Medya
18 Eyl 2012 10:01 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:09

HINCAL ULUÇ, KURTHAN HOCA'YI NASIL GAZETECİ YAPMIŞTI?

Sabah yazarı Hıncal Uluç, dün kaybettiğimiz Kurthan Fişek'in arkasından çok dokunaklı bir yazı yazdı

Türkçeyi en güzel yazan adam.. Yok!..

Yazı İşleri Müdürümüz Faik Suad yanında genç bir delikanlıyla geldi, spor servisine.. "Hıncal" dedi.. "Bu genç otobüsün sahanlığında dün kırılan 100 metre rekoruyla ilgili öyle şeyler anlatıyordu ki heyecanla.. Kulak verdim.. Müthiş biliyor konuyu.. Tuttum kolundan getirdim sana, işine yarar belki.."

Yıl 1958.. O zamanlar yazı işleri müdürleri işe belediye otobüsleriyle gelir, o zamanlar, spor değil, yazı müdürleri bile, atletizmi bilir merak ederlerdi, o ayrı..
Kurthan Fişek'le öyle tanıştım.. ODTÜ Kimya Mühendisliği öğrencisiymiş..
Ben de atletizm meraklısıyım ya.. Oturup bir konuştuk ki, derya..
Amatör olarak atletizm yazarı yaptık, Yeni Gün'e..

İlk yazısını getirdi iki gün sonra.. Şurup.. Ertesi gün bir şurup daha.. Bir şurup daha..
"Atletizmde sadece yazık olur" dedim.. Her spora göndermeye başladım. Bir futbol, bir basketbol yazmaya başladı, olmaz böyle şey..

Altı ay sonra en önemli yazıları ona vermeye başladım.. Kendi yazacağım yazılardan vaz geçip konuyu Kurthan'ın önüne koyar oldum.. "Sen daha iyi yazarsın" diye..
Müthiş bir gazetecilik yeteneği vardı.. Vardı da Kimya Mühendisliğinde ne işi vardı.. Kanına girdim. Üçüncü sınıftaydı. Bir yıl vardı mezun olmasına.. Bıraktırdım. Yeniden sınavına girdi ODTÜ'nün gene kazandı. Bu defa İdari Bilimler Fakültesine, sil baştan.. Annesi yıllarca affetmedi beni..
Müthiş bir adamdı ayni zamanda.. Müthiş solcuydu.. Müthiş sağcı babamın en sevdiği arkadaşımdı.. Anlayın..
Sonunda gazeteciliği değil, Akademik Kariyeri seçti.. Siyasal Bilgiler'in en sevilen hocası oldu. Profesör Kurthan Fişek'i bir kez daha medyaya çektim..

1981'de Erkekçe'yi çıkarırken.. Gizli yazarımız oldu.. O okunmaya doyulmayan yazıların hepsi, imzasız tüm yazılar Kurthan Hoca'nın kaleminden çıktı.. Müthiş İngilizcesi ve doyulmaz Türkçesi bir araya gelince, Erkekçe elden düşmez oldu. 150 bin sattı.
Sonra Mehmet Yılmaz'la gittiler, Hürriyet gurubunda Penthouse'ı çıkardılar. Hürriyet'in köşe yazarı, Sıfırcı Hocası oldu..
Ama onun sevdiği yer, gazete köşesi değil, sınıfı ve öğrencileriydi.. Mülkiye'ye döndü.. Emekli olana dek orada kaldı..
Benim gönlümde, hala Türkçeyi en güzel yazan adamdır!..

***

Yazılarım nerdeyse bitmişti.. Yasemin girdi odama.. "Kurthan Hoca" dedi.. Suratının halinden belliydi gerisi.. Anlamazdan geldim.. Anlamazsam ölmezmiş gibi.. "Ne olmuş Kurthan'a" dedim.. Kız yutkunmaktan cevap veremiyor. Ben uzattıkça uzatıyorum..
"Ne olmuş.. Ne olmuş.."
"Kaybettik" dedi ve ağlayarak kaçtı..
Yazı yazacak halim kalmadı bir anda.. Yahu daha üç gün önce Bebek Kahvede, dünyalar tatlısı eşi Neyran'la görmüşüm.. Yazları İstanbul'a gelirler ya.. "Şef" dedi, "Biz hep burdayız.. Bir gün yemek yiyelim.."
"Yiyelim hocam" dedim..
Buyrun.. Yemeği, artık öte yanda yeriz.. Beni de cennete alırlarsa..
Yazı mazı yazacak halim yok.. Kurthan Hoca'ya bir "Armağan" kitabı çıkarmak istemişlerdi Mülkiye'de.. Benden de bir yazı istemişlerdi de, yazmıştım.. Onu buldum dosyalarımın arasında..
İşte o yazıdır, girişte okuduğunuz..

Hıncal ULUÇ / SABAH