Medya
13 Kas 2010 09:21 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:47

HINCAL ULUÇ'TAN FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE? DİZİSİNE SÜRPRİZ DESTEK!

Fatmagül'ün Suçu Ne?.. Niye tecavüz edenler değil de, tecavüze uğrayan ölüme mahkum ediliyor?.

Günlerdir, ama günlerdir bu konuya girmemek için kendimle savaşıyorum..
Ama iş bir sansür, bir yasaklama konusundaki mahalle baskısı çılgınlığına dönüşünce durmak, sessiz kalmak, suça ortak olmak gibi geldi bana..

Evet suç!..
"Fatmagül’ün Suçu Ne" gibi dizileri yasaklamak değil, tam tersine sayılarını arttırmak gerek..
Çünkü Fatmagül’ün suçu bu ülkenin en büyük tarihsel, geleneksel ayıbı..
En başta magazin yazarlarımız, ağaçlara bakmaktan ormanı görmüyor, işin ıslak, işin sulu, işin reyting ve tiraj (kendi reyting ve tirajları) üzerinde tekrar tekrar yazıyorlar durmadan.. Bilerek yapanlar var. Hataya düşenler var..

İş "Tecavüz sahnesi" ile başlıyor, "Tecavüz sahnesi" ile bitiyor. Geçmişte öykünün film olması, bu filmde Hülya Avşar’ın oynaması, konuyu daha da ıslak yapınca, bir yanda ver elini "Hülya mı daha güzel tecavüze uğradı, Beren mi" görüntüleri ile internette rekor tıklamalar.. Öte yanda "Bu ne rezalettir" diye ayni konu ve görüntüleri gündemde tutup kendine tiraj ve tıklama sağlamalar..
Şimdi soruyorum..

"Dizi yasaklansın" diye bildiriler yayınlayan Sivil Toplum Örgütlerininkiler dahil, yazılan bunca yazı, yapılan bunca program, internetteki bunca köşe içinde, Türkiye’nin hâlâ Fatmagüller ülkesi olduğu ayıbının altını çizen, asıl bununla topyekun bir savaşa girmemiz gerektiğini söyleyen, bu savaşın yollarını öneren kaç yazı okudunuz?. "Fatmagül’ün Suçu Ne" aslında bu ülkenin en acı gerçeğini haykıran bir isim. Çok özel ve çok güzel seçilmiş..
Bir "Sessiz çığlık" bu sayede gümbür gümbür ülkeyi dolaşıyor ve sallıyor..
Çünkü..
Bu ülkede tecavüze uğramak suçtur ve cezası da ölümdür..

2010 yılında hâlâ ve hâlâ Türkiye’de hemen her gün genç kızlar tecavüze uğramakta ve ardından kendi aileleri tarafından ölüme mahkûm edilmektedirler. Bu ölüm ve Mutluluk adlı, o muhteşem filme dönüşen romanında Zülfü Livaneli’nin anlattığı gibi, kızın eline annesi tarafından bir ipin verilmesi, kız kendisini asamazsa, aileden birinin infazı gerçekleştirmesi şeklinde uygulanmaktadır.

Bu ülkede, aile namusu yüzünden mahkemeye yansıtılmayan, aile içi infazlarla sonuçlandırılan "Ensest" olaylarının sayısı da utanç verici boyuttadır ve orada da cezalanan, kendi kızına tecavüz eden babalar değil, bu tecavüzü duyuran genç kızlar ve analar olmaktadır. Bu yüzden sayısız ensest kurbanı, yıllar yıllar tecavüze ses çıkaramadan razı olmakta, sonra da, beş parasız bir serseri, ya da zengin bir ihtiyara nikâhsız satılarak, devredilerek evden uzaklaştırılmaktadır.
İşte "Fatmagül’ün Suçu Ne" bu korkunç cinayetin nihayet seslendirilen çığlığıdır..
Fatmagül’ün Suçu Ne?.. Niye tecavüz edenler değil de, tecavüze uğrayan ölüme mahkum ediliyor?.

Niye?.. Niye?..
İşte medyamız "Kaldırın, yasaklayın, bitirin" feryatları ile bu ayıba gözlerini kapamak, "Görmem, duymam, söylemem" i oynamak istercesine "Yasak" edebiyatı yaparken, amcasının oğlunun tecavüzüne uğrayan bir genç kız kendisini astı. Sevgilisinin babasının tacizine uğrayan bir genç kadın şikâyetçi olunca, feci şekilde dayak yedi. Polise gitti. Kimse sahiplenmedi.
Eve döndü ve baba oğul tarafından öldürüldü, parça parça edilip, çöp konteynerlerine atıldı.
Hiç kimsenin aklına bu haberleri "Fatmagül’ün, Fatmagüllerin Suçu Ne" başlığı altında toplamak gelmedi..
Televizyonda dizi, gerçek yaşamda birebir uygulama devam ediyor.. Benim köşe yazarlarım, gerçek yaşamdaki ayıbı değil, ekrandaki yansımayı bitirme savaşındalar..
Bu ülkede ayıbı bitirmek değil, saklamak geleneği var, çünkü.. Halının köşesini kaldırıp, pisliği altına süpürdük mü, evi temiz sanırız!.. En başta da kendimiz..

Hayır!..
Fatmagül dizisi devam etmeli.. Yenileri çekilmeli.. Ta ki biz, tecavüz sahnesinin şeklini değil, işin aslını, ülkenin acı, acıklı, trajik, ama yıllardır gizlenen, saklanan ayıbını kabullenip, tartışmaya başlayana kadar!..

Magazinciler değil, en ciddi köşe yazarları, en başta kadın dernekleri olmak üzere sivil toplum örgütleri, üniversiteler, özellikle de Doğu’daki üniversiteler konuyu ele almalı, araştırmalar, anketlerle desteklenmeli ve bir devlet politikası olarak, başta Adalet ve Kadından Sorumlu Bakanlar liderliğinde çözümler üretilmeli, gereken yasal değişiklikler yapılmalı..
"Fatmagül’ün Suçu Ne"nin tartışılması gereken yanı bu. Yaratması gereken gündem bu!..
Bu gündemi konuşan var mı?..
O zaman..
Hadi canım sen de!..

Hıncal ULUÇ / SABAH