Medya
08 Eyl 2018 14:23 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:50

Fatih Altaylı Yeni Akit yazarına sert çıktı: Habertürk'e abuk subuk yakıştırmalar yapıyorlar!

Sevilay Yılman'ın şarbon yazısı üzerinden Habertürk'e abuk sabuk yakıştırmalar yapıldığını söyleyen Fatih Altaylı, bunların ciddiye alınacak bir tarafı olmadığını belirtti.

Habertürk yazarı Sevilay Yılman süt ve süt ürünleri ile dondurmada da şarbon riski olabileceği iddiasını ortaya attı. Yılman, "Belediyeler GSM operatörleriyle ortak mı çalışıyor?" başlığıyla yayımlanan yazısında şarbon riski nedeniyle bir süre önce kırmızı eti hayatından çıkardığını söyledi.

"Hatta dün WhatsApp gruplarında dolaşıma sokulanları okuduktan sonra süt ve süt ürünlerini de yememeye karar verdim" diyen Yılman, şöyle devam etti:

SÜTTE VE DONDURMADA DA ŞARBON VARMIŞ!

"Hayır abartmıyorum. Çünkü uzman olduğu alan Şarbon Hastalığı olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde görevli bir hoca 'Sütte de risk var' demiş bir arkadaşıma. Bilmiyorum ne kadarı doğru ya da değil ama adının açıklanmasını istemeyen profesöre göre süt ve ürünlerinin tüketimi de çok mühim. Herkesin kendince önlem alması gerektiğini söyleyen uzman kişiye göre sadece et değil, şarbon tehlikesi taşıyan süt ve ürünleri de aynı riski taşıyormuş. Çiğ sütle yapılma ihtimali yüksek olduğundan özellikle dondurmadan uzak durmak gerekiyormuş. Nereden alınırsa alınsın, hangi marka olursa olsun sütün mutlaka ama mutlaka kaynatılmasının riski azaltan bir yol olduğunu da eklemiş uyarılarına. Etle ilgili de bir sürü şey aktarmış hoca ama onlar zaten günlerdir yazılıp çizildiği için burada tekrar etmeye gerek duymuyorum. Az bilinen mesele süt özellikle de dondurma olduğu için altını kalın kalın çizmek istedim. Aman dikkat."

BU SALLAMALAR BİR GÜN DUVARA TOSLAR!

Yılman'ın bu yazısı Yeni Akit gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu'nun tepkisine neden oldu. Karahasanoğlu bugün kaleme aldığı "Turgay Ciner, Erdoğan’a savaş mı açtı?" başlığıyla yayımlanan köşe yazısında, "Bilemiyorum, patron Turgay Ciner’in, basın dışındaki işlerinde aksamalar olduğundan mıdır? Siyasi iktidar ile ilişkilerinde bozulmalar yaşandığından mıdır? Yoksa..Turgay Ciner’den bağımsız olarak, sahipsiz kalan yazarların, kendi kafalarına buyruk, istedikleri gibi çamur atma alışkanlıklarından mıdır..Habertürk’e son zamanlarda bir şeyler oluyor.." diyerek Sevilay Yılman'ın şarbon yazısını buna örnek olarak gösterdi. Yılman'ın bu yazıyla "hayvan karaborsacılarının ekmeğine yağ sürdüğünü", siyasi iktidara, “Hiçbir şeyi beceremiyorsunuz.. Bir hayvan ithalatını bile kuralına uygun yapamadınız” demek istediğini ileri süren Karahasanoğlu yazısını, "Bu sallamalar bir gün, mahkemenin duvarına toslar!" diyerek bitirdi.

ARTIK BİRİLERİ BUNLARA DUR DEMELİ...

Yeni Akit yazarının bu yazısına Habertürk yazarı Sevilay Yılman'dan jet yanıt geldi. Yılman, "Allah yardım etsin..." başlığıyla yazdığı yazıda Yeni Akit Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu'nun iddialarına ismini geçirmeden cevap verdi. Karahasanoğlu'nun iddialarını 'akla ziyan, yalan, mesnetsiz, iftira' olarak nitelendiren Yılman, "Artık birileri bunlara dur demeli"  ifadesini kullandı.

CİDDİYE ALINIR TARAFI YOK!

Sevilay Yılman'ın ardından Ali Karahasanoğlu'nun iddialarına bir cevap da Habertürk yazarlarından Fatih Altaylı'dan geldi. Sevilay Yılman'ın bir yazısı üzerinden Habertürk'e abuk sabuk yakıştırmalar yapıldığını belirten Altaylı, "Ciddiye alınır tarafı yok" dedi.

İşte Altaylı'nın bugünkü yazısından "Bir açıklama çok mu zor!" başlıklı o bölüm:

Sevilay Yılman’ın bir yazısı üzerinden abuk sabuk yakıştırmalar yapılıyor Habertürk’e.
Ciddiye alınır tarafı yok.
Neymiş, Yılman “Dondurmada bile şarbon tehlikesi varmış” diye yazmış.
Yazar tabii, ortalıkta tevatürün bini bir para.
Ben de bir kaç gün önce Türkiye’de mikrobiyoloji konusundaki en önemli 3 uzmanla konuştum Şarbon’u.
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği başkanı Mehmet Ceyhan’a, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği başkanı Prof. Önder Ergönül’e ve Türk Klinik Mikrobiyoloji Derneği Erişkin Bağışıklanması Çalışma Grubu Başkanı Prof. Esin Şenol’a sordum.
Bu hastalığın insanlar üzerindeki etkisini konuştum.
Evet şarbon veterinerlerin konusu ama insana bulaşırsa bu hekimler bakıyor konuya.
Prof. Ceyhan kendi hastanelerinde 4 hastanın olduğunu, ülke genelinde 20 kadar vaka olduğunu bir kısmının tedavilerine başlanıp taburcu edildiklerini, bir kısmının ise hala hastanelerde yattığını söyledi. “Bu deri şarbonu. Solunum yoluyla bulaşan şarbon gibi öldürücü değil ama uzun bir tedavisi var” dediler.
Tehlikesinin ortamlarda yıllarca hayatta kalabilen bir bakteri olduğunu, ABD’de bir müzisyene çaldığı davulun derisinden bile bulaştığını anlattılar. Ben de bu konuşmalardan sonra şu anda korkulacak kadar vahim bir durum yok diye yazmıştım Sevilay Yılman’dan günler önce.
Haberciliği tek bir kriter üzerinden yapanların bunları anlaması kolay değil elbet.
Ancak gerek Sağlık, gerekse Tarım Bakanlıklarının bu konuda meydanı boş bıraktıklarını düşünüyorum.
Çünkü özellikle sosyal medya üzerinden türlü tevatür yürüyor.
Ve hiçbir resmi, güvenilir, akla hitap eden açıklama devlet tarafından gelmiyor.
Mesela, “İstanbul’da Ahırkapı açıklarında Brezilya’dan gelen büyükbaş hayvan yüklü bir gemide binlerce hayvan telef oluyormuş ve ölen hayvanlar denize atılıyormuş” diye bir bilgi döndürülüp duruyor!
Doğru mu değil mi?
Bir kişi de açıklama yapmıyor.
Gazetecilik de öldüğü için bir haber merkezi bir tekneye binip bu geminin yanına gitmiyor.
İl Sağlık müdürlüğünden de, İl Tarım müdürlüğünden de bir açıklama, bir bilgilendirme gelmiyor.
Hay böyle olunca da Şarbon sosyal medya üzerinden yalıyor.
Haliyle herkes ürküyor.
Vatandaşın tedirginliği haber yapmak ise “Karşıtlık” oluveriyor.