Polemik & Kulis
07 Ara 2012 11:19 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:28

DERDİMİZ OKAN BAYÜLGEN'İN SİGARASI MI?

Okan Bayülgen bir sigara yaktı, çalkalanmaktan yayık ayranına dönen sosyal medya yine sallandı. Murat Tolga Şen yazıyor; sistem ve içimizdeki faşist!

Hayatım boyunca hiç sigara içmedim. Üç kardeşiz, üçümüz de içmedik. Neden? Bulabildiğim en makul sebep şu sanırım; Annem, babam çok sigara içerdi. Sobalı bir evde otururduk. TV izlemek, ders çalışmak, yemek yemek… Herşey için, hepimiz aynı odada. İyi hatırlıyorum, TV izlerken sanki Kilimanjaro’nun tepesinde yaşıyor gibiydim. Evin ortasında sabit, kendini bulut zanneden bir duman vardı ve sebebi de babamla, annemin tüttürdüğü keyif çubuklarıydı!

Annem bundan 10 yıl önce anjiyo olduğunda bıraktı sigarayı… Canı tatlı geldi, bizim bir şey dememize gerek bile kalmadı. Babam da defalarca denedi ama en fazla 2-3 gün… Sonra yine döndü, insan çok sevdiğine nasıl dönerse işte öyle...

Sonra, zamanı-mekanı unuttuğumuz harika bir Kaş tatilinden döndüğümüzde baktık ki babamız iyi değil, yatırdık hastaneye… Teşhis: zatürre! Ciğerlerin durumu çok kötü, üst üste 4 röntgen çektiriyoruz ama dumandan başka bir şey gözükmüyor. Akciğerin yarısı yok sanki! 15 gün tedavi sonra taburcu ama umutsuz bir halimiz var evde… 5. gününde bünye artık dayanamıyor, birden gelen kalp krizi iyice serçeleşmiş canını alıyor, o hep içtiği odada annemin gözüne son bir bakış atıp gidiyor. 08/08/2008…

Annem bıraktıktan, babam da ölene kadar içtikten sonra o odada hiç sigara içilmedi, hep çok güzel, temiz koktu. Sonra bir gün, bir ahbap geldi, bir sigara yaktı. Sanki babam geldi, oda o varmış gibi koktu, çıktım arka odada gözyaşı döktüm.

Şimdi, babam yaşasa, sigara içme der miyim?

Demem, onun hayatıydı çünkü yaşadığı… Bizim tüm gücümüzle asıldığımız kolları güçlü olsun diye, çoğu zaman da biraz keyiflenmek için tüttürdü yıllarca sigarasını… Herkes kendi hayatını, kendi bildiği gibi yaşayıp gidecek. Bunun için değil mi tüm mücadelemiz? O kadar özgürlüğün içine binlerce martı kanadını sığdırıyoruz da, bir sigara yakıldığı vakit mi zindanlaşıyor bu dünya… Palavra! Babam yine yaşasın, yine sigara içsin, hatta her içtiğini de ben yakayım gerekirse...

Okan Bayülgen’e katılıyorum. Her şey sigarayla başlıyor. Sistem içimizdeki faşisti beslemek için bize haklı sebepler veriyor, Çok bilmiş sağlıklı yaşam guruları hepimizi Nazi izci kamplarındaki Aryanlara çevirmeye çalışıyor. Önce kendimizi disipline ediyoruz sonra başkalarına bulaşmaya başlıyoruz. Okan kıza terbiyesizlik yapmış, boşversene! Aklınca Bayülgen’e ayar vermeye çalışan, sonra da bir türlü sahneden inemeyen 15 dakikalık bir Andy Warhol şöhreti... En özgür gözükenimiz, en John Lennon gözlüklü olanımız bile birilerine bir şeyleri yasaklama, izin verme/vermeme, otorite olma derdinde.. 

Argümanlarımız da çok sağlam “benim yaşamımı tehlikeye atamazsın”!

Öyle dedi ön koltukta oturan teyzenin biri İstanbul’dan Ankara’ya çok karlı bir havada giderken Kaptan Şöföre… Ah be teyzem, adam şu buzlu yolda nasıl bir streste o kocaman otobüsü götürürken, asıl sigarasını yakmazsa hayatımız tehlikede!

Gülen Gözler filminde Yaşar Usta vardır ya hani Münir Özkul’un oynamadığı/yaşadığı... Onun elindeki sigarayı alırsanız, o direk çöker, o hikaye biter. Anlamak lazım biraz da... Red Kit’in ağzındaki sigarayı aldıkları gün okumayı bıraktım. Başkalarının istediği gibi yaşayan yalnız kovboy mu olur!

Sigara içmemeliyiz, alkol tüketmemeliyiz, yağlı, şekerli gıdalardan uzak durmalıyız ve daha neler! Ne zamana kadar memeliyiz, mamalıyız? Marulla aramızdaki tek fark onun yeşil oluşu olana kadar mı?

Ben çocukken her yerde sigara içilirdi. Uçakta, otobüste bile… Her şeyi yerdik, ekmeğin üzerine çemen sürerdik mesela…  Mutlaka kokuyorduk ama farkında bile değildik. Kimse kimseyi üzmezdi böyle şeyler için. Şimdi çok daha kalabalığız ama kalabalığın içinde yalnızız hepimiz. Biri bir sigara yaktığında o yalnızlığı işgal ediyor, korkumuz, şiddetimiz ondan!

Sağlık bu! diyorlar... Sağlıklı olmak için başkalarına "sigara içme" demekten fazlasını da yapmak lazım. Yürümek, koşmak gibi mesela...

Eskiden çok acayip amcalar, teyzeler, abiler, ablalar vardı. Çok güzel, yaralı-bereli yaşanmışlıklar anlatırlardı, biz de dinlerdik. Hepsi de içerdi bu mereti, kimse de içme demezdi. Şimdi herkes başka zıbınlar içinde ama içi hep aynı… Adam/kadın 40 yaşına gelmiş ama nasıl steril hala... Sıkıcılığın çağına hoşgeldiniz!

Not: Sosyal medyadan bu kadar çalkalanmasına rağmen hiç yağ çıkmaması da çok acayip bir hadise...

Twitter.com/murattolga