Meral Akşener’in tepkisinin ardında yatanlar… Bir siyasetçi gazeteci azarlamaya başladıysa!

Yerel seçimler için çalışmalarını sürdüren İYİ Parti'nin Ankara'da CHP eski milletvekili Sinan Aygün'ü aday göstereceği ileri sürüldü. İddialara öfkelenen Akşener'in, soru soran muhabiri azarlamasını Medyaradar'ın usta yazarı Varol Ersoy bakın nasıl yorumladı...

Geçenlerde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Ankara Ticaret Odası eski Başkanı Sinan Aygün’le görüştüğü ve kendisine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı teklifinde bulunduğu haberleri çıktı ya…
Sonrasını biliyorsunuz:
Gazeteci Merve Kılıçoğlu Toprak kameraların önünde, “Sinan Aygün’le görüşmeniz tartışılıyor. Değerlendirmeniz olur mu?” diye sordu.
Sen misin soran?
Meral Akşener’in kanı beynine sıçradı ve sanki annesine küfredilmiş gibi bağırmaya başladı:
“Basın mensuplarımının iznini almadığım için hepinizden özür dilerim. Bundan sonra görüştüğüm her kişi için ‘Acaba izin veriyor musunuz?’ diye soracağım size…”
Sonra arkasını dönüp gitti. Giderken de söylenmeye devam etti:
“Ne kadar büyük saygısızlık… Gizli görüşme yok, birşey yok! Ne kadar büyük saygısızlık!”
*
Merve Kılıçoğlu Toprak hiç beklemediği bu tepki üzerine ne diyeceğini bilemedi.
Sonra da X hesabından bir açıklama yaptı:
“Sayın Genel Başkan Meral Akşener’e ‘yaralayıcı, kırıcı, suçlayıcı’ hiçbir ifade içermeyen şekilde, “Sinan Aygün’le görüşmeniz tartışılıyor. Değerlendirmeniz our mu?’ diye sordum. İşim bu, soracağım. Cevap vermeyebilir, geçip gidersiniz. Bu öfke ve tarz kabul edilebilir değil…”


*
Çağdaş Gazeteciler Derneği, Ankara Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği gibi meslek örgütleri de Akşener’in bu tavrına tepki gösterdiler ve özetle “TBMM’de siyasetçilerin beğenmedikleri sorularla karşılaşması yeni değil. Yeni olan soru soran meslektaşlarımıza yönelik böylesi tavırların iktidar ya da muhalefetten olsun yaygınlaşması. Kınıyoruz! Gazeteciler bu tavra alışmayacak!” dediler…
Üyesi olmaktan bir zamanlar gurur duyduğum en büyük meslek örgütü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden ise ses seda çıkmadı.
Onlar kırk yıl öncesinde kaldıkları için belli ki bu olayı duymadılar. Günlük gelişmeleri izleyememeleri doğal.
Çünkü boş zamanlarında birbirlerine plaket verip duruyorlar!
86 yaşında ve meslekten ayrılmasının üzerinden 25 yıl geçen bir başkanla ancak bu kadar oluyor…
*
Dönelim konumuza:
Ben Meral Akşener’in tavrını eleştirecek falan değilim!
O kadar aşinayız ki bu tavırlara, böyle davranmasa şaşırırdım.
Çünkü asla değişmeyen bir meslek kuralı vardır:
Kameraların önünde olan “kamuoyuna mal olmuş insanlar”, yani siyasetçiler, sanatçılar, sporcular, bürokratlar, magazin yıldızları “yükseliş” dönemlerinde gazetecileri çok severler…
Nerede bir kamera görseler, en sempatik halleriyle karşısına geçip kibar kibar konuşurlar…
Hatta muhabir arkadaşlarımızla şakalaşırlar…
Ancak işler ters gitmeye başlayınca…
Suratlar asılır, kameralar görmezden gelinir, korumaları gazetecileri itip kakmaya kalkışır.
Sanki yaşadıkları her şeyin sorumlusu o gazetecilerdir! Kaçamadıkları zaman durup hakarete başlarlar:
“Sana mı soracağım kardeşim? Bana işimi mi öğretiyorsun? Sen kimsin?”
Yani; yükselirken, işler iyi giderken, “can cana…”
Durgunluk döneminde, “Yan yana…”
Eleştiriler artıyorsa, düşüş başladıysa “G.t g.te…”
Dibe vurulduysa ve hazin son yaklaşıyorsa, “Git öte…”
*
Bu bir sosyal gerçekliktir!
Gerçek gazeteciler, bu tavırların hepsine şerbetlidir!
O yüzden Meral Hanım’ın kulağını çekmeye ve “Gazeteciler sizin şamaroğlanınızdır” demeye falan kalkmayacağım.
Çünkü bu insanlara o densizliği yapma cesareti veren de “şamaroğlanlığını” kabul eden “diğer” sözde gazetecilerdir.
Gazeteci görünümlü bu piyonlar, “seçilmiş” olarak davet edildikleri basın toplantısında “ellerine verilen” soruları okuyarak gazetecilik yaptıklarını sandıklarından…
Başka birileri de işler kötüye gittiğinde gazeteci fırçalama hakkını kendilerinde görür…
*
Gelelim sonuca: Bu olay iki gerçeği gösteriyor:
Bir: Meral Akşener dibe vurdu ve hazin sona iyice yaklaştı…
İki: Merve Kılıçoğlu Toprak, şimdi gazeteci oldu!