Medya
23 Eki 2013 08:59 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:42

YILMAZ ÖZDİL 11 GÜN SONRA KÖŞESİNE O MÜEZZİNLE DÖNDÜ!

Yılmaz Özdil, Gezi eylemleri sırasında camide içki içilmediğini söyleyen müezzin Fuat Yıldırım'ı dertleşmeye çağırdı..

Uzun bir tatil sonrası bugün okurlarıyla buluşan Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil sahalara hayli hızlı bir dönüş yaptı.

Özdil, Gezi eylemlerinin olay isimlerinden olan Dolmabahçe Cami’nin müezzini Fuat Yıldırım hakkında yazdığı övgü dolu yazılardan sonra müezzinin kendisine dava açmasıyla hiç beklemediği bir karşılık almıştı. Özdil bugünkü yazısında savcılığın "ders niteliğinde" bir karar vererek soruşturma açılmasına gerek görmediğini bildirdikten sonra müezzine seslendi ve "hakkımı helal etmiyorum" dedi.

Özdil "Gel müezzin dertleşelim!" başlıklı yazısında şöyle dedi:

-MÜEZZİN SENİ DAVA ETMİŞ! -HADİ LEN!

Sabahın körü...
Peş peşe telefonum çalıyor.
- Duydun mu?
- Neyi?
- Müezzin seni dava etmiş...
- Hadi len!

ÖNCE İNANMADIM TWITTER PALAVRASIDIR DEDİM

İnan ki, inanmadım. Tivitır palavrasıdır dedim. Sonra, gazeteleri bi açtım... “O müezzin Yılmaz Özdil’e dava açtı” yazıyor, iyi mi! Yandaşları, yalakaları boşver, Cumhuriyet’te Sözcü’de bile yazıyor. Belli ki, sihirli bi el tarafından servis yapılmış; televizyonlar dahil, her platformda yayınlanması sağlanmış. Okudum haberleri... “Müezzine hakaret ettiğim, onur ve saygınlığını zedelediğim” öne sürülüyor!

*

İnan ki, gene inanmadım. Adımızı kullanarak internette sahte yazılar yazılıyor, herhalde onlardan biridir dedim. Bizim başbakanlık mesela, sahte tivitır mesajıyla beni Avrupa Birliği büyükelçilerine şikâyet etmişti... Gene öyle bi şeydir zannettim.

SUÇ DUYURUSUNDA BİR TEK CİNAYET YOK!

Az biraz sonra tebligat geldi, harbi harbi savcılığa suç duyurusunda bulunmuşsun müezzin... “Kamu görevlisine hakaret, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, yaymak, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek”le suçlamışsın!

*

“Suçlamalar arasında cinayet iddiası da var mı?” diye sordum... Avukatım “galiba bi tek o yok” dedi!

HAKARET DEMİŞSİN AMA ÖVGÜ VARDI

Günlerce sakız gibi çiğnendi bu mevzu... Aleyhimde atıldı tutuldu. Henüz ortada dava bile yokken, manşetlerden karar’lar verildi. Sustum, bekledim.

“Hakaret” demişsin, hakaret yok, aksine övgü var. “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” demişsin, söz konusu yazıları Türkçe bilmeyen Ugandalılara bile okutsak, böyle bir anlam içermediğini söylerler. “Kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, yaymak” demişsin, ben o verileri Beyoğlu Müftülüğü’nün internet sitesinden aldım, gizli saklı değil, orada alenen yazıyor... Bekledim.

BU ADAMI DAVA ET BEYEFENDİ BELKİ SENİ AFFEDER Mİ DEDİLER?

Beklerken, “niye acaba?” diye düşündüm, sebebini anlamaya çalıştım... “Sen bu adamı mahkemeye ver, gazetelerde linç etsinler, ibretiâlem olur, senin hakkında yazılan yazılar kesilir, büyüğümüz efendimiz belki yumuşar, bakarsın seni affeder” demiş olamazlar di mi? Sanmıyorum. Bekledim.

*

Suç duyurusunu, Hürriyet’in yayınlandığı yer itibariyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapman gerekirken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptın. Senin adına, ilk hayal kırıklığıydı. Çünkü, evrakı inceleyen Cumhuriyet Savcısı kabul etmedi, burasıyla alakası yok, doooğru Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na dedi. Evrak, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na geldi. İncelendi.

*

Ve, Bakırköy’deki Cumhuriyet Savcısı kapı gibi, adeta ders gibi gerekçe yazdı. Özetlersek: “Yazının içeriğinde, tarzında, yazılışında ve şüphelinin kendisinde, bu suçu işlemekle ilgili olarak kasıt unsurunun bulunmadığı saptanmıştır, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.”

DAVA BİLE AÇILMADI TEMİZE ÇIKTIM! ŞİMDİ KONUŞABİLİRİM

Bu ülkede hâlâ hukuktan yana savcılar var, dava bile açılmadı, temize çıktım.
Artık konuşabilirim.

Şimdi bak müezzin...

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN