Prompter spikeri mi, haberci spiker mi evladır?

Cimbom- Show TV gerilimi yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi: Prompter spikeri mi, haberci spiker mi evladır? Medyaradar'ın televizyon dünyasına mercek tutan usta yazarı Ekran Kedisi bu soruya cevap aradı.

Malum bundan birkaç gün önce Show TV ve Galatasaray taraftarı arasında büyük bir gerilim yaşandı.

Ece Üner'in sunduğu Show TV Ana Haber'de futbol dünyasına açılan Fetö davasında mahkemenin verdiği mahkumiyet kararının haberi vardı. Mahkeme kararına göre ceza alan sanıkların çoğu Fenerbahçeli futbolculardı.

Ece Üner'in sunduğu haberde ceza alan Fenerbahçeli Bekir İrtegün Uğur Boral gibi futbolcular için, ''eski Milli futbolcular'' ve ''futbolcular'' ifadesi kullanılırken, ortada Galatasaray'ı ilgilendiren bir sanık bile yokken daha önce FETÖ ile adı anılan "eski Galatasaraylı futbolcular" diye söz edilmesi Galatasaray taraftarını çıldırttı. Mahkumiyet kararında olmamasına ve isimleri geçmemesine rağmen, 30 yıl önce Fetö'nün terörist elebaşı Fetullah Gülen'in dizinin dibinde oturan eski Galatasaraylı futbolcuların görüntüsü kullanılmış, haberde bu görüntülerin üstüne de Galatasaray kulübünün adına yer verilmişti.

Galatasaray taraftarı Twitter'da #ShowTvBoykot hashtag’i açarak attıkları onbinlerce tweetle tepkilerini dile getirdi. 

Bunun üzerine Üner sosyal medya hesabı üzerinden bir özür açıklaması yaptı ancak, açıklamayı okuyanlar şaşırdı.

Çünkü Üner açıklamasında haber konusunda üzerine hiçbir sorumluluk almamış, dahası tüm faturayı Show haber ekibine kesmişti.

Açıklama şöyleydi:

‘Sehven giren haber için mensubu olmaktan gurur duyduğum Galatasaray camiasından özür dilerim. Yapılan editoryal hatada bir dahlim yoktur. Haber içeriğinde yapılan hata yarın düzeltilecektir.’

Peki bu mümkün müdür?

Bu mesele, aslında Türk medyasının yıllardır kanayan yarası olan prompter spikeri sorunsalını da bir kez daha gözler önüne serdi.

Bilmeyenler için anlatalım, hemen hemen her haber merkezinde manzara şu:

Emekçi gazeteciler en iyi ihtimalle 9-6 mesai yaparken, bakın en iyi ihtimalle diyorum çünkü çoğu haftada 6 gün, günde 10- 11 saat çalışıyor… Bir grup spiker bülten saatinden 1 saat önce gelip, saç makyaj işiyle uğraşıp, haberlere bir göz bile atmazken, editörler akla karayı seçiyor.

Okumaları gereken kam spikerleri bile ilk kez ekranda görüyor çoğu spiker.

Haberin içeriğiyle ilgilenmiyorlar.

Bültene çağrılan konuklardan haberleri yok.

Bir hata oldu mu da suç hemen çalışan emekçilere atılıyor.

Bu düzen dünyanın hiçbir yerinde yok, Türk medyasına has…

Aslında bu işler pek de öyle değildi, mesela Mehmet Ali Birand ekolünden gelen ekran yüzleri, özellikle CNN Türk’ün ilk yıllarında haberci kimlikleriyle de ön plandaydı.

Ekrana çıkan kadın ya da erkek sunucu, her şeyden önce haberciydi, bir muhabir, bir editördü.

Haberin sadece sunum kısmını okuyup, içi beni ilgilendirmez demezdi.

Haberin üretiminde bizzat yer alır, her haberi baştan sona okur, montajına bile bakardı.

Üner’in ‘dahlim yok’ demesi tabii ki Galatasaray tribünlerinde bir kesimi ikna etmiş olabilir, ama eminim o talihsiz açıklamayı okuyan her haberci, sadece, çalışma arkadaşlarını adeta ateşe atan bir spiker gördü.

Mevzu zaten Ece Üner değil burada, medyadaki daha büyük bir sorunsal.

Habercilik bir takım oyunudur.

Ekranın başarısı da başarısızlığı da arkadaşlarla birlikte göğüslenebilmeli.

Ama maalesef medyada bir dönem kapandı.

Geriye ne idüğü belirsiz, ekrana nasıl çıktığı anlaşılmayan, aşırı makyajlı ya da abartılı kıyafetli, haberciliği bir şöhret, para kapısı olarak gören bir tür türedi.

Bunlar iki saat bile iş yerinde vakit geçirmeyip, hatta haber merkezlerine ayak basmayıp ekrandan ün pazarlıyorlar.

Aslında haber de umurlarında değil.

Tek dertleri gidecekleri sunumlar, seminerler için ellerinde birer kartvizit tutmak.

Hemen hemen herkes bu düzenden çok rahatsız da iş gene medya patronlarında bitiyor.

O zaman patronlara şunu soralım:

Ne zamana kadar bu düzene izin vereceksiniz?

Ne zamana kadar bir kesimin markanızdan istifade etmesine göz yumacaksınız?

Emin olun, siz üzerine para isteseniz, onu verip, gelip sunacak insanlar var.

Böylece hem siz kazanırsınız, hem de onlar.

Boşuna maaş vermemiş olursunuz.