Medya
18 Nis 2021 11:35 Son Güncelleme: 18 Nis 2021 12:25

Yılmaz Özdil'den amirallere elektronik kelepçeye sert tepki: Kapılarına toma da dikin

Adli kontrol şartı ile serbest bırakılan ve elektronik kelepçe takılan emekli amirallerle ilgili tartışmalar sürüyor. Konuya bir yorumda Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'den geldi.

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü yazısında Möntro bildirisi sebebiyle gözaltına alınmalarının arkasından özgür bırakılan emekli amirallare elektronik kelepçe takılmasını köşesine taşıdı. 

Cezasız kalan suçları hatırlatan Yılmaz Özdil, “Montrö-darbe kumpasıyla gözaltına alınan, varlığıyla onur duyduğumuz emekli amirallerimize, oturdukları şehrin dışına çıkmasınlar diye elektronik kelepçe taktılar iyi mi! Aman dikkat edin ha. Kapılarına da toma dikin. Mazallah, bahçeye mahçeye inerlerse teyakkuzda olun.” ifadelerini kullandı. 

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil’in “Elektronik kelepçe” başlıklı yazısı şöyle:

Oldukça rezalet görmüştük fakat, böylesine ilk kez şahit olduk.

Akp’li belediyeler tarafınca sağlanan hizmet pasaportlarıyla resmen insan kaçakçılığı yapıldığı ortaya çıktı.

Akp’li belediyelerden araştırma gezisi, sportif etkinlik ayaklarıyla vizesiz gri geçişlik kapanların Almanya’ya giderek, araziye uydukları, geri dönmedikleri anlaşıldı.

İstanbul’da sinagogları, bankayı, konsolosluğu havaya uçurup, 59 insanoğlunun ölümüne sebep olan, müebbet hapse mahkum edilen köktendinci terörist, Suriye’de Esad’a karşı savaşırken öldürüldü.

Böylece…

Güya müebbete çarptırılan teröristin, kaşla göz içinde özgür bırakıldığı, yurtdışına çıkış yasağı bile konmadığı ortaya çıktı.

Reyhanlı’da 52 insanoğlunun canına malolan bombalamanın bir numaralı şüphelisi Nasır adındaki teröristin, Türkiye’den Suriye’ye, Suriye’den Türkiye’ye bir yıl içinde 400 kez geçmiş olduğu anlaşıldı, 400 kez!

Türkiye’ye beş milyon Suriyeli girdi.

İki milyonunun kimliği bile yok.

En azca bir milyonunun hangi şehirde yaşamış olduğu, adresi bile bilinmiyor.

Ne süre giriyorlar, ne süre çıkıyorlar, bilinmiyor.

İstanbul Kumkapı’da Somali sokağı var.

Aslında Katip Kasım Cami Sokağı fakat, mahallede yaşayanlar topyekün kaçak Somalili olduğundan Somali sokağı diye biliniyor.

Somalili otoparkçı var birader, Somalili manav var, Somalili çaycı var.

Mahallede Somalilerin yanısıra Ganalı Nijeryalı Etiyopyalı Fildişi Sahilliler var, tek kelime Türkçe öğrenmeden beş senedir burada yaşayan var.

Geçen hafta haber oldu… Türkiye’nin başkentinde, Kızılay’da iki sokak, Somali sokağı olmuş, Somalili berber var, Somalili market var.

Genelkurmay’ın resmi web sitesinden “yasadışı sınır geçişleri”ni takip edin lütfen… Myanmarlıların Çanakkale’ye, Moritanyalıların Mersin’e, Bangladeşlilerin Karabük’e, Gabonluların Edirne’ye, Burkina Fasoluların Sivas’a, Eritrelilerin Erzincan’a, Kongoluların Kırşehir’e geldiğini görürsünüz.

Vietnamla aramızda 11 bin kilometre var, kaçak Vietnamlıların Bursa’ya geldiğini görürsünüz.

Sınırlarımız sınır değil, kevgir…

Memlekete enlemesine giren var, boylamasına giren var, çapraz geçen var, Boğaz köprülerinde bile bu şekilde yoğun trafik yok!

İstiklal Caddesi’nde Arapça ve Svahili lisanı konuşuluyor.

Kaçak Kamerunlu gözlük satıyor, kaçak Ruandalı çakmak satıyor, kaçak Ugandalı parfüm satıyor, kaçak Kenyalı şarkı söylüyor.

Zabıtadan fazla kaçak Tanzanyalı işportacı var.

İzmir’de oteller sokağına uğra, kahvede can yeleğiyle oturanlar var.

İnsan kaçakçılığının öylesine boku çıktı ki, can yeleklerini taşımak için extra kamyonet harcaması çıkmasın diye, tekneye gitmeden, oteldeyken dağıtıyorlar.

Basmane’de zodyak satılıyor.

İnsanlık zamanı süresince, dünyada bir tek bu ülkede başbakanın yatıyla insan kaçakçılığı yapılıyor kardeşim…

Tansu Çiller’in başbakanken kullandığı President adındaki yatı bastılar, kamaralardan Suriyelilerle Pakistanlılar çıktı.

Bu üçüncü yakalanışıydı.

Vapur seferleri benzer biçimde çalışıyor.

Resmi raporlara nazaran, Türkiye’ye her yıl 300 binden fazla kaçak göçmen giriyor.

