Sektördeki yöneticilere eleştiri: Yüzümüze bakacak yüzünüz olsun…

Ankara basınının "Cezmi Abisi", usta gazeteci Cezmi Mesut Sayılgan, yeni köşe yazısında sektördeki ‘bazı’ yöneticileri kaleme aldı ve eleştirilerde bulundu.

Saygıdeğer MedyaRadar okurları, Kıymetli Kardeşlerim;

Bugün sizlerle medya dünyasında yaşanan, kulağıma gelen bir takım yanlış, hatta insanlık dışı sayılabilecek konuları paylaşmak istiyorum.

Beni bilirsiniz kardeşlerim, ben bu köşede her zaman siz emekçi kardeşlerimin dertlerini duyurmak, sektörün sessiz yığınlarının sesi olabilmek için çırpınıp duruyorum.

Sizin sosyal haklarınızda iyileşme olursa, yüzünüz gülse ben de en az sizin kadar mutlu oluyorum.

Yıllarca bu sektörün ekmeğini yiyen, evine sektörden kazandığı para sayesinde ekmek götüren ve sonunda da emekli olmayı başarabilmiş bir kardeşiniz olarak, Allah bana ömür verdikçe de sizlerin sesi olmaya, dertlerinizi duyurmaya devam edeceğim.

Şimdi gelelim duyduğum ve beni çok üzen konuya. Çoğumuz sektörde birlikte çalıştık.

Gün oldu devran döndü bazı arkadaşlarımız başka kurumlara geçti, kimi basın müşaviri oldu, kimi terfi edip yönetici pozisyonuna yükseldi, kimi de emekli olup tamamen kayıplara karıştı.

Benim lafım daha düne kadar sektörde omuz omuza çalıştığımız, sonra yönetici olan bazı arkadaşlara… Eminim yazdıklarımı bazıları üzerine alınıp bana tepki gösterecek, gösterirlerse göstersinler. Sonuçta yarası olan gocunur!

Değerli ‘bazı’ yönetici arkadaşlarım; yahu daha düne kadar sahada terimiz birbirine karışıyor, gece gündüz birlikte koştururduk. Şimdi ara ki bu arkadaşlara ulaşabil…

Ne mümkün!

Sanki bu beyefendiler/hanımefendiler farklı bir boyuta geçti ve o boyutta da telefonla kendisini arayan eski dostlarına geri dönmek yasak.

Duyuyorum ki; bu arkadaşlarımız kendisini arayan ya da mesaj atan arkadaşlarımıza dönmüyormuş. Onları yok sayıyormuş. Hatta ve hatta birkaç yönetici arkadaşımızın yanında çalışanlara ‘mobbing’ yaptığına ilişkin dedikodular duydum.

Bakın güzel kardeşlerim ne demiş atalarımız; “Mahkeme kadıya mülk değil.”

Yani hiçbir makam birine ömrünün sonuna dek verilmez. Elbet siz de o koltuklardan kalkarsınız. Gün gelir bugün yüzüne bakmadığınız eski dostlarınızla bir mekânda karşılaşırsınız. Onlardan bir sıcaklık, bir dostluk, gülen bir yüz görmek, güzel bir söz işitmek istersiniz. Lakin böyle davranmaya devam ederseniz o dostluğu görmek bir yana sektörden dışlanan biri olursunuz.

Bir sözümde ekranın sihirli büyüsüne kapılıp bir anda kendini TV yıldızı sanan abilerim ablalarıma bu ekran neler görüp kimleri arşivin tozlu raflarına yolladı.

Beni bilen bilir. Telefonum 7/24 açıktır ve beni arayan herkes anında ulaşabilir.

İnanın Türkiye’nin dört bir yanından daha önce hiç tanışmadığım, adını sanını bilmediğim birçok kardeşim arıyor. Sıkıntılarını anlatıyor ve çözüm için destek istiyorlar. Bir kez olsun onların dertlerini çözmeye çalışmadığım olmamıştır, olamaz da…

Çünkü biz birlikte güçlüyüz ve birlikte güzeliz.

Tabi yukarıda eleştirdiğim ‘yönetici’ arkadaşlarımın tam tersi olan, mevkii yükseldikçe tevazusu artan arkadaşlarımız da var. Onlarla ne kadar gurur duysak azdır.

Eleştirdiğim ve bu yazının asıl konusu olan yönetici arkadaşlarımızın bırakın sektör çalışanlarına destek olmalarını, tam tersi olacak bazı işlere de taş koyduklarını duyuyorum.

Yahu kardeşim manyak mısınız siz?

Ayıp değil mi?

Günah değil mi?

Sen işe girip üç kuruş maaş alacak, o maaşla da evine çoluk çocuğuna ekmek götürecek insanları neden böyle mağdur ediyorsun? Tamam iş arayan kardeşlerimizi işe alma, referans da olma ama bari olacak işlerine taş koyma yahu!..

Bu gözler ne yöneticiler gördü arkadaşlar. O koltuklara oturan herkes ömrünün sonuna dek bir eli yağda bir eli balda yaşayacağını sanır.

Lakin işler bazen beklendiği gibi gitmez. Bir bakarsınız yıllarca yöneticilik yapacaklarını hatta kısa sürede daha üst pozisyonlara geleceklerini hayal eden arkadaşlarımız patronaj tarafından birkaç ay içinde kapının önüne konuvermiş.

O yüzden siz siz olun o koltukların, o şaşalı ofislerin büyüsüne kapılmayın. Sonuçta dönüp dolaşıp yine bizim aramıza geleceğinizi asla unutmayın. O gün gelip de yanımıza döndüğünüzde yüzümüze bakacak yüzünüz olsun.

Cezmi Abiniz…