Medya
25 Oca 2013 11:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:40

TÜRK BASININDA BİR İLK; HANGİ TARAF YAZARI KÖŞESİNİ HALKA AÇIYOR?

Taraf Gazetesi yazarı, "Şaka sanabilirsiniz ama ben çok ciddiyim, köşemi halka açıyorum" dedi..

Yurttaş gazeteci
 
Eski solun fırınında pişirilmiş “aydın misyonu” diye bir kavramı vardı. Bu kavram, çok çabuk yaygınlık kazanmış, kitleselleşmişti. Misyonun yükü ağırdı, eli kalem tutup bir şeyler yazan herkes, ülkenin bütün derdini yükünü çekmekle görevli bir sünger gibi algılanıyordu. Entelektüel üretimde bulunanlar, sanki her olaya tavır koymakla görevli bir insan hakları bekçisi, bir çeşit aktivist olmalıymış gibi... Toplumun, aydınlardan böyle bir misyon beklentisi var ama, ülke de öyle bir ülke ki kardeşim, hangi birini, neyin hakkını savunacaksın: 80’leri düşünün, insan hakları ihlalleri dizkapağını geçmiş...

90’lara gelindiğinde, bazı aydınlar, usul usul, ay bu misyondan fenalık geldi demeye başladılar. Ne yapsınlar, kolay değil, misyonu yerine getireyim derken, hapse girdiler, çıktılar, o kayıp yıllarda işlerini düzenlerini kaybettiler, çoluk çocuklarıyla, ana babalarıyla araları bozuldu, belli bir yaştan sonra kendilerini toparlamaları, geçinmeleri, geçinecek yeni bir meslek edinmeleri kolay olmadı... Oysa bir baktılar ki onlar dışında herkesin hayatı, iyi kötü rayına oturmuş, gidiyor. Yani öyle veya böyle herkesin keyfi gıcır ve olan aydınlara, siyaset yapan öğrencilere olmuş. Bu durumda o aydınların düştüğü psikolojiyi bir tahmin etmeye çalışın bakalım. Son seferini yapan, kaçırılmış bir hayat treninin ardında kalan yolcular gibiydiler... O nedenle 90 sonrası aydınlar, artık misyon kavramını omuzlarına yükleyerek, peşin peşin kendilerini görevlendirmek, halk muhafızlığını üstlenmek, halkla görünmez bir sözleşme yapmak istemiyorlardı: Bu nedenle kitlelere dönüp, ne istersem onu yaparım, ister kabul et ister etme, tutumuna girdiler.

Şimdi de gazetecilere böyle bir misyon biçiliyor. Halk siyasetçilerden değil, gazetecilerden Türkiye’yi kurtarmasını, düzeltmesini, bütün karanlıkları aydınlığa çıkarmalarını bekliyor... Gazeteciler cesur ve fedakâr olsun, kendilerini ateşe atsın yani adeta bir aktivist gibi, bir siyasetçi gibi davransınlar isteniyor. Tamam, gazetecilik mesleğinin özünde bu nüanslar var ama bu kadar da olmamalı. Burası rayına oturmamış bir ülke ve her şey fena hâlde riskli. Sonuçta gazetecilik de bir meslek ve insanlar buradan kazandıklarıyla kira ödeyecekler, çocuklarının cebine harçlık koyacaklar, vesaire vesaire...

Şimdiiiii... Gazetecilerden kahramanlık yapmalarını bekleyenlere sesleniyorum... Yok öyle yağma... Siz kenarda durun, gazeteciye de intihar bombacısı rolünü verin... Buyurun, siz de elinizi taşın altına koyun... Evet, yapabilirsiniz çünkü yeni bir çağdayız ve bu çağ, hangi meslek dalında olursanız olun, siz vatandaşlara da gazeteci olma fırsatı veriyor.

Bu çağ dediğim şu: Günümüzde çoğu insanın telefonunda internet erişimi var. Sokakta, etrafta, işyerinde rastladığınız ilginç gelişmelerin fotoğrafını, videosunu çekip, iki satır bilgisini de ekler, kendi blogunuzda, o yoksa Twitter veya Facebook’ta, olmadı YouTube’da , daha da olmadı e-mail listenizdeki arkadaşlarınıza yollarsınız. Değerli ve ilginç bir bilgiyse, domino etkisiyle, dalga dalga yayılır ve milyonlarca insana ulaşır. Bu bilgiyi paylaşarak farkındalık yaratır ve böylece topluma sosyal bir fayda sağlamış olursunuz. Demokrasi denen şey, bireylerin bu şekilde etkinlik ve gücünü arttırmasıyla kalkınır.

Hem sabah akşam, büyük medya şirketlerinden, sansürden, otosansürden şikâyet etmiyor musunuz. Alın size fırsat. Bugün internet üzerinden beş kuruş harcamadan, varolan sistemlerle, kendi bireysel radyonuzu, televizyonunuzu kurabilir, kendi alternatif medyanızı yaratabilirsiniz. Sizin gibilerle ortaklık kurup kooperatif bir medya şirketi bile kurabilirsiniz.

Bu konuda benim içim rahat olduğu için size de rahat rahat saydırıyorum... İki sene boyunca, sosyal medya üzerinde yurttaş gazeteciliği yaptım. Beş kuruş kazanmadan, sadece alternatif yollardan habercilik yapmanın mümkün olduğunu, kendime ve başkalarına gösterebilmek için... Şimdi ise Bahçeşehir Üniversitesi bir yurttaş gazeteciliği programı açtı. 23 şubatta eğitim başlıyor. Oraya gelirseniz, yurttaş gazeteciliğinin detayları, yeni medyayı kullanma yöntemleri ve sosyal medya konusunda farklı bir dünyaya kapı aralarsınız.

Hıdır GEVİŞ / TARAF