özellikle “yandaş” diye tabir edilen kanalların veya gazetelerin yayın politikalarının ne olacağı…

Doğrusu bunu ben de çok ama çok merak ediyorum. Ancak bu konuyla ilgili öngörüler şöyle…

Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, iktidar muhalefete düşse bile elindeki medya gücünü kaybetmek istemeyecektir. Çünkü bir muhalefet partisi medyaya en çok muhalefetteyken ihtiyaç duyar. İktidardayken zaten bütün medya gücü elinde olacağından, etkin muhalefet yapabilmek için bir şekilde mali gücünü kullanarak elindeki medya organlarını kaybetmek istemeyecektir. Yani, sağda solda “iktidar değişecek, yandaş medya organları yeni iktidara hizmet edecek” diye atıp tutanları fazla ciddiye almayın.

Bu durum elbette bugüne dek bizim de görmeye alışık olmadığımız bazı manzaralar ortaya çıkaracak.

Mesela; CHP’nin haftalık grup toplantısını TBMM TV dahil 5-6 TV kanalının yayınlayacağı günler bizi bekliyor olabilir.

Mesela; Ak Parti grup toplantısını onlarca kanalın tıpkı seçim öncesindeki gibi esas duruşa geçerek aynı anda yayınladığını görebiliriz.

Mesela; her gün gazetelerde ve televizyonlarda iktidar aleyhinde çok sayıda haber, program ve yorum yapıldığına şahit olabiliriz.

Gelelim tartışma programlarına…

Onları es geçersek olmaz elbette. Seçim sonrasında iktidar değişsin ya da değişmesin tartışma programlarını ekranlarda görmeye devam edeceğiz.

Büyük olasılık; Hilal Kaplan, Mahmut Övür, Cemil Barlas, Gaffar Yakınca, Yaşar Hacısalihoğlu ve daha buradan ismini sayamadığımız iktidar destekçisi gazeteci, akademisyen ve yazar tayfası da ekranlarda olmaya devam edecek. Eğer Ak Parti seçimi kazanamayıp muhalefete düşerse asıl şimdi onlara iş düşecek.

Peki ya dönekler?

Dönmeye meyilli bazı isimlerin ufak tefek manevra girişimlerini bir süredir zaten izliyoruz. Elbette medyadaki dönekler kervanına katılan isimler olacak. Onlar kendini şimdiden belli ediyor ve siz de zaten yaptıklarını görüyorsunuz. Fazla söze gerek yok… Siyaset dünyasından da dönenler olmadı mı zaten?

Kısacası, iktidar değişse bile medyanın seçim ertesinde bir çırpıda değişmesi gibi bir durumla muhtemelen karşılaşmayacağız. Çünkü muhalefete düşen iktidar, en küçük fırsatta erken seçimi zorlayacaktır. Medyaya da asıl o zaman ihtiyaç duyacaktır. Bu öngörümüz gerçekleşirşe, TV ekranlarından daha çok “Bunlar topal ördek”, “Bunlar yönetemiyorlar”, “Gücünüz yetiyorsa erken seçimde kozlarımızı paylaşalım” çıkışları izleyebiliriz.

Seçim sonrasında günümüzün iktidar medyası olan muhalefet medyasında neler yaşanabileceğine dair örnekleri çoğaltmak mümkün…

İktidar değişmezse medyanın durumu nasıl olur?

Şimdi dilerseniz bir de seçimde iktidarın değişmeyeceği varsayımından hareketle 15 Mayıs'ta bizleri nasıl bir medyanın bekleyebileceğine göz atalım.

Aslında peşinen söylemek gerekirse şimdikinden çok farklı bir medya olmayacak. İktidar tarafından desteklenmeye devam edecekleri için kapanma ya da el değiştirme gibi durumlar muhtemelen olmayacak. Bazı el değiştirme ihtimalleri de muhtemelen ileri tarihe ötelenebilecek.

Emekçi dediğimiz en alt kesimdeki gazeteciler muhtemelen yine az kazanarak geçim sıkıntısı yaşamaya devam edecekler. Yine muhtemeldir ki, medyamıza “yandaş gazeteci” tabirini sokarak bu tabirin hakkını hücrelerine kadar hak eden gazeteciler ise kazançlarına kazanç katmaya devam edecek.

Peki, “Günümüzün muhalif medyası, iktidar değiştiğinde ne olacak?” dediğinizi duyar gibiyim.

Mesela; Sözcü’den Sabah, Halk TV’den CNN Türk, Tele1’den A Haber ya da KRT’den 24 TV olur mu?

Alınmasınlar ama bu saydığım yayın oranları, iktidar nimetlerinden faydalanarak bozuk altyapılarını ve kurumsallıktan uzak mevcut yapılarını 1-2 yıl içinde ancak düzeltebilirler. Bunu da “sen”, “ben” kavgasından fırsat bulabildikleri ölçüde yapabilirler.

Merak edilen bir soru daha…

Günümüzün muhalif yayınlarında çalışan gazeteciler, şayet iktidar değişirse iyi para kazanır mı?

Üzülerek söylüyorum, bu herkes için mümkün olmayacak. Ama bazıları için olabilir. Aslında o bazıları zaten şu anda bile iyi para kazanıyorlar. Siz onları zaten biliyorsunuz yaptıkları transferlerden.

Sözün özü…

Seçim sonrasında beklenenin aksine çok fazla bir değişikliğin olması beklenmiyor.

Hangi partiler iktidar, hangi partiler muhalefette oluşursa oluşsun, hepsi de medyaya muhtaç durumda…

İktidara geldiğinizde RTÜK’e Anadolu Ajansı’na, Basın İlan Kurumu’na TRT’ye yeni yöneticiler atayabilirsiniz ama daha önce siyaseten rengini belli etmiş gazete ve televizyonların tepesine yeni patronlar asla atayamazsınız!

Dolayısıyla seçim sonrası nasıl bir medyanın bizi beklediği konusunda birkaç fantastik manzara dışında çok da iyimser olmamak gerekiyor.

Yani diğer bir deyişle bu seçim büyük ihtimalle medyanın “kırk katır mı, kırk satır mı?” seçimi olacak.  

Öyle görünüyor ki kim kazanırsa kazansın kaybeden yine medya olacak…