Medya
06 Tem 2012 18:43 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:53

GAZETECİLERİN SAMSUN FELAKETİNE 3 FARKLI BAKIŞI!

Yavuz Semerci, Samsun'da yaşanan sel felaketi haberini veriş şekline göre gazeteleri 3'e ayırdı..

Samsun felaketi ve gazetelerin bakışı
 
ÖVMESİNİ bilirsen eleştirinin anlamı olur. Ya da eleştirmesini bilirsen övgünün değeri olur...
Dün Türkiye'de çıkan tüm gazetelerin birinci sayfalarını okuma imkânına sahip olsaydınız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirdiniz. Yine de tarif edeyim.
Samsun'da sel felaketi tüm gazeteler için büyük haberdi elbette.
Nasıl olmasın ki? Kentsel dönüşüm çerçevesinde modern konutlara kavuştuğunu düşünenler bir anda kendilerini suyun ortasında buldu. Bu yetmedi, bu felaket sırasında bodrum katlarında insanlarımız öldü.
*
Ben haberlerin veriliş biçimiyle gazeteleri üçe ayırdım. Haberden yola çıkarak hükümete yüklenenler, olayın bir doğa olayı olduğunu anlatmaya gayret ederek TOKl'yi eleştirmekten kaçınanlar ve bir de TOKİ'yi utangaç, yarım ağız eleştirmeye çabalayanlar...
Yani pek çok gazete kendi duruşunu, hükümetle ilişkisini gözeterek sayfalara yansıtmış. Tek tek isim vermeyeceğim. Anlatmak istediğim başka.
*
Böyle bir olay Avrupa'nın bir kentinde yaşansaydı, tüm kamuoyu ölümlerde bir insan hatası olup olmadığını araştırırdı. İnsan hatasına yönelik "görünen bir gerçek"le karşılaşırsa, olayın sorumlularını teşhir eder, istifaya davet eder ve konu yargıya intikal etmişse sonuna kadar takip ederdi.
Türkiye'de ise gerçek anlamda gazetecilik görevinin yapılmasının anlamını yitirebileceği (belki de yitirdi) bir süreç yaşanıyor. Kimi gazete hükümete karşı olduğundan olayı abartıyor, kimisi ise hükümeti anlamsız bir koruma duvarının içine alıyor. Kimisi de hükümeti öyle veya böyle kızdırmaktan kaçınacak bir otosansür mekanizması kullanıyor.
*
Bir ülkenin merkez medyası hükümetlere ölçülü yaklaşır, dengeli över, yeri geldiğinde ise en sert eleştirileri yapar.
Yeri geldiğinde bu eleştiriden kaçınırsanız artık okur için övgünüzün de bir anlamı kalmaz esasında. Hükümetin alkışlanacak icraatını yansıtmak "yağcılık" olarak görülür. Haberin etkisi kaybolur.
Tersten bakalım. Sabahtan akşama tek işi hükümeti eleştirmek olan gazete ise her olaya "yeni bir mal bulduk" şeklinde yaklaşıyor. Dün onlarda Samsun'daki sel felaketini doğrudan hükümetin bir cinayeti olarak görmek, göstermek eğilimine girmiş. Yani olayın doğrudan sorumlularını (varsa) teşhir etmek ve hükümete çağrı yapmaktansa, hükümeti suçlamayı tercih etmişler.
Hükümeti her koşulda korumayı seçmiş gazetelerin attığı başlıklara bakarsanız, yaşananlar doğal afet kapsamında! Dere taşmış ve yakınındaki konutların zeminini basmış! Bu kadar basit...

Yavuz SEMERCİ / HABERTÜRK