Camide uyurken imamın ihbarıyla enselenen Cezayirli var, çöp kamyonuyla kaçırılan Faslı var, okul servisiyle kaçırılan Senegalli var.

Jandarma ekipleri Sakarya’da şehirlerarası asfaltta bavullarıyla yürüyen 90 kişiyi durdurdu, hayrola hemşerim dediler, meğer Pakistanlıymışlar, kaçakçılar yolda bırakmış, yürüye yürüye Edirne’ye gidiyorlarmış…

Konya’da köpek ısırması sonucu hastaneye kaldırılan şahıs, kaçak Afganlı çıktı.

Adamını bulursan Türkiye’ye kaçak deve bile sokabiliyorsun.

Suriye’den giriyor.

Hem de öyleki tek tük değil, sürü halinde sokuyorlar.

Kaçak papağan giriyor.

Tekirdağ’da kaçak kuğu bulunmuş oldu.

Havayoluyla kedi sokuyorlar, bavulla akvaryum balığı sokuyorlar,

Edirne’de kanguru bile bulunmuş oldu, kaçak sokulmuş memlekete…

Ukrayna’da herifin birini limanda yakaladılar, Türkiye’ye spor çantalarının içinde aslan yavruları götürmüş olduğu ortaya çıktı.

Turist ayağıyla Gümüşhane’de dolaşan İsveçli, biyokaçakçı çıktı, endemik nebat türlerimizi ve böceklerimizi yurtdışına kaçırılmış olduğu anlaşıldı.

Antalya’da gezgin ayağıyla dolaşan Macar’ın nebat soğanlarımızı ve toprak numunesi arakladığı anlaşıldı.

Kaçak arı getiriyorlar.

Kaçak kaplumbağa getiriyorlar.

Kaçak maymun getiriyorlar.

Kaçak piton getiriyorlar, üç metre.

Türkiye’den çalınan otomobiller vızır vızır Suriye’ye götürülüyor.

Hem binek vasıta olarak, hem bombalı vasıta olarak kullanılıyor.

Sınırlarımız folofoş…

Akp’li bakan yardımcısının makam otomobilini bile araklayıp, Suriye’ye götürdüler.

Çiftlikbank’ın tosunu internette sanal çiftlik kurdu, beğendiğiniz ineğin üstünü tıklayın, kişisel banka hesabıma parayı yatırın, o ineğin etinden sütünden size kar oranı ödeyeyim dedi, 400 milyon doları balyaladı, pırrr… Uruguay’a firar etti.

Tankerbank kurdum diyen uyanık bir dost, akaryakıt tankerleri işleteceğiz, hepimiz bütçesi kadar hisse alacak, hissesi kadar ortak olacak, her ay elden tiko para ödeme yapacağım, ilkin Allah’a sonrasında bana güvenin dedi, 70 milyon lira topladı, vınn… İran’a firar etti.

TSK içinde mutluluk zinciri kuruldu, “Forex piyasasında acayip para kazanacağız, bir koyup on alacağız” denildi, bilhassa jandarma teşkilatı içinde beş bin rütbeli asker oltaya takıldı, 450 milyon lira tokatlandı… Bu işi organize eden uzman çavuş, Irak’a firar etti.

Müebbet hapis cezası verilen, Yargıtay tarafınca cezası onanan Metro Turizm’in sahibi, Gürcistan’a firar etti.

Sosyetenin mimarı olarak tanınan tikitoş bir dost, yatırım vaadiyle 20 milyon lira topladı, Miami’ye firar etti.

Öz kızına cinsel istismar suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılan medya patronu, İspanya’ya firar etti.

Sırf bankalara 215 milyon lira borcu olan İnanlar İnşaat’ın sahibi, Kanada’ya firar etti, tapu bekleyenler birer bardak soğuk su içti.

Foça açık cezaevinden firar eden Sevan Nişanyan, Yunanistan’a firar etti.

Güya fetoyla savaşım ediliyor…

Zekeriya Öz, Almanya’ya firar etti.

Ekrem Dumanlı, ABD’ye firar etti.

Eyüp Can, İngiltere’ye firar etti.

Akın İpek, İngiltere’ye firar etti.

Hakan Şükür, ABD’ye firar etti.

Arif Erdem, Yunanistan’a firar etti.

The Taraf’ın sahibi, yurtdışına firar etti.

Uçakla kaçan var, helikopterle kaçan var, tekneyle kaçan var, nehri salla geçerek kaçan var, botla kaçan var.

Elini kolunu sallaya sallaya kaçan var.

Fetonun bankasını kuran armatör, ABD’ye firar etti.

Hatalı ameliyatlarla ve hakkında 73 soruşturma oluşturulan tüp bebek doktoru, yurtdışına firar etti.

Kara para aklamakla suçlanan SBK Holding’in patronu Sezgin Baran Korkmaz, Lüksemburg’a firar etti.

Cami cemaatini ve akrabalarını dolandıran imam, Rus sevgilisiyle beraber Rusya’ya firar etti.

Hal böyleyken…

Montrö-darbe kumpasıyla gözaltına alınan, varlığıyla onur duyduğumuz emekli amirallerimize, oturdukları şehrin dışına çıkmasınlar diye elektronik kelepçe taktılar iyi mi!

Aman dikkat edin ha.

Kapılarına da toma dikin.

Mazallah, bahçeye mahçeye inerlerse teyakkuzda olun.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN