Medya
17 Oca 2012 10:03 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:14

BEREN SAAT TUTTİ FRUTTİ'LERİ HATIRLATTI!

RTÜK'ün bazı klipleri "pornografik" bularak verdiği uyarı cezası için Beren Saat'in yaptığı hatırlatmayı Can Dündar köşesine taşıdı.

Porno kliplerine karşı edepli diziler

Ziynet Sali: “Bize Yeter”.
Teoman: ”Tek Başına Dans”.
Bengü: “Saat Üç”.
Murat Dalkılıç: “Merhaba, Merhaba”.
Berksan: “Beni Seviyor”.
Murat Boz: “Geri Dönüş Olsa”...
Yasak merak getirir ya; RTÜK, Kral TV’ye bu klipler için uyarı cezası verince, oturup hepsini izledim.
Sonuç?
“Aman oğlum görmesin, cinsel sapkın olur” paniğine girmedim.
O kuşağın, yabancı kanallarda çok daha cesur klipler izlediğine şahidim. Kaldı ki anılan kliplerin çoğu gayet estetikti.
RTÜK aynı kanıda değil...
Kliplerden daha pornografik ayrıntılarla kaleme alınmış bir gerekçelendirme yazısıyla bunların “pornografi sınırına dayanmış cinsellik” içerdiğini söyledi ve “Gençlere izletmeyin, yoksa cezayı yersiniz” dedi.
Aynı RTÜK, gençlik dizisi MUCK’ta “külotlu çorap, mayo, tayt giymiş kızların, müstehcenlik çağrıştıran figürlerle yaptığı danslarla gençlerin ahlaki gelişimini zedelediği” gerekçesiyle Show TV’yi de cezalandırdı.
* * *
Geçen günkü bir sohbetimizde Beren Saat, kendi ergenlik çağında gece ekrana gelen “Tutti Frutti”leri hatırlattı.
Hakikaten; çok değil, 15-20 yıl önce, popüler kanallarda meraklısına kırmızı noktalı şovlar yayınlanıyordu.
Kanallar kapanmıyor, seyirci ayaklanmıyordu.
Beğenmeyen seyretmiyordu.
Bugün bir öpüşme bile “Vurun kahpeye” telaşı yaratıyor.
Neden?
Son 10 yılda muhafazakâr bir bulut, toplumun üstüne çöreklendi de ondan...
Buna ister tutuculuk deyin, ister taşralılık; ama kızların etek boyundan, içkili restoranların sokak masalarına, roman içeriklerinden, dizilerin “aile değerlerine uygunluğuna” kadar çok geniş bir yelpazede kendini hissettiren bir iklim bu...
Kentli yaşam tarzı, bağnaz bir kuşatmaya alınıyor.
Modernizmin genişlettiği özgürlük sınırları giderek daraltılıyor.
* * *
Küçük bir uyarı yapayım:
Yakında TV dizileri çok daha “örfümüze uygun” olacak.
Son rating operasyonu sonrası hazırlanan yeni oluşumda, seyircinin tercihlerini ölçmek üzere seçilen denek grubunun yapısı değiştiriliyor.
Daha önce AGB, “kentsel Türkiye’nin” neyi izlediğini ölçüyor ve reklamverene, “İşte sizin müşteriniz bunlar” diyordu. Bu yüzden de yapımların çoğuna, asıl tüketici kitlelerin yaşadığı kentlerin ve yani “Beyaz Türkler”in beğenileri hâkim oluyordu.
Şimdi, (belki sistemin taşrada yeni tüketici kitleler yaratma iştahından, belki muhafazakâr kanalların pastadan pay kapma ısrarından), bu ölçüme 20 bin nüfus altı kırsal kesim dahil ediliyor.
Yani kültürel veri tabanı değişiyor. Daha önce “müşteri” sayılmayan kitleler tabloya giriyor.
Daha dar ve kentli bir seyirci grubu yerine, Türkiye genelinin beğenileri ekrana hâkim olacak.
Ege, Akdeniz, Karadeniz karşısında, İç Anadolu’nun, Doğu ve Güneydoğu’nun ağırlığı artacak. Ekranın rengini, sosyo-ekonomik statüsü daha düşük ve daha erkek ağırlıklı bir kitle belirleyecek.
Belki daha gerçekçi bir yansıtma... Ama sonuç, kentli beğenilere dönük yayın yapan kanalların inişe geçmesi, yüzünü köye çevirmiş olanların reklam gelirini artırması olacak.
Kaçınılmaz olarak taşra dizileri artacak. Öpüşmeler azalacak. Zamanla RTÜK’ün sopasına da gerek kalmayacak.
Demedi demeyin.

Can Dündar/Milliyet