Polemik & Kulis
16 Nis 2012 12:19 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:32

SAYIN EYYAMCI, SAYIN ELİ BAŞI OYNAK DEMOKRAT! SALİH TUNA NAZLI ILICAK'A YÜKLENDİ!

Sabah yazarı Nazlı Ilıcak'ın 28 Şubat soruşturmasının medyaya dokunmaması yolundaki sözleri Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'yı kızdırdı.

Sen kimin silahsız kuvvetisin

28 Şubat davası şunları kapsasın ama bunları kapsamasın, şuraya kadar uzansın ama buraya kadar uzanmasın yollu "sipariş" verenler var.

Daha mütevazi olanlar da yok değil tabii.

Toplu veya grup "siparişleri" yerine, mesela, falanca medya patronuna dokunulmasın diyorlar.

O patron, "1997 yılında ordunun baskısı sonucu istifaya zorlanan İslâmcı koalisyon hükümetine karşı benim medya organlarım savaş verdi..." demiş ne gam!

Öyle şahsa özel istekte bulunuyorlar ki, bir "hamili kart yakınımdır" demedikleri kaldı.

Hele bir de "rövanşist olmayalım" lafları yok mu, deliriyorum!

Yahu arkadaş bu lafı tedavüle kim soktu?

"Eleman" değil mi?

Hadi onun zoru var, size ne oluyor?

"Rövanş"tan bahsetmekle zımnen kendini ele vermiş olsa da, periferisini sağlama almaya çalışmıştı.

Bundan 5-6 yıl mukaddem tehlikeyi görmüş, mahut lakırdıyı terennüm etmeye başlamıştı.

Gerçi "elamandan" birkaç yıl evvel de bir paşanın, "28 Şubat’ın rövanşını almaya kalkışırsanız..." şeklinde racon kestiği, lakin lafın okkalısını ensesine yiyince anında yelkenleri indirdiği rivayet ediliyordu.

Adı üstünde "rivayet", takılıp kalmayalım.

Lucescu’nun bir vakitler dile getirdiği o atasözündeki gibi, köpekler istedi diye atlar ölmedi, önemli olan bu.

Evet, "atlar" ölmedi de, çok şükür bugünleri gördük.

Bu hakikatin yanında "rövanşist" lakırdısını evvela kimin terennüm ettiğinin ne anlamı var!

Ha silahlı kuvvetlere mensup bir paşa şakımış, ha "silahsız kuvvetlerin" önde gidenlerinden biri; ne fark eder.

Gelgelelim...

"Darbeciler yargılansın" diyenlerin, "Rövanşist duygularla hareket edilmesin" şeklinde "haşiye" düşme gayretleri hiç yakışık almıyor.

Eğri sözle doğru meram anlatılamaz.

"Rövanş" bir müsabakada mağlup olan tarafın aynı takımla (rakiple) yaptığı karşılaşmaya denir.

Basket takımıyla futbol takımı müsabaka yapamaz.

Rakip değildirler; tabi oldukları oyun kuralları farklıdır çünkü.

Buz Hokeyi takımının rakibi de bir başka buz hokeyi takımıdır, hentbol takımı değil.

Cuntanın rakibi de bir başka cuntadır. ( 9 Mart’ın rövanşının 12 Mart olması gibi.)

Hiçbir cuntanın rakibi asla ve kat’a demokrasi olamaz.

Cunta ile demokrasi müsabaka yapamadıkları için birbirinden rövanş da alamazlar.

Zira kuralları ve kullandıkları "enstrümanlar" çok farklıdır.

Cunta tankla tüfekle iş görür, demokrasi "evrensel hukukla."

28 Şubat postmodern darbe olduğu için Sincan’da tank yürütmenin dışında başka "enstrümanlar" da kullanmıştır.

Bildiğiniz üzre savcılara brifing vermiş, mebzul miktarda sivil toplum örgütü sevkiyatı yapmış, birçok köşe yazarını da darbenin tedvirine memur kılmıştır. (Kimin kimi memur kıldığı oldukça tartışmalıdır ama biz şimdilik o tarafa yelken açmayalım.)

Sayın eyyamcı, sayın eli başı oynak "demokrat" şimdi beni iyi dinle:

"Ona dokunulmasın belki gazetesinde başköşeye kurulurum" düşüncesiyle "rövanşist duygularla hareket etmeyelim" dersen, sana haklı olarak sorarlar:

"Sen kimin silahsız kuvvetisin?"

Senin yaptığın (28 Şubat’ın işbirlikçisi) silahsız kuvvetlerinin toptan yaptığını, perakende yapmaktan başka bir şey değildir.

Neden yargıya "sipariş" vereceğine, kimseye hukuksuzluk yapılmasın, kimse de hukuktan müstağni tutulmasın demiyorsun?

Seni bundan alıkoyan ne?

Salih Tuna/Yeni Şafak