Medya
30 Haz 2011 14:12 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:31

YANDAŞ MEDYA YAZARINDAN CHP'YE DANIŞMANLIK HİZMETİ! HANGİ TAKTİĞİ VERDİ?

Star yazarı Elif Çakır, yemin törenini izlemek için gittiği TBMM'de karşılaştığı Deniz Baykal'a "etkili tepki" konusunda ne tavsiye etti?

Bir yemin edecektim

Ne yalan söyleyeyim, kibar görünümlü küfürbaz eski başyazar, şimdinin çiçeği burnunda taze vekili Oktay Ekşi’nin “anasını satanlara” nasıl başkanlık edeceğini merak ederek -hayatımda ilk defa- Meclis’teki “yemin törenini” izlemeye gittim.  Bırakın yetmiş milyonu, bütün dünya bizi izliyorken, Meclis’in geldiği hale bakın! Meclis’in açılışında yaşadıklarımız, aslında apaçık bir kriz. Ahmet Necdet Sezer’in Ecevit’e anayasa fırlattığında patlak veren krizin kaç misli daha fazla sarsıntı oluşturabilecek bir hadise. Çok şükür ki, piyasalar CHP’yi pek ciddiye almıyorlar da, kabağı vatandaşın başında patlatacak bir tetikleme yapmadı.
CHP’siz Meclis “oh ne rahat” modundaydı.  AK Partiye psikolojik baskı amacıyla Meclis’te “varlıklarını” hissettirmeye çalışan CHP, zahiren oradaydı ancak isimleri anons edilip “yok” çekilince istedikleri baskıyı da, etkiyi de gösteremediler.  Kendi oylarıyla baraj aşırttıkları MHP’liler paşa paşa yemin ettiler ve “arkadaşlarımız olmadan asla” diyen CHP liderine göre “arkadaşlarını sattılar”. Yemin etmeyen CHP’li vekillerin, yemin eden MHP’li vekillere “size verdiğimiz destek haram olsun” türünden bir bakışları vardı ki, ben olsam yemin ettikten sonra genel kurul kapısından dışarıya adım atamazdım.  Uzaktan bakınca CHP’nin “arkadaşlarımız olmadan asla” tavrı ve “yemin etmemeleri” demokratik bir tavır gibi gözüküyor. Ancak, demokratik tepki diyebilmek için, CHP’lilerin Meclis’te var olduklarının bilinmesi gerekiyordu, oysa isimleri anons edilip de “yok” denildiğinde, hepsi yok olmanın dayanılmaz hafifliği ve travması içindeydiler.

İçsel bir çatışmanın verdiği mutsuzluk hakimdi CHP kulislerinde.  AK Parti’de ise inanılmaz bir aidiyet duygusu hakimdi. Büyük bir aile olmanın keyfi içerisinde çıktılar kürsüye.  Kimsenin gözünün Oktay Ekşi’yi falan gördüğü yoktu.  CHP’li vekiller nasıl mutsuz olmasınlar ki, vekillerin kimisi şiir, kimisi insan hakları evrensel beyannamesi okur gibi yemin metnini okuyup mutluluk içinde yerlerine oturdular.  Biraz locada kaldıktan sonra CHP kulisine attım kendimi. Doğrusunu söylemek gerekirse ben CHP’lilerin durumuna üzüldüm. Hele CHP kulisinde biraz gezinip, bazı milletvekilleriyle konuştuktan sonra empati duygumu çalıştırdım.  Kuliste Deniz Baykal’ı görünce yanına gittim. Hazır empati duygum pik yapmışken, “Deniz Bey, demokratik tepkinizi anlıyorum ancak birşeyler eksik gibi değil mi” diye soruverdim. “Eksik olan nedir, arkadaşlarımıza Meclis yolu açılıncaya kadar yemin etmeyeceğiz ve bu kararımızı devam ettireceğiz” dedi.  Mesela, önce var olduğunuzun bilinmesi gerekiyordu ki, bu etkili bir tepki olsun. Oysa sizin Meclis başkanınız sizi “yok” saydı. CHP olarak grubunuzun aldığı bu kararla, milletvekillerinizin var olduğunu sergileme ihtiyaçlarına darbe indirdiniz... Deniz Baykal “Ne demek istiyorsunuz?” deyince... İsimleriniz anons edildiğinde, “buradayım” diyebilirdiniz, sonuçta “yemin etmeme” kararı aldınız, konuşmama kararı değil. Ya da çıkıp, “buradayım ama yemin etmiyorum” diyebilirdiniz, diyerek danışmanlık hizmeti verdim ayak üstü.

Taraf gazetesinden Melih Altınok, “İç tüzük buna ne der acaba? Kürsüye çıkıp yemin etmeden oturmaya” diye sordu, Deniz Baykal “İç Tüzük uygun buna hiçbir şey demez” dedi.  Doğru tabi İç Tüzük önemli, ben hukukçu olmayınca bunu düşünemedim ancak İç Tüzük uygunmuş! Deniz Baykal “yahu bu harika olurmuş” deyince, gülümsemeye başladım. “Meclis’te yemin etmeme kararlığı göstereceğinizi bilseydim size orijinal fikirler verebilirdim” diyerek muhabbeti bağladık.  CHP bu “yemin etmeme” kararında ne kadar devam eder bilmiyorum, ancak mecliste gölge gibi yaşayarak bu millete hizmet filan edilemez.  Ben artık, Ergenekon CHP’yi teslim aldı, Silivri’den Meclis’e duble yol yapmaya çalışıyorlar söylemini bugünden tezi yok terkediyorum.  Zira CHP’nin yaşadığı travmadan kurtulması lazım. Travma yaşayanlar sağlıklı kararlar alamazlar.  Eğer travma yaşamamış olsalar misal Süheyl Batum’a sorduğum “Eğer Balbay ve Haberal şu anda Meclis’te olsalardı, Yeni CHP olarak “Yargı milli iradeye darbe vurmuştur” diyerek demokratik bir tavır olarak yine yemin etmeme tepkisini gösterir miydiniz şeklindeki soruma “Başka bir siyasi parti için tepki koymak şık olmaz” diyerek bilinç altını fâş eder miydi? Gözlerimin kocaman açıldığını görünce de “biz kimsenin haksızlığa uğramasını istemeyiz” diyerek toparlamaya çalışır mıydı? Diyeceğim odur ki CHP’nin yaşadığı travmadan kurtulması lazım  Bir an önce anamuhalefet partisinin liderini ve arkadaşlarını bu aymazlıktan uyandırmamız gerekiyor.

Elif Çakır/Star