Medya
25 Nis 2010 09:52 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:15

MÜMTAZ SOYSAL,MUSTAFA BALBAY'A YAPILANLARI 40 YIL ÖNCE KENDİSİ NASIL YAŞADI?

Can Dündar, Mümtaz Soysal'ın 40 yıl önce Mustafa Balbay'ın bugün başına gelenleri nasıl yaşadığını anlattı!

Balbay ile Soysal

Arkadaşımız Mustafa Balbay, bir yılı aşan tutukluluk süresine ilaveten “ilk müebbet cezasını aldığını” açıkladı geçen hafta...
Artık Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi değildi. Cumhuriyet’in bu tasarrufu, birçok yazarı arasında da rahatsızlık yarattı.
Karara isyan edenlerden biri de Prof. Mümtaz Soysal’dı. Balçiçek Pamir’e “Balbay’a bunun yapılmaması gerekirdi” dedi ve ekledi: “Bu arkadaşımız bilinen nedenlerle cezaevinde... Yerine bir vekil tayin edilirdi. Belki daha şerefli bir görüntü yaratılabilirdi.”
Mümtaz Hoca’yı dinlerken, belleğinden sökülüp gelen iç sesine kulak veriyordum.
Balbay’ın yaşadıklarıyla
40 yıl önce kendi yaşadıkları arasında bir bağ kurduğunu hissettim.
“Daha şerefli bir veda...” Bu, Mümtaz Hoca’nın da bir dönem arzuladığı ama en yakınlarının kendisinden esirgediği talepti.
12 Mart’tan 18 gün önce tam bir kaos döneminde Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanlığına seçilmişti Prof. Soysal...
Muhtırayla Demirel devrildiğinde Mülkiye’de sevinen çok olmuştu.
Çünkü Mülkiyeli Atilla Karaosmanoğlu Başbakan Yardımcılığına getirilmişti. Bunun bir reform kabinesi olacağı ümidi doğmuştu.
Öyle olmadığı kısa zamanda anlaşıldı.
İsrail Başkonsolosu Elrom’un kaçırılışının ardından “Balyoz operasyonu” ile 500’ü aşkın aydın tutuklandı. Ve operasyon derhal Mülkiye’ye ulaştı.
“Mülkiye belgeseli”ni hazırlarken bizzat Prof. Soysal’dan dinlemiştim.
18 Mayıs 1971 günü Mümtaz Hoca büyük amfide Anayasa dersi veriyormuş. Anayasaların halk desteği olmazsa anlamsız metinler olduğunu anlatıp “Anayasaya halk sahip çıkmalıdır” diyormuş. Tam bunu derken kapı açılmış ve Öğrenci İşleri Şefi kafasını uzatıp “Hocam geldiler” demiş.
Hoca anlamış; lafını tamamlamış:“İşte halk sahip çıkmayınca böyle olur...”

Komutandan azar
Sonrası okulun tarihinde yazılı:
Mümtaz Hoca öğrencilerin alkışları arasında bir askeri cipe bindirilip götürüldü.
Anarşinin kaynağı olarak görülen Mülkiye’yi cezalandırmaya çalışan askerler, Soysal’ın ardından Bahri Savcı’yı, Cahit Talas’ı, Muammer Aksoy’u da gözaltına aldılar; okulda hiç direnişle karşılaşmadılar.
Reform ümitleri suya düşen Fakülte, Sıkıyönetim’le temas imkanları aradı. Sefa Reisoğlu başkanlığında dört profesörü askerle görüşmekle görevlendirdi.
Hocalar dönemin Sıkıyönetim Komutanı Semih Sancar’a gidip gözaltındaki arkadaşlarının salıverilmesini rica ettiler.
Ama Sancar azarladı hocaları: “Kanun tanımaz bir fakültenin hocalarısınız siz” dedi: “Onlar suçsuz da biz sadist insanlar olduğumuz için mi içeri alıyoruz?”
Sonra Özer Ozankaya ile Mete Tunçay gözaltına alındı; Sadun Aren ve Mümtaz Soysal için tutuklama kararı çıktı.
Fehmi Yavuz, Cevat Geray, Alpaslan Işıklı, Gündüz Ökçün’ün de aralarında bulunduğu 13 öğretim üyesi Başbakan Erim’e mektup yazarak arkadaşlarının salıverilmesini istediler.
Atilla Karaosmanoğlu’na giderek hiç olmazsa içerdeki öğretim üyelerini ziyaret etmesini istediler. “Tutuklananlar arasında hocalarım var” dedi Karaosmanoğlu; ama o da şikayetçiydi: “Bakan arabasıyla gittim, içeri sokmadılar”.
12 Mart’ı Mülkiye’de yaşamış hangi hocayla konuştuysam, okulun en değerli isimlerinin götürülüşünü çaresizce izleyip tavır koyamamanın acısını dillendiriyorlardı.
Bırakın protestoyu, bazıları hazırolda askerden davet beklemeye geçmişti.
Hatta bazıları ihbarcılığa girişmişti.
Mümtaz Soysal’ın dergi yazılarında suç unsuru bulunamayınca okuldaki hasımları “Asıl ders kitabında komünizm propagandası var” diye jurnallemişlerdi.
Hoca, “Anayasa Hukuku” kitabından yargılandı. Yıllarca öğrettiği hukuku, savunmasıyla askeri hakimlere anlattı.
İlk duruşmalara tek tük giden öğretim üyeleri oldu; zamanla onlar da azaldı.
Ve Mümtaz Soysal, Dekanı olduğu fakülte tarafından kaderine terk edildi.

“Tükür yüzüne!”
Geldik yazının başında atıf yaptığım olaya: Tam o dönem bazı hocalar, “Böyle bir dönemde fakülteyi dekansız bırakamayız” diyerek yeni seçim istediler.
Dekanlıkta üç ayı doldurmamış Mümtaz Hoca’ya “Dekanlıktan ayrıl” mesajı ilettiler.
Direndi Mümtaz Hoca: ‘Seçimle geldim, yeni seçime kadar görevde kalırım” dedi.
Bekliyordu ki Fakülte karşı koysun; “Siz Dekanımızı haksız yere tutuyorsunuz.
O çıkana kadar yenisini seçmeyeceğiz” desin.
Ama okuldan (adını vermek istemediği) bir isim “Seçim şart” diyerek lobi yapmış ve Dekanlığa kurulmuştu.
O gün hissettiklerini bana şöyle anlatmıştı Mümtaz Hoca: “Kızdım ben de... Ziyaretime gelen arkadaşa dedim ki, ‘Git, onun yüzüne tükür benim namıma...’”
Mümtaz Hoca 1,5 yıl hapis yattı.
Çıktığında o, eskisinden daha itibarlıydı; ama ondan “şerefli bir veda”yı esirgeyen Mülkiye, tarihine bir kara sayfa yazdırmıştı.

Can Dündar/Milliyet