Medya
07 Mar 2011 21:19 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:06

NAZLI'DAN GELEN BİLGİ AKIŞI KESİLMESİN! ŞAMİL, TAKMA İSİMLE KİTABI YAZSIN!

Radikal yazarı Özgür Mumcu Ergenekon'a üye olmaktan tutuklanma ihtimalini düşündü ve bakın hangi tedbirleri aldı?


Bilgisayarımdaki dosyalar

Sabahın köründe evimin polis tarafından basılacağını sanmıyorum. Ama olur da basılırsa ve Ergenekon’a üye olmaktan, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekten tutuklanırsam diye çeşitli tedbirler aldım. Bu tedbirleri içeri alınacağını düşünen herkese tavsiye ederim.
Bir kere ben kolay sıkılan bir insanım. Nezarethanede, hapishanede yanıma muhabbete insan isterim. Yani en azından tek kişilik hücreye atılana kadar iki muhabbetin belini kırmayalım mı?
Ancak beraber vakit geçirmek isteyeceğim, sevdiğim insanların sabah sabah evlerinin basılmasına gönlüm razı olmaz. O zaman çok sevmediğim insanlarla vakit geçirmeye razı olmam gerek. Hem fena da olmaz, sorgu sıramızı beklerken münazara yaparız.
İşte bu amacım yerine gelsin diye açtım bilgisayarımda bir Word dosyası. Başladım yazmaya:
“Emre, AKP’den yana gibi görünmeye devam etsin. Bu rolü inandırıcı oldu, bozmasın. Ama partililerden aldığı istihbaratı bizle paylaşmayı sürdürsün. Engin biraz daha ısrarcı olsun.”
Dosyanın adını emrengin.doc koydum.
İkinci dosyayı açtığımda gülümsemeye başladım. Heyecanlı iş, casusluk filmi gibi:
“Yıldıray ‘Söz konusu demokrasiyse, gerisi teferruattır’ tarzı yazmaya devam etsin. Rasim televizyon programlarındaki üslubunu iyice sertleştirsin. Onları okuyup izleyenlerin davanın ciddiyetine inancı kalmıyor. Özellikle helikopteri Mirgün Cabas’ın düşürdüğü haberi gibi yayınlar çoğaltılsın.”

Klasik dosya
Yıld.doc belgesini kaydettiğimde artık iyice ustalaşmıştım. Bir gün gözaltına alınırsam kesinlikle nezarethanede yalnız kalmayacaktım.
Üçüncü Word dosyasında klasiklerden şaşmamak gerektiğini düşündüm:
“Emniyet içerisindeki cemaat yapılanması hakkında bilgiler çoğaldı. Nazlı’dan gelen bilgi akışı kesilmesin. Şamil, takma isimle kitabı yazsın. Seçimlerden önceye yetiştirin.”
Böylece kitabiyetistirin.doc bilgisayarıma kaydettiğim üçüncü belge oldu.
Söylememe gerek yok herhalde. Bu insanları tanımıyorum bile. Elbette bu belgelere yazdığım işleri yapmadılar, herhangi bir komplonun içinde değiller.
Sadece bir gün mahpus damlarına düşersem, yalnız kalmak istemiyorum.
Çünkü baktım ki artık gözaltına almak için böyle belgeler yetiyor. Bilgisayara yazılan ya da bir virüsle gönderilen iki satır not ile gazeteciler içeri alınıyor.
Her gün aklıma kim gelirse, onun için bir dosya açıyorum. Birine kitap yazması için emir veriyorum, diğeriyle televizyon kanalı kuruyorum, bir başkasıyla hükümeti çekiştiriyorum.
Bilgisayarım dosya doldu, ama alıştım artık, kendimi tutamıyorum.

Ortaoyunu
Kontrgerilla gün yüzüne çıkıyor, darbe planları açıklanıyor, siyasi cinayetler aydınlanıyor diye başlayan bir davayı bugünkü haline getirenler bellidir. Zamanındaki usul ihlallerine dikkat çekenlere, “Soruşturmanın sorunlu alanlarına yoğunlaşıp özünü kaçırmayalım” diyenler de bugünkü manzarada pay sahibidir.
Kişiler hakkındaki şahsi kanaatlerini tutuklama sebebi olarak görenler, bugün başkaları hakkındaki şahsi kanaatlerini beraat sebebi olarak görmekten çekinmemekte.
Adalet değil, şahsi kanaat terazisiyle böylesine büyük bir davanın yürümeyeceğini görmediler. Görenleri de statükocu ve darbeci ilan ettiler.
Madem Ahmet Şık içeride, sözü ona bırakalım:
“Ergenekon soruşturmaları ne savunucuları gibi körü körüne derin devletin sorgulandığına inanmamız istenen bir olgu ne de karşıtlarının yaptığı gibi sulandırılacak bir mevzu. Ama hal ve gidiş böyle devam ederse, Fetyyip suresinde de dediği gibi ‘Bir gün her muhalif Ergenekon’u tadacak’.”
Usul kurallarına dava sulanmasın diye uyulsun istedik. Bugünkü manzaradan ve ondaki payınızdan memnun musunuz?
Görünmez bir duvara çarpan davanın su yatağı değişeli bir hayli zaman geçti. Bu son gözaltılarla ilgili hiç beklenmedik bir delil varsa ve bu delil ispatlanırsa ben bugünkü yazımdan ötürü özür dileyeceğim.
Siz ne zaman özür dilemeyi düşünüyorsunuz?

Özgür Mumcu/Radikal