“Asena”nın adaylıktan çekilişi!.. Akşener’in bırakması İYİP’i yükseltir mi?..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar İYİP Genel Başkanı Meral Akşener’in kurultayda aday olmama kararının muhtemel sonuçlarını değerlendirdi…

Efendim: seçim sonuçları siyasette taşları yerinden oynattı. Bilhassa da bazı partilerde. Sonuçların en çok etkilediği parti AK Parti olmasına rağmen bir “Liderlik krizi” yaşanmadı. Tam tersine yenilginin sebeplerinin araştırılması konusunda inisiyatif üstlenildi.

Ancak belki de en çok etkilenenlerin başında İYİ Parti geliyordu. İYİP yüzde 3.77 oyla bir il, (Nevşehir) ve bir bölüm ilçe dışında pek varlık gösteremedi. Sıralamada 6. Parti olabildi. Bunun özellikle liderliğe yansıması kaçınılmaz gibi duruyordu. Nitekim öyle de oldu. Sonunda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 27 Nisan'da yapılacak seçimli olağanüstü kurultayda aday olmayacağını ilan etti. Zaten bu sonuçtan sonra o makamda kalması pek mümkünde görünmüyordu. O da gereğini yapmış oldu!..

CHP kundağında büyüdü!..

Aslına bakılırsa Meral Akşener’in haklı olduğu bir nokta vardı. O da İYİP’in ne yapıp edip “kendi ayakları üzerinde yürümesi” gerektiğini söylemesiydi. Bunun için ittifaka girmedi ve zaten sütten ağzı yanmıştı. Lakin unutulmamalı ki partisinin meclise girmesi, daha sonra parlamentoda varlığını sürdürmesi bir anlamda hep CHP sayesindeydi. Denilebilir ki İYİP, CHP kundağında büyüdü. Varlığını hep CHP’ye borçlu kaldı. Yanında CHP olmadan desteksiz kaldı.

O bakımdan İYİP, hep “Kimliğini arayan bir parti” gibi kaldı. (İdeolojik kimliği “Kentli Ülkücülük / Milliyetçilik” gibi görünüyordu) Çok istendiği halde kendisine bir “Yol” açamadı. Yeni “Merkez sağ” a oynadığı söylendi ama onu da başaramadı. 6’lı masadaki rolü git gel şeklinde oldu. O zaman Cumhurbaşkanı yapmak istediklerini bu kez yerin dibine soktular. Kendi içindeki tartışma ve sorunları, sürekli fire vermeleri aşamadı. “Muhalefete muhalefet etmekle” suçlandı. Geriye sadece Meral Akşener’in azimli görünen duruşu kaldı ama o da yetmedi. Akşener çoğu kez esti, gürledi ama bunu oya tahvil edemedi. “Hür ve müstakil” liğin faturası bir anlamda bu oldu. Bir tür “Siyasi intihar” a yol açtı. Fakat sürekli CHP’nin koltuk değneğiyle de yürüyemezlerdi elbette…   

Sonuçta ilk kurulduğunda belli bir ivme yakalayan parti süreçte oy kaybına uğradı ve bugünkü sınırına ulaştı. Büyümek bir yana küçüldü. İçinden çıktığı ve rakibi olan MHP’yi bir türlü yenemedi. “Başarısızlık” kaderleri oldu!..

Akşener’in Gitmesi Partiyi Kurtarır mı?

Peki bu değişim İYİP’e beklediği “Sıçramayı” sağlayabilir mi? Lider değişimi otomatikman bir atılıma dönüşebilir mi? Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu’nun gidip yerine Özgür Özel’in gelmesi ve Ekrem İmamoğlu rüzgârının esmesi sandığa direkt olumlu olarak yansıdı. Eğer o değişim sağlanmasaydı CHP’nin şu anki oy oranını yakalaması adeta imkânsız gibiydi sanırım.

O halde İYİP içinde aynı şey söz konusu olabilir mi? Başarısızlığın faturası Akşener’e kesilmesi partiyi kalkındırır mı? Akşener’in gitmesi partiyi kurtarır mı? Burada birçok soru işareti var. İYİP için CHP’deki gibi bir değişim “durumu kurtarmaya” tek başına yetmeyebilir. Kimse kusura bakmasın ama ben bu konuda biraz “karamsar” sayılırım. Hatta “Kim seçilirse seçilsin” bile denebilir. Elbette gene de zayıf da olsa bir pay bırakmak gerek.

İYİP Yeniden bir “Cazibe Merkezi” Olabilir mi?..

Hiç şüphesiz ki İYİP bir CHP değildir. Onun tarihine, dinamiklerine, tabanına sahip değildir. Daha rüştünü bile ispat etmiş sayılmaz. Şu an için genelde toplumda, özelde sağda yeniden bir “Cazibe merkezi” olabilmesi hayli güç görünüyor. Enerjisinin sınırlarına gelmiş ve hızla tüketmeye doğru giden bir parti görünümü veriyor. “Yeniden canlandırma” işlemi imkânsız değil ama hayli zor gibi. Dolayısıyla şu veya bu adayın başa gelmesi de sanki durumu fazla etkilemeyecek gibi duruyor. O yüzden rahatlıkla “Kimin seçileceğine bağlı” da diyemiyorsunuz kolaylıkla. Üstelik bu kez yeni tartışmalara da yol açabilir. Muhakkak ki İYİP birdenbire bitmez. Ama kademeli olarak kopuşlar, çözülmeler, şu veya bu partiye kaymalar yaşanabilir. Bunun fren tertibatı otoritesiyle Meral Akşener’di. Şimdi kim olabilir belli değil!..

Muhakkak ki içlerinde çok önemli isimler olmakla birlikte partiyi uçuşa geçirebilecek bir isim çıkabilir mi şüpheli görünüyor. Ufukta şaşırtıcı derecede, karizmatik yeni bir adayda görünmüyor.  (Meral Akşener’i belki beğenmezsiniz ama onun  ayarında güçlü bir “Alternatif figür” şu anda göze çarpmıyor. O da kredisini tüketmiş durumda zaten) Şu an için Bilge Yılmaz, Buğra Kavuncu, Koray Aydın, Musavvat Dervişoğlu, Günay Kodaz, Mehmet Tolga Akalın, Kürşat Zorlu, vb gibi isimler ya adaylıklarını ilan ettiler ya da bir şekilde isimleri geçiyor.

Bu isimlerden herhangi biri partiyi yeniden ateşler mi bilinmez. İYİP’in sorunu kişilerden ziyade daha “yapısal” gibi duruyor. Bunu birazda 27 Nisan’da kurultayın nabzı, enerjisi, iddiası, mesajları belli edecek sanırım. O yüzden gene de kesin konuşmak doğru olmaz. Lakin şimdilik trend bu yönde…

Olay Süreçte Bir “Ülkücü / Milliyetçi Derleniş”e Yol Açar mı?

Yakın geçmişte bunu isteyenlerin hatta çaba harcayanların olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla kendi payıma ben en çok gelişmelerin böylesi bir sonuca yol açıp açmayacağını merak ediyorum. (Hele de “Derin Dizayncılar” devreye girerse!)  Bugün “Ülkücü” kökenden gelen cenah içinde MHP, İYİP, ZP ve bir noktada BBP ve ufak tefek bir, iki parti var. Bu kadrolar ve taban bir “Yeniden canlanma” bekliyor. Hatta bana kalırsa mevcutlardan ümidi kesmiş durumdalar ama başka bir seçenek göremedikleri için mecburen ve kerhen destekliyorlar.

Düne kadar bu partilerin toplam oyları epey bir yekun tutuyordu. Şimdi neredeyse yarı yarıya azalmış durumda. Dolayısıyla asıl şimdi birleşme ya da yeni oluşumlara yönelmenin zemini var gibi. Herkesin pazarda iyi kötü alıcı bulabildiği bir yerde kim niye harekete geçsindi ki? Oysa şimdi gelecekleri birazda yeni harmanlamalara bağlı.  Bu hangi şartlarda, hangi isim ekseninde olur henüz belli değil. (Hatta olup olamayacağı bile!) Lakin ya süreçte kendiliğinden ya da birileri onları buna zorlayabilir.

Şöyle düşünelim: MHP’de son seçim sonuçları pek parlak değil. Bahçeli belli ki yaşa bağlı sağlık sorunları yaşıyor. İYİP tıkanmış ve Akşener kendini geri çekmiş bulunuyor. (Bu “taktik bir geri çekilme”de olabilir. Olaydan elini çekeceğini zannetmiyorum. Varsaydığım gelişmelere bağlı olarak yeniden devreye girebilir!) Ümit Özdağ ve ZP “Mülteciler” konusunda yakaladığı haklı ivmenin dışında halen bir “Siyasi seçenek” durumuna gelebilmiş değil.  Öyle ki “Başarısızlık” sadece İYİP ya da Akşener’e özgü bir durum değil gerçekte hepsine içkin bir durumdur!

Yerinden Oynayan Taşların Domino etkisi!..

Dolayısıyla İYİP’teki liderlik değişimi Ülkücü / Milliyetçi sağda taşları yerinden oynatabilir ve domino etkisi yaratıp, şimdiden öngörülemeyen sonuçlara yol açabilir. Bu partiler onca zorlamalarına rağmen siyasi anlamda bir “Milliyetçi iktidar” hatta ciddi bir “Milliyetçi muhalefet” dahi yaratamamış görünüyorlar. (Yarın öbür gün muhtemel bir CHP iktidarının karşısına bunlar dikilebilir!) AK Parti’den boşalabilecek alana bunlar yerleşebilir. Şu an için tek eksikleri bir “adres” ya da “pota” görünüyor. Bu bir varsayım elbette…

Geleneksel manada en mümkün adres MHP görünse de, yeni bir “Çatı” da oluşabilir. (Sanırım Yavuz Ağıralioğlu’da bu seçeneği zorluyor olabilir!) O yüzden durum İYİP ya da Akşener meselesi olmaktan hızla çıkabilir. Bunun için biraz daha “silkelenmeye” ihtiyaçları var sanırım. Bilhassa olay daha çok MHP’deki Bahçeli sonrası gelişmelere bağlı olabilir. 2028’deki seçimlerine kadar bu cenahta çok ilginç gelişmelere şahit olabiliriz.

O yüzden olaya sadece İYİP ya da Akşener meselesi olarak bakmamakta yarar var sanırım. Benden söylemesi!..

09. 04. 2024