Başkan adayı yok ama sonuç var! Anketlerde yine parayı veren düdüğü çalıyor!

Medyaradar yazarı Varol Ersoy, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarında neredeyse tümü yanılan anket şirketlerinin bu kez yerel seçimler öncesinde başlattıkları anket çalışmalarını mercek altına aldı.

Konda, Metropoll, Mak, Andy Ar, Konsensus, Sonar, Genar, Piar, Akam, Gezici, ODC, Anar, Denge, Pollmark, Optimar, Benenson, Kamu Ar, Yön Eylem, Team, Area, Asal…
Bu şirketleri biliyorsunuz… Özellikle her seçim döneminde seçim sonuçlarına ilişkin araştırmalar yapan kamuoyu araştırma şirketleri…
Ne zaman ülkede bir seçim olsa, gündemimizi bu şirketlerin yaptıkları araştırmalar belirler. Tıpkı şimdi olduğu gibi…
Gün geçmiyor ki bir kamuoyu araştırma şirketi yeni bir anket sonucu yayınlamasın…
Doğal olarak haber siteleri, gazeteler ve televizyon kanalları da bu araştırma sonuçlarını okurlarına ulaştırır. Çünkü her zaman en çok okunan haberlerdir seçim araştırmaları…
Ancak ülkemizdeki kamuoyu araştırma şirketleri, (bir-ikisi hariç) son 4-5 seçimdir kelimenin tam anlamıyla patır patır dökülüyor…
Son Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinden önce yayınlanan anketleri hatırlayın:
“Kılıçdaroğlu seçimi kesinlikle kazanıyor!”
Peki sonuç ne?
O anket firmaları açısından tam bir fiyasko…
Ancak burası Türkiye!
Her türlü skandal ya da başarısızlık on günde unutulur…
Sonra film, başa sarılır!
*
Sektörün tamamını zan altında bırakmayayım ama, bu çuvallamanın nedeni belli:
Ne yazık ki bir çok şirket demokrasilerde son derece önemli olan bu işi “bilimsel” yöntemlerle değil, “parasal” yöntemlerle yapıyor!
Yani “sipariş” sahibinin isteğine göre sonuç üretiyor!
Anlamadınız mı?
Biraz daha açayım:
Bütün anketlerin bir künyesi vardır.
Araştırmanın nerede, hangi yöntemle, kimlerle, ne zaman yapıldığı yazar bu künyede…
Ancak genellikle en önemli sorunun yanıtı yoktur:
“Neden?”
Evet, o anketin yapılmasını kim istemiştir? Karşılığında anketi yapan firmaya kaç lira ödemiştir?
İşte çoğu firma, genellikle bu sorunun yanıtını vermez.
*
Düşünün, yapacağınız herhangi bir anketten doğru sonuç almak için önce iyi bir “örneklem” doluşturacaksınız, doğru soruları sormak için uzman bir ekip çalıştıracaksınız, onlarca anketörle anketi tamamlayıp sonuç alacaksınız…
Bunun elbette bir maliyeti var!
İşte; bütün mesele bu maliyeti kimin karşıladığı…
Anketi yapan şirket, gerçekten bilimsel davranabildi mi?
Ya da “sipariş veren müşteriyi”, -ki; bunlar genellikle siyasi partiler, adaylar ve belediyelerdir- memnun etmek için, sonuçlara müdahalede bulundu mu?
*
Bir konuyu daha belirtmekte yarar var:
Siz, ürettiğiniz herhangi bir ürünü bedavadan piyasaya sürer misiniz?
Sürüyorsanız; elbette bunun bir finansörü, onun da bir çıkarı vardır.
Tıpkı bize kadar ulaşan seçim anketlerinin de bir “siparişçisi” olduğu gibi…
Eğer çıkan sonuç müşterinin hoşuna gittiyse bizimle paylaşılır; gitmediyse sümen altı edilir.
*
Lütfen önümüzdeki yerel seçim için açıklanan anketlere bir kez daha bakın…
Biliyorsunuz siyasi partilerin çoğu İstanbul’da ya da Ankara’da henüz adaylarını bile açıklamadı. Ortada resmileşen sadece iki ya da üç aday var… Ancak bu anket firmalarının umurunda bile değil; onlar şimdiden araştırma yapıp sonuçlarını yayınlıyor.
İyi de hepimiz biliriz ki yerel seçimlerde en az parti kadar aday da önemlidir… Henüz ortada aday bile yokken yapılan bir anket ne kadar doğru sonuç verir?
*
Diyeceksiniz ki, “Canım bu şirketlerin, hepsi mi satılık?”
Değil elbette… Ama bu alanda büyük paralar dönüyor!
Hem de bizim aklımızın alacağı miktarlardan çok daha fazla paralar!
Sonuçta da bunlar para kazanmak için kurulan şirketler!
Ben de bu yüzden diyorum ki; anket firmaları bundan sonra açıklayacakları anketleri; hangi partinin, belediyenin, adayın ya da kurumun siparişi üzerine yaptıklarını da belirtmeli…
Hatta bu “yasal” bir şart haline getirilmeli ve aslında tamamen “bilime” dayalı bu sektöre düşen güvensizlik gölgesi ortadan kaldırılmalı…