Başdanışmanların çoğu gitti, bir tek o kaldı… Herkesten vazgeçti, Jöleli Yiğit’ten asla!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, danışmanlarının birçoğuyla yollarını ayırma kararı aldı. Görevden alınan isimler arasında Yiğit Bulut'un yer almaması Medyaradar yazarı Varol Ersoy'un dikkatini çekti.

Medyaradar’ın haberinde okumuşsunuzdur; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Saray’da “gizli kabine” olarak görev yapan baş danışmanlarının önemli bir bölümüyle yollarını ayırdı.
Yani görevlerine son verdi.
Aralarında kimler yok kimler?
Bütün eski gözdeler!
***
Örneğin Ayşenur Bahçekapılı… Bir zamanların sıkı solcusu… Hem de ne solcu… Mesleği avukatlık… AKP iktidar olunca hidayete erip önce Erdoğan’ın resmi ve gayrıresmi avukatlığını üstlendi, sonra Allah “Yürü ya kulum” dedi… Önce milletvekiliğine, sonra AKP Grup Başkanvekilliği’ne kadar yükseldi. 2018 seçimlerinde aday gösterilmedi ama 2020’de Saray’da kendisine bir oda verilerek “başdanışman” yapıldı. Oyuncu Mustafa Alabora’nın eski eşi…
Yani Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla yargılanan Müjdat Gezen’in eski aile dostu… Hep merak ederim, acaba Gezen hakkında açılan davada da Erdoğan’a danışmanlık yaptı mı?
İki dönemli vekillik hayatından geriye ne kaldı derseniz… Bir tek “Anayasa’dan Türklüğü kaldıracağız” diye yaptığı açıklama…
Başüanışmanlığında ise bunu bile yapmamış olacak ki, Reis’in “tarihe gömdüğü” isimler arasında yer aldı.
***
Bunlardan bir diğeri ihaleci İlnur Çevik… Kendisi İngilizce yayın yapan ve bin tane bile satmayan Turkish Daily News’in sahibi olarak ünlendi.
Önce Özal’ın sonra Demirel’in yakın çevresinde yer aldı.
En az Mehmet Barlas kadar yalakalığıyla ve liboşluğuyla tanındı.
Açılım sürecine büyük destek verince Erdoğan’ın da gözüne girdi. Kuzey Irak’ta büyük inşaat ihaleleri kazandı; tabii “adamı” olduğu Barzani’nin sayesinde… Artık ona da ihtiyaç kalmadı; hem yaşlandı, hem savunduğu politikalar eskidi.
***
Şifacı İbrahim Saraçoğlu uzun yıllar boyunca Erdoğan ailesinin “çeşnicibaşıcı”lığını yaptı…
Ne yemeleri, ne yememeleri gerektiğine karar verdi.
İsminin başında her ne kadar Prof. ünvanı olsa da tıpta kayda değer bir başarı gösteremedi, beslenme uzmanı olarak kaldı.
Önerdiği yemekler artık eski tadı vermemeye başlamış olacak ki gözden düştü.
***
Görevden alınan bir diğer isim İsrafil Kışla… Neden “başdanışman” olmştu?
Bilal Erdoğan’ın arkadaşı olduğu için…
Ne iş yapar, Cumhurbaşkanı bunca yıl bu başdanışmana ne danıştı bilen yok…
Ama uzun yıllar boyunca sekreteryası, makam aracı, kıyak maaşı, havalı ünvanıyla mutlu mesut yaşadı…
Peki; neden gözden düştü? Net bir yanıtım yok…
Bence Bilal Erdoğan’ı küstürdü.
***
Üzerinde durmak istediğim son azledilen isim, yandaş gazeteci Mehmet Akarca… TRT kökenli… Siyaset muhabiriyken siyasete özendi. Tıpkı polis muhabiriyken polisliğe özenenler gibi…
Gözü hep siyasette oldu. Hatta bir dönem ANAP’tan milletvekili bile seçildi. Mesleğe döndükten sonra atv’nin Ankara Temsilciliği’ni yaptı. Recep Tayyip Erdoğan’ı yere göğe sığdıramayan yorumları sayesinde göze girdi ve başdanışman olarak Saray’da görevlendirdi.
Sessiz sedasız, başına iş açmayan, silik kişiliğiyle yıllarca çalışma olanağı buldu.
Bir tane bile gazetecilik başarısı olmadığı gibi danışmanlıkta da unutulup gitti.
Ve son kararnameyle “devrini tamamlayanlar” arasına katıldı.
***
Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmem? Bu listede , 2014’ten bu yana ekonomik politikalar konularında başdadışmanlık yapan Yiğit Bulut yok!
Bir zamanlar “ulusalcı” kimliğiyle Erdoğan’a en sert eleştiriler yönelten bu isim, Ergenekon tutuklamaları başlayınca paniğe kapıldı ve ortadan kayboldu.
Tutuklanmak korkusuyla aylarca teknede yaşadı.
Bu arada Başbakan’ı aslında ne kadar sevdiğini ve saydığını söyleye söyleye sesini Erdoğan’a duyurdu ve sahiplenilmeyi başardı. En bilinen demeci dolar dört lirayken söylediği, “Sakın döviz almayın. Göreceksiniz TL ile dolar eşitlenecek ve bugün döviz alanlar yanacak” sözleri oldu.
Kendisi bile söylediği bu sözleri unuttu gitti ama dolar 30 liraya dayandı.
Verdiği her demeçten sonra ne hikmetse dediklerinin tam tersi oldu.
Peki; herkesten vazgeçen Erdoğan, bu jöleli arkadaştan neden vazgeçmiyor?
Vazgeçmek bir yana, kendisini geçen yıl Türk Telekom’a Yönetim Kurulu Üyesi bile yaptı… Yani koltuğundaki karpuzlara, çok daha büyük bir yenisini ekledi!
Bu sorunun yanıtı acaba “tamamen duygusal” olabilir mi?
Malum bu arkadaş para ve borsa işlerinden pek anlar… Ülke ekonomisine katkısı olmasa da acaba “aile ekonomisi”ne hizmet ediyor olabilir mi?
***
Düşünüyorum da acaba diğer başdanışmanlar da kafalarını jöleyle yıkasalardı acaba koltuklarını koruyabilirler miydi?