Medya
15 Mayıs 2010 12:21 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:18

AVRUPALILAR KULAKLARINI GÖRMEK İSTEDİ! HANGİ TÜRBANLI KÖŞE YAZARI İTALYA'YA GİREMEYİNCE İSYAN ETTİ?

İtalya'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na Schengen vizesi için başvuran türbanlı köşe yazarının başına neler geldi?

Taraf Gazetesi’nin türbanlı yazarı Elif Çakır, İtalya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’na Schengen vizesi için başvurdu.Başkonsolosluk Çakