Medya
23 Eyl 2011 10:49 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:50

''SMOKİN KARDEŞLİĞİ'' GÜL'ÜN ALMANYA SEYAHATİNDEKİ RENKLİ ANLARI YAZDI!

Akşam Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün üç gün süren Almanya seyahatini yazdı.

Smokin kardeşliği


Berlin notları...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün üç gün süren Almanya seyahati
son derece renkli ve eğlenceli anlara da sahne oldu. Medya bölümlerini yer yer aktardık, iş dünyasıyla ilgili de hoş görüntüler ortaya çıktı.
En ilginçlerinden birisi Ritz Carlton Oteli’nin lobisinde yaşandı. Birinci günün akşamı... Gül, onuruna verilen resepsiyona katılacaktı, uzaktan smokinli bir grup dikkatimi çekti. Yaklaştıkça önce TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu gördüm, sonra Ferit Şahenk’i... Davete katılacaklardı, asılsız bomba ihbarı nedeniyle program sarkınca lobideki smokinli sohbet de uzadı. Özellikle iş dünyasının duayen isimlerinden Jack Kamhi’nin Türk ekonomisinin dönüşüm yıllarına dair anlattığı kişisel gözlemlerin her biri ders niteliğindeydi.



Hisarcıklıoğlu, Şahenk ve Kamhi’nin dışında smokinli işadamları, İSO Vakfı Onursal Başkanı Engin Koyuncu, Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu, Alman-Türk Ticaret Odası Başkanı Metin Sağmanlı ve Hüseyin Özdilek bir aradaydı. Ferit Şahenk, evlendiği günden bu yana ilk kez smokin giyip papyon taktığını söyledi. O arada eşinden telefon geldi, ’Patron arıyor’ dedi, bir süre sonra ’Şimdi asıl patron’ diyerek kızıyla konuşmaya başladı. Doğuş’un patronunun gözleri parlıyordu. Ferit Bey’le de ekonomi üzerine biraz sohbet ettik.

ŞAHENK’İN 2023 VİZYONU
Türkiye’nin parlak geleceğine gerçekten çok inanıyor. Demografik yapımız gereği özellikle önümüzdeki 20 yılda büyük bir fırsatla karşı karşıya kaldığımızı düşünüyor. Avrupa’da yaşlanan nüfusu hatırlatıp, Türkiye’nin o trende girmeden önceki yılları iyi değerlendirmesi gerektiğini söylüyor. Donanımlı genç nüfus sayesinde Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında uluslararası arenada çok daha etkili olabileceğimiz görüşünde. Geleceği özellikle gıda, su ve enerji işlerinde görüyor. Medya ve bankacılığı ise ’özel hassasiyet ve sorumluluk isteyen sektörler’ olarak ayırıyor.
Tabii, Ferit Şahenk’i bulmuşken Fenerbahçe’yi sormamak olmaz. ’Bu yıl daha fazla maça gidiyorum’ dedi. Taraftarın takıma sahip çıkmasından övgüyle bahsettikten sonra, mümkün olduğunca her maçı stadyumda izlemeye çalışacağını ekledi.

KARİYER DE YAPARIM ÇOCUK DA
Ertesi gün, Stuttgart’tayız. Bu kez Meridien Otel lobisinde. Gül, kapalı bir toplantıda... Yazımı ve haberimi yazıp gönderdikten sonra dolaşıyorum. İki bakan hararetli bir tartışma içinde. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün üç çocuk politikasını konuşuyorlar. Tatlı bir sohbet gelişti. Sordum, her ikisi de üç çocuk barajını aşmış. Hikayeleri de ilginç. Bozdağ anlattı, bir gün AK Parti MYK toplantısı sırasında Mustafa Elitaş baklava dağıtıyormuş. Başbakan Erdoğan sormuş, ’hayırdır?’... Elitaş dördüncü çocuğunun doğduğunu söylemiş. Elitaş’ın dört çocuğu da erkekmiş. Bekir Bozdağ o gün eve gittiğinde eşiyle konuşmuş. Demiş ki ’Elitaş 52 yaşında, ben şu anda 42. Bizim iki çocuğumuz var...’ Üstünden çok da uzun süre geçmeden üçüncü çocuk dünyaya gelmiş. Onun da şimdi üç oğlu var. Allah analı babalı büyütsün deyip, Bakan Ergün’e sordum, dört kızı varmış. ’Biz yola erken çıktık ama...’ dedi. En küçüğü 18 yaşındaymış kızlarının...

ZAPSU, ŞİMŞEK’İN PEŞİNDE...
Gezi boyunca, Cüneyd Zapsu sürekli Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in peşindeydi. Her fırsatta bankacılık sektörüyle ilgili bir konudan bahsediyordu. En sonuncu gün, Zapsu’yu Şimşek’e rozet takarken gördüm. Yanlarına yaklaşıp ne rozeti diye baktım. Gülüştüler. Türk Bayrağı rozetiydi. Şimşek toplantıya gidecekti, Zapsu şık bir jest yapmış oldu. Gördüğüm kadarıyla Şimşek’i ikna edemiyordu ama müzakereler sürecek gibi...

HASAN CEMAL EFSANESİ GERÇEKMİŞ
Berlin ve Stuttgart yazılarımda küçük medya notları da aktarmıştım. Çok ilgi çektiği anlaşılıyor. Hoş olanlardan birkaç ilave yapalım. Öncelikle, gerçekten de Ali Bayramoğlu çok neşeli ve espritüel kişilik. Hasan Cemal’e latifeleri nedeniyle kahkahalar eksik olmadı. New York Times esprisi zaten etkisini Türkiye’de de fazlasıyla hissettirdi. Medya sitelerinden Hasan Cemal’e telefonlar yağdı. Hasan Cemal de bir duayen olarak çok olgun, çok anlayışlı. Ama onunla ilgili bir efsanenin gerçek olduğunun bire bir şahidiyim. Hani hep yazılır çizilir söylenir ya ’Hasan Cemal çok ağır yazar, yavaş yavaş yazar’ diye cidden doğru. Biz Gül’ü beklerken, yazılarımızı tamamladık, iki saat de yemeğe çıkıp, dolaştık döndük, hala yazısının başındaydı. Bunu söyledik, önce elindeki İngilizce ve Almanca gazeteleri gösterdi, her tarafı çizik, notlar alınmış haldeydi. ’Korsanları yazdım, Almanya’da seçimin asıl galibi onlar’ dedi, güldü sonra şöyle konuştu:


’Evet ben yavaş yazıyorum. Ama benden kötüsü var, Sedat Ergin. 1979-81’de Cumhuriyet’in Ankara temsilcisiydim Sedat da çok iyi bir diplomasi muhabiriydi. Ama diplomat gibi yazmaya çalıştığı için çoğu kere baskı saatlerini kaçırırdık. Ama Sedat’tan da kötüsü vardır, Altan (Öymen) Abi.’

 

Cumhurbaşkanı Gül’ün Stuttgart’ta gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısındaki açıklamalarını, Zeynep Göğüş ve Sedat Ergin sırt sırta verip kaleme aldı.


İsmail Küçükkaya/Akşam