Başkent gazetecileri 'Net'siz kaldı

Usta gazeteci Cezmi Sayılgan, bu haftaki köşesinde dikkat çeken bir konuyu ele aldı.

Acısıyla tatlısıyla, koskoca bir yıl daha bitiyor..

Kapanan gazeteler, televizyon kanalları, işsiz kalan arkadaşlarımız, kardeşlerimiz..

Bizim meslek özeldir, hassastır.

Yaşanan olayları, doğruları, objektif olarak, içine yorum katmadan kamuoyuna aktarmak her meslektaşımın önceliğidir.

Şöyle gözlerinizi kapatıp, 2019'da neler olduğunu bir düşünün..

31 Mart Yerel Seçimleri, 23 Haziran'da tekrarlanan İstanbul seçimleri, Şanlı Ordumuzun başlattığı Barış Pınarı Harekatı, yılın son günlerinde kamuoyuna tanıtılan Türkiye'nin Milli Otomobili ve Libya'ya asker Gönderme Tezkeresi...

Her biri ortalama bir ülkenin birkaç yıllık gündemi olabilecek olaylar, bizim ülkemiz için adeta sıradan oldu.

Ve yukarıda sıraladığım tüm başlıkların göbeğinde de hep gecesini gündüzüne katan, durmadan, yorulmadan çalışan medya mensubu kardeşlerimiz vardı.

Peki 2020'den ne bekliyoruz?

Emin olun, gelen yıl giden yılı pek de aratmayacaktır.. Yine hareketli günler, koşuşturmalı saatler, olaylar, olaylar, olaylar...

2019'da ömründe hiç sokağa çıkıp haber yapmamış, ateş hattında bulunmamış kadın-erkek çok sayıda 'yorumcu'nun televizyon ekranlarında esip gürlediğini gördük.

Hatta, hayatının 40 yılını TSK'ya vermiş, emekli bir generalimizin karşısına çıkan ne idiğü belirsiz bir sözde gazeteci(!) ablamızın, o komutana, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili stratejisini anlattığına ve birliklerin önümüzdeki günlerde nasıl operasyonlar gerçekleştireceğine ilişkin ahkam kestiğine bu gözler şahit oldu.

Ayakların baş, başların ayak olduğunu hep birlikte gördük.

Tek temennim; 2020 yılında gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında artık hak eden kardeşlerimizi görmek.

Ve tabii ki; yeni gazeteler ve televizyonların açıldığını, işsiz arkadaşlarımızın oralarda ekmeklerinin peşinde koşmaya başladığını görmek..

ANILAR KAPANDI….

Fox TV Ankara Bürosunun Şef Kameramanı, değerli dostum Mahmut Özgün Cumartesi akşamı aradı.

“Cezmi Abi Net Piknik kapanıyormuş” dedi.

Şaşırdım, “Şaka mı yahu?” dedim.

O, “Yok yok, kapanıyormuş abi” diye devam etti.

Baktım iş şaka değil, “Farkında mısın Mahmut, anılarımız kapanıyor, gençliğimiz kapanıyor, güzel sohbetler kapanıyor” dedim ve itiraf etmeliyim ki hüzünlendim…

Peki nedir Net Piknik, daha doğrusu Net Piknik Ruhu?

Ankara'nın Sakarya Caddesi'nde 40 yıllık bir mekan…

Kalitesi ve müşteri profili ile caddenin temiz kalmış birkaç mekanından biri.

Ankaralı hatta İstanbullu Gazeteciler çok iyi bilirler..

Bakanlıklara TBMM'ye çok yakındır. Nerdeyse gazetecilerin buluşma noktasıdır.

Günün haber kritikleri yapılır, kulis bilgileri havada uçuşur…

Nice Gazete ve televizyon ekibi orada oluşturulmuştur.

Televizyon kanallarına transfer konuşmaları, işsiz gazeteci arkadaşlarımızın nereye yerleştirilebileceği gibi 'emeğe dair, ekmeğe dair' her şey Net Piknik'te konuşulurdu.

Net Piknik işte öyle bir mekandır biz Ankaralı gazeteciler için…

Ve kırk yıllık emektar Şaban abi…

Şaban abi mekanın şef garsonudur ve hepimizin abisidir.

Yalnızca bizim mi, hayır.

Hacettepe'deki ODTÜ'deki hocaların da, yargıdaki hakim-savcıların da, banka müdürleri ve genel müdürlerinin de, kamuda görev yapan birçok bürokratın da Şaban Abisidir..

Şimdi 'Net' olmayacak Sakarya Caddesi…

Puslu, üzgün, tek başına kalmış…

Yaaa Enis Ersoy, Kubilay Tümen, Burak Birsen, Kerem Kırçuval, Haktan Uysal, Salih Nayman, Orkun Öz, Zafer Arapkirli..

Erdem Gül ve ismini sayamadığım İstanbul’daki Ankaralı gazeteci dostlarım, haberiniz olsun; artık Ankara'ya yolunuz düştüğünde Net olmayacak.

Ankara'ya geldiğinizde artık başka yerlerde oturacağız.

“Ankara'da ne var ne yok?” sorunuzun yanıtını artık Zeki'den, Özden'den, Ümit'ten, Mahmut'dan, Faruk Abilerden Net Piknik'te alamayacaksınız…

İşte böyle dostlar, eksiliyoruz bir bir..

Hem biz, hem de bizi biz yapan mekanlarımız..