Medya
13 Tem 2010 14:33 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:27

ZÜLFÜ LİVANELİ KENDİ RÖPORTAJINA NEDEN BU KADAR SİNİRLENDİ?

Hafta sonu kendi gazetesi Vatan'a röportaj veren yazar Zülfü Livaneli'yi sinirlendiren başlık!

Dünya magazinleşirken

Harvard Ünivesitesi’nden iki profesör, halka felsefeyi sevdirecek bir kitap yazıyor.

Adı: “Platon Bir Gün Bara girer”.

Başka birisi klasik besteciler hakkında yazdığı kitaba “Beethoven Çorbayı Neden Fırlattı?” adını layık görüyor.

Almanya’da yayınlanan ve sağlık sektörünü anlatan önemli bir kitabın adı ise “Çorba Yalan Söylüyor!”

Türkiye’de içinde “aşk“ kelimesi yer

almayan kitap adı kalmadı neredeyse.

Bütün bunlar, üzerimize Katrina kasırgası gibi çullanan bir magazinleşme döneminin göstergeleri.

Herkes daha yaygın, daha popüler, daha ünlü, daha paralı olmak istiyor. Bilim adamları bile kendilerini bu furyaya kaptırmış.

***


Yaygınlık kötü bir şey değil elbette ama ya derinlik?

Magazin malzemesi olan hayatlarımızdan kurtulup, ruh obezliğinden vazgeçip nasıl derinleşeceğiz? Hayatı nasıl daha derinden kavrayacağız.

Bu amaca hizmet etmek, herkesi bazı temel sorunlar üzerinde düşünmeye davet etmek amacıyla bir kitap yazdım.

Adı Latince bir özdeyişten geliyor: “Sanat Uzun, Hayat Kısa”.

Gelin görün ki insanlar, derinliğe çağıran bu kitabı bile magazin malzemesi olarak algılama eğilimine girdi.

Bizim gazete bile.


***


Vatan’daki herkes benim kardeşim, canım ciğerim.

Sağolsunlar pazar günü hem ana sayfada, hem de ekte çok büyük yer ayırarak beni onurlandırmışlar.

Buket Aşçı’nın kitapla ilgili olarak benimle yaptığı söyleşiyi önem vererek yayınlamışlar.

Ama sürmanşete şu başlığı yerleştirmişler: “Tayyip Bey Veda’yı çok beğendi!”

Zaten böyle basit olayları tartışmaya meyilli okurlardan yorum üstüne yorum alıyorum. Samimi miymiş, takiye miymiş falan filan.

Oysa ben bu kitabı tam da bu sığlıktan, bu kolaycılıktan, bu politik magazinden kurtulmak için yazmıştım.

Söyleşi talebini de bunun için kabul etmiştim.

Ama tam politik magazinin göbeğine çekilmiş oldum.

Buket Aşçı’yla iki saat kitabı ve düşünceleri konuştuk. Laf arasında Veda’yı Erdoğan’la izlediğimizi hatırlattı ve ne dedi diye sordu.

Ben de “beğendi” dedim. Yalan söyleyecek halim yok ya!

Bunun üzerine kitap, denemeler, düşünceler güme gitti ve mesele bu önemsiz söze kilitlendi.

Eminim ki yazı işlerindeki sevgili kardeşlerim söyleşi daha çok okunsun diye bu yolu seçtiler ama ne yazık ki beni hiç istemediğim bir konuma soktular.

Ben eğer derinlik yerine yaygınlık isteseydim kitaba “Sanat Uzun, Hayat Kısa” yerine; ‘Yükseldikçe Kıçı Görünen Maymunlar’ ya da ‘Aşkın Yatay Hali’, ‘Düşünmek Beynin Orgazmıdır’ falan gibi bir isim koyar, ortalama okurun dikkatini çekerdim.

Bundan özellikle kaçındım.

Kitabı daha az sayıda ama hayatı derinden kavramak üstüne düşünen insanlar okusun diye.

Yine aynı fikirdeyim.

Zülfü LİVANELİ / VATAN