Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’na çağrı: Bayram Gazetesi için lütfen harekete geçin!

Tam 49 yıl süren Bayram Gazetesi macerasının yeniden başlatılması çok da olanaksız değil… Lütfen bu konuda bir adım atın

Yaşı kırkın altına olanlar pek hatırlamaz ama bir zamanlar “gazetecilik” onurlu bir meslekti…
O günlerde de iktidar yağcıları, kiralık kalemşorlar, parayla haber ya da makale yazanlar vardı ama…
Meslek onuruna, etiğine sahip çıkanlar büyük çoğunluktu.
Türkiye’deki gazetelerin ve gazeteciliğin bugünkü “sefil” haline gelmesi için üç “darbe” yetti.
*
Birincisi; Karacan Ailesi’nin Milliyet Gazetesi’ni Aydın Doğan’a satmasının ardından yaşananlar… Aydın Doğan gazeteci değildi. Tek amacı para kazanmaktı. Bunun için promosyona önem verdiği kadar maliyetleri azaltmaya da odaklandı.
En büyük maliyet ise çalışanların ücretleri ve sosyal haklarıydı. Türkiye Gazeteciler Sendikası o günlerde hayli güçlüydü ve bir çok gazete gibi Milliyet’te de örgütlüydü.
Gelin görün ki Sendika Genel Başkanı Eren Güvener, aynı zamanda Milliyet Gazetesi’nin bir çalışanı, yani Sorumlu Yazıişleri Müdürü’ydü…
Aydın Doğan, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Doğan Heper aracılığıyla bir toplu sözleşme öncesinde çalışanlara baskı yaptı ve “Ben size sendikanın istediğinden daha fazla zam yapacağım” diyerek çalışanları TGS’den istifaya zorladı.
Sonuçta Sendika, Milliyet’teki toplu sözleşme yeter sayısını kaybetti.
Rahmetli Eren Ağabey de ne yazık ki bu operasyon karşısında hiçbir şey yapamadı.
Sessizce kabullendi.
İşte; o tarihten sonra gazetecilerin örgütlü olduğu gazeteler her yıl biraz daha azaldı. Bu da çalışanlar için kölelik düzeninin başlangıcı oldu.
*
Ancak işverenler bununla da yetinmedi.
TGS’yi bitirmek onların iştahını daha da kabarttı. Gazeteci milletini daha fazla sömürebilmek, emeği daha ucuza satın alabilmek için bütün gazeteci örgütlerini etkisiz hale getirmek gerekiyordu.
TGS bütün gücünü kaybetmişti ama gazeteciler Türkiye Gazeteciler Cemiyeti çatısı altında hala güçbirliğine gidiyor; emekleri için olmasa da meslek etiği ve ilkeleri için tavır alabiliyorlardı.
TGC’yi bitirme operasyonu için düğmeye basan ise bu kez Sabah oldu. Patronlar Kulübü TÜSİAD’ın üyesi tek gazeteci olan Sabah Genel Yayın Müdürü Zafer Mutlu ve gazete sahibi Dinç Bilgin, basında 49 yıllık bir geleneğe karşı savaş açtı.
Bayramlarda gazetecilerin tatil yapması için günlük gazeteler çıkmıyor; bunun yerine Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin çıkardığı Bayram Gazetesi tüm yurtta dağıtılıyordu.
Böylece hem yılın her günü çalışan gazeteciler yılda beş gün izin yapma olanağı buluyor hem de emekli ya da işsiz gazetecilerin çıkardığı Bayram Gazetesi’nin verdiği üç beş kuruş telif, bu meslektaşlarımıza ilaç parası oluyordu.
Vahşi kapitalizm 49 yıl süren bu “romantizm”i de yuttu. Önce Sabah Grubu, sonra diğer medya grupları her bayramda yayına devam etti.
Sonuçta büyük bir gelirden mahrum kalan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin çatısı altındaki mesleki dayanışma da eski albenisini yitirdi.
Cemiyet bugün için hala bir kaç iyi niyetli gazeteci ve emekli basın mensubunun çabasıyla ayakta kalmaya çalışıyor,
*
Üçüncü büyük darbe ise 2002 yılından sonra, iktidarın kendi medyasını yaratmasıyla geldi. Medya kuruluşları iktidar yanlısı, ya da muhalefet yanlısı olarak ikiye bölündü.
Dinci sermaye ve iktidar yandaşı sermaye iki koldan Türk medyasının amiral gemilerini tek tek ele geçirdi.
O günden bugüne, kendisini meslek etiğine ve gazeteci bağımsızlığına adayan 10 bine yakın muhabir, foto muhabiri, editor, düzeltmen, sayfa sekreteri, istihbarat, polis-adliye, ekonomi, magazin, spor servisi yöneticisi, yazı işleri müdürü, genel yayın müdürü ve yazar işsiz kaldı.
Yerlerine gazetecilik etiğini umursamayan, gazeteciliği emir kumanda ilişkileri çerçevesinde sınırlı tutan, eğitimsiz, liyakatsız ve kifayetsiz elemanlar getirildi.
Sonuç…
İşte bugünkü medya!
*
Gelelim bu yazıyı yazma nedenime…
Bu üç büyük operasyonun birincisini ve üçüncüsü tersine çevirmek, bugün için neredeyse olanaksız…
Çünkü bunun için önce siyasi iklimin değişmesi gerekiyor.
Ama tam 49 yıl süren Bayram Gazetesi macerasının yeniden başlatılması çok da olanaksız değil…
Çünkü mevcut gazetelerin zaten çok düşük olan tirajları bayram günlerinde neredeyse dibe vuruyor ve basılan gazetelerin yüzde 80’i satılmadan “bozuğa” bağlanıyor. Üstelik ilan ve reklam gelirleri de olabildiğince düşüyor.
Bu da patronlar için yılda beş günlük ekstra masraf anlamına geliyor!
Eğer bu durum, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin mevcut yönetimince bütün patron temsilcilerinin katılacağı bir toplantıda, “maliyet analizleri” de ortaya dökülerek net bir şekilde anlatılırsa, patronların bu konuda ısrarcı olmayı sürdüreceklerini sanmıyorum.
Bu da hem bir gazeteci örgütü olarak TGC’nin yeniden bir güç odağı haline gelmesini, hem işsiz ve emekli gazetecilere ek gelir yaratılmasını, hem de izinsiz çalışan gazetecilerin biraz olsun dinlenmesini sağlayacak…
*
Çağrım Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar’a ve çok değerli Yönetim Kurulu üyelerine…
Lütfen bu konuda bir adım atın.
Bayramların şeker kadar değişmez bir klasiği olan Bayram Gazetesi’ne yeniden kavuşalım.
*
Ramazan Bayramınız kutlu olsun!