Medya
19 Haz 2015 15:48 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:40

Hayrettin Karaman'dan bomba koalisyon yorumu! İnşallah bu felaket gerçekleşmez!

Karaman'dan koalisyon yorumları geldi: "Koalisyon kurmaları düşünülen partilerden biri Türk milliyetçisi, biri Kürt milliyetçisi, Marksist, ateist, biri Kemalist..."

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen ve AKP cenahının görüşlerini dikkatle takip ettiği ikahiyatçı Prof. Hayrettin Karaman, koalisyon senaryolarına ilişkin olarak, "Şimdi bakıyoruz: Koalisyon kurmaları düşünülen partilerden biri Türk milliyetçisi, biri Kürt milliyetçisi, Marksist, ateist, biri Kemalist, denenmiş ve zararlı olmuş bir ideolojinin peşinde koşuyor, biri de kendi ifadesi ile muhafazakâr demokrat; demokrasiden vazgeçmiyor ama bizi biz yapan değerlere dönmek ve bunları korumak da istiyor. Bu partilerin milyonları bulan tabanları var; yani halk da böylesine bölünmüş" dedi.

"Şimdi bu zıt kardeşler bir araya gelecekler, memleketin yararına olan bir yönetimi birlikte gerçekleştirecekler, öyle mi!?" diye soran Karaman, "İnşaallah tabanların tepkisi ve gelecek düşüncesi engel olur da bu felaket gerçekleşmez" ifadesini kullandı.

Karaman'ın Yeni Şafak'ta "Demokrasi koalisyon ve Türkiye" başlığıyla yayımlanan yazısının dikkat çekici bölümleri  şöyle:

Demokrasinin de birçok problemi var, başında temsil konusu geliyor. Demokrasi sözde halkın iradesine dayanıyor, ama bir ülke vatandaşlarının tamamının iradelerini bir noktada toplamak imkanı yok; nerede ise birey kadar fikir, arzu ve irade vardır. Başka çare bulunamadığı için, her noktada değil de belli noktalarda birleşmiş çoğunluğun iradesi yönetime hakim olmuş, bu iradeye muhalif olan azınlıklar ise “biz de temsil edilelim” diye çeşitli çarelere başvurmuşlardır, vuruyorlar. Medya, STK'lar, koalisyon vb. yollarla temsil ne kadar genişletilse istikrar o kadar zarar görüyor, istikrar ne kadar öncelense temsil o kadar daralıyor; bu kısır döngünün çaresi bulunmuş değildir.

Halkın iradesinin birleşeceği “belli noktalar, konular” en önemli problemi teşkil ediyor. Eğer bir ülkenin dini, kültürü, medeniyeti ve bunlardan beslenen politikalarının esaslarında ittifak yoksa ülkenin hayrına olacak birleşmeler, birlikte karar alıp yönetmeler imkansız hale gelir. İşte bizim temel çıkmazımız da buradadır.

Cumhuriyet devrimi, saltanatın yerine “İslam cumhuriyeti”ni değil, laik demokratik cumhuriyeti getirmiştir. Laiklik de uzun yıllar “din düşmanlığı, din karşıtlığı, dini cemiyetin ve ferdin hayatında azaltma politikası" ekseninde uygulanmıştır. Ayrıca bu devrimi yapan kadro kültür ve medeniyet değiştirmeye karar vermiş, asırlarca içinde yoğrulduğumuz değerler sistemini terk ederek onun yerine Batı kültür ve medeniyetini yerleştirmek için olanca gayretini sarfetmiştir.

Küçük bir anekdot olarak zikredeyim: 1940'lı yıllarda ilkokul öğrencisi idim, bir öğretmenin ağzından bir kere olsun müspet manada İslam, Allah, Peygamber kelimesini duymadım, ama başımızda bay ve bayan öğretmenlerimiz olduğu halde bizi halkevine götürerek dans etmeyi öğretmişlerdi.
Bu insan tabiat ve fıtratına, normal gelişme ve değişme kurallarına aykırı olan devrim macerası toplum içinde büyük yarıklar meydana getirdi. Öyle ki, farklı gruplar birbirinin yazısını ve dilini bile bilmez ve anlamaz oldular da mecburen iyi eskiler kötü yenileri öğrenmek durumunda kaldılar.
Şimdi bakıyoruz: Koalisyon kurmaları düşünülen partilerden biri Türk milliyetçisi, biri Kürt milliyetçisi, Marksist, ateist, biri Kemalist, denenmiş ve zararlı olmuş bir ideolojinin peşinde koşuyor, biri de kendi ifadesi ile muhafazakâr demokrat; demokrasiden vazgeçmiyor ama bizi biz yapan değerlere dönmek ve bunları korumak da istiyor. Bu partilerin milyonları bulan tabanları var; yani halk da böylesine bölünmüş.

Şimdi bu zıt kardeşler bir araya gelecekler, ülkenin temel meselelerinde aynı görüş ve kararı benimseyecekler, milletin ve memleketin yararına olan bir yönetimi birlikte gerçekleştirecekler, öyle mi!?

Buna inananlar ve bunu bekleyenler var; onlara bir diyeceğim olamaz, ama ben daha ilk günden partiler adına konuşanlara bakıyorum da o bekleyenlere katılamıyorum. Ak Parti dışındaki partileri koalisyona itecek bir amil intikamdır, devr-i sabık uygulamasıdır, maddi ve manevi kazanımları zayi etmektir, sonuç olarak yapmaya değil, yıkmaya devamdır.

İnşaallah tabanların tepkisi ve gelecek düşüncesi engel olur da bu felaket gerçekleşmez.
Keşke bu muhalif partiler intikamı öncelemeden bir araya gelip koalisyon hükümeti kurarak ortak tercih ve kararlarına göre makul ve meşru bir yönetim tecrübesi ortaya koysalar da “Halep orada ise arşın burada” kuralına göre herkes boyunun ölçüsünü alsa!