Muharrem İnce ne yapmaya çalışıyor?

Siyaset analisti Atilla Akar, Muharrem İnce’nin adaylık çıkışını ve ihtimalleri değerlendirdi.

Efendim: Muharrem İnce son dönemde anlamakta en çok zorlandığım politikacılar arasında. Hakikaten “İdealist” mi davranıyor, CHP’den kendince “intikam” almaya mı çalışıyor yoksa şahsına bir “pazarlık alanı” açmaya mı çalışıyor kestiremedim. Daha doğrusu tavırlarında hepsini doğrulayacak veriler mevcut. Başka bir hesabı varsa da bilemem.

Yıllar önce Sayın İnce’ye yönelik ilk kanaatim maalesef pek olumlu olmamıştı. Bu ona siyaseten “Karşı” olmamdan değil bir kampanyası esnasındaki gösterdiği tavırdan kaynaklanıyordu. Başkaları hiç önemsemeyebilir. Fakat ben böyle “Ayrıntı” hatta “basit” gibi görünen ancak esasa ilişkin manalar taşıyan noktalara biraz fazla dikkat ederim. O zamanda öyle oldu. Danışmanlarının yerinde olsaydım “Bunu sakın yapmayın” derdim ama ne fayda!

İlk İzlenimim Negatifti!

19 Mayıs 2018 Samsun konuşmasıydı herhalde. Sahneye bir bisiklet getirdiler ve İnce, bisikletle turlar attı. (Belli ki bisiklet “Tesadüfen” orada değildi. Bir PR çalışması olmalıydı. Çünkü lastikleri ve aksanı pırıl pırıldı. Çamur veya tozdan eser yoktu. Ambalajından yeni çıkmış gibiydi.) Kendi kendime dedim ki “İşte şimdi kaybetti, halkı tanımıyor.”

Bunu neden dedim? Basit! Çünkü burası Hollanda veya bir İskandinav ülkesi değil. Bizim halkımızın hayalinde bisiklet yoktur. O ise o esnadaki konuşmasında Erdoğan’ın makam aracını eleştiriyordu. Bizim halkımız araba arzular. Arabası varsa bir üst modelini ve daha lüksünü ister. Bisiklet ancak çocukların ve ergenlerin hayalidir. Dolayısıyla İnce o esnada halkın bilinçaltına hitap etmeyen temelsiz bir “mesaj” veriyordu gerçekte. Tabii ki ters tepecekti, tepti de. Halkın imajinatif zihninde “Ne yani bu adamın bize tüm vaadi bir bisiklet mi?” olur. O yüzden “Neresi yerli ve milli” denip belki dalga geçenler olabilir ama Erdoğan işi biliyor. TOGG araba deyip tam da halkın hayallerine hitap ediyor.

Tekrarlanan Hatalar!

İnce’ye bu akılları kim veriyor bilmem ama bana benzer bir hatayı tekrar yapıyor gibi görünüyor.  Son zamanlarda daha ziyade “Z Kuşağı”na (Bu kuşağa güvenen yaya kalır!)  hitap eden bir acayip  “Dans” icat etmiş bulunuyor. Zannedersiniz ki Küba’da veya Latin Amerika’dasınız. Sosyal medyada viral olmuş. (Muharrem İnce’nin Z kuşağının “Siyasi İdolü” olabileceğini hiç zannetmiyorum ayrıca. ) "İnce akımı”nda kullanılan "Arabada gaz pedal" şarkısının sahibi rapçi Lvbel C5 ile birlikte poz vermeler filan. Fakat partililer sonraları deprem zamanı böyle dans etmenin hoş karşılanmayacağını düşünüp vazgeçmişler galiba.

Ben olsam çok “gayri ciddi imaj” edineceğim için reddederdim. Oysa bizim halkımız onları defalarca kandırsa da “Ciddi” siyasetçileri sever, güvenir. Bu haliyle aksine “komik” kaçıyor. Çok yapıştırma duruyor. Kısaca bir “Halkı tanımama” vakası daha. Dolayısıyla bu da beyhude bir çaba.( İnce düşünebilmek için insanın soyadının “İnce” olması yetmiyor demek ki!) Bu tip PR işlerini ziyadesiyle bir Mustafa Sarıgül başarıyor herhalde…

Yanı sıra yeri gelmişken söyleyeyim “Muharrem İnce’ye aşığız” tweetlerine ait hesapların çoğunun “Bot Hesap” çıkması biraz mide bulandırıcı. Eğer birileri destek için yapmışlarsa çok cahilce. Bu tarz PR numaralarının cılkı çoktan çıktı!..

Gelelim Cumhurbaşkanı Adaylığına!

Bazıları (Bilhassa CHP’liler) Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığı ile kendilerinden oy çalmak istediğini, oyları bölüp Erdoğan’a kazandıracağını, hatta “Adaylıktan çekilmesi gerektiğini” bile söylüyorlar. Çok saçma! Birincisi İnce’nin CHP’den ayrılması epey olmuş ve artık başka bir partinin lideridir. Dolayısıyla herkes gibi onunda aday olma hakkı vardır. (100 bin imza toplamak kaydıyla) Kızmak manasızdır.

İlaveten adaylığının ise tüm partililere açık seçimle saptanması ilginç ama o kadar. İster öyle ister böyle seçilsin bunun toplum için fazla bir önemi yok. Toplum “Bravo, ne demokratik adam!” demeyecek nasıl olsa!

Bu arada yeri gelmişken belirteyim. İnce kısa bir süre önce Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi ile bir tür ittifak hazırlığında idi. Ancak Özdağ Mansur Yavaş ismini telaffuz edince kendini “Ben kimsenin yedeği değilim” diyerek geri çekti. (Bence Muharrem İnce bu konuda son derece haklıydı. En azından ortada bir “Nezaket sorunu” doğmuştu.) Ayrıca başka partiden biri değil, insanın kendisi veya partisinden biri aday olarak önerilebilirdi. Şimdilerde ise Sinan Oğan “Ata İttifakı” çatısı altında aday gösterilecekti.

Muharrem İnce Ne Hedefliyor?

Neyse, gelelim temel sorumuza: “Muharrem İnce Ne Yapmaya Çalışıyor?”  Sadece “Demokrasi ideali” için mi çırpınıyor? CHP ile yarım kalan bir hesabı mı var? İçinde ukde kalan 2018’deki kaybedişini telafi etmeye mi çalışıyor? Kendine yeni bir alan açma uğraşında mı? Gerçekten kazanabileceğine inanıyor mu? Hangisi? Bilemediğimiz başka bir hesap mı güdüyor? Şimdi bunları birlikte değerlendirmeye çalışalım:

Birincisi; hiçbir siyasetçinin sadece bir “ideal” için davrandığına inanmıyorum. Bu hepsi için geçerli. İnce’de bir “İstisna” oluşturmuyor bana göre. Bu “Siyaset virüsü”nün etkileri bir garip. Bunu kötülemek için söylemiyorum. Bir realite bence.

İkincisi; 2018’deki 30. 67’lik yenilginin hesabını mı güdüyor ve CHP’ye mi fatura ediyor? İçinde ukde kalan 2018’deki kaybedişini telafi etmeye mi çalışıyor? Bilemiyorum. Ancak CHP’ye bir “kırgınlık” yaşadığı malum. Fakat bunu siyaseten bir “intikam stratejisi”ne çevireceğini sanmıyorum. Haksız bir suçlama gibi duruyor.

Üçüncüsü; İnce baştan beri kendisine ikinci şans tanınması gerektiğine inandığı görüntüsü veriyor. Daha önce de kazanabileceğini (Bence yanılıyor o başka) ama örgütünün onu yeterince desteklemediğini düşünüyor herhalde. Oysa tam tersi o kadar oy alması bile arkasındaki CHP örgütü sayesinde. (Eksikler, yanlışlar olabilir) Yoksa bir siyasetçi “deha” olsa arkasında örgüt desteği olmadan bir yere kadar. Hele de CHP gibi geleneği olan bir yapı söz konusuysa. O zamanki tartışmaları biliyoruz. Zaten Kılıçdaroğlu o esnada kazanacağından emin olsa İnce’yi ateş hattına sürmez, kendi aday olurdu herhalde.

Dördüncüsü; “Kendine yeni bir alan açma uğraşında mı?” dersek galiba öyle görünüyor. Bu da normal. Ancak bunun sınırları ne, nerede fren koyabilir? Örneğin adaylığından son anda vazgeçer mi, geçmezse ve Kılıçdaroğlu’na bir aşamada engel teşkil ederse yenilginin sorumlusu o gösterilir mi? Vazgeçerse tekrar CHP’ye döner mi, (Hatta ileride tekrar “Genel başkan adaylığına” soyunur mu?) Bütün bunların dışında oyları artar mı? Siyasi geleceği ne olur? Bence o köprünün altından çok sular geçti ama ne diyeyim!

Beşincisi; Bu şartlarda gerçekten kazanabileceğine inanıyor mu acaba? Realist açıdan bakarsak bu mümkün görünmüyor. Ancak kafasındaki “kazanma” nedir bilemiyoruz.  O yüzden bir şekilde kendini inandırmış olsa gerek.

Altıncısı; kafasındaki plan ne? Sırf aday olmak için aday olunmaz herhalde. Uzun vadede, kaybetmesi durumunda bir hesabı olmalı. Yoksa siyasi ömrü bitebilir. Siyaset bir yönüyle “oyun kurucu”luktur. Onun “oyunu” ne acaba? Şapkadan tavşan çıkartacak değil ya!

Öyle veya böyle, Muharrem İnce Türk siyasetinde artık bir olgu ve markadır. Beğeniriz beğenmeyiz, severiz sevmeyiz ama görmezden gelemeyiz. Hareketleri ister pozitif ister negatif sonuçlar doğursun (Bu durduğunuz yere göre değişir) bir şekilde halen süreci etkileme özelliğine sahip. Bunun dinamiği nedir yakında göreceğiz. Bu biraz da atacağı adımlara bağlı.

Kendisine her şeye rağmen başarılar diliyorum…  

14. 03. 2023

Not: Sayın İnce Nevşin Mengü’ye çok sinirlenmiş. Umarım bana da kızmaz ve bir haksızlık etmemişimdir. Samimi olarak söylüyorum. Kimin kazanıp kazanmayacağı umurumda değil. Hele de taraf olup kendisinin “kaybetmesini isteme” gibi saçma bir derdim hiç yok. Gene de kendi bileceği iş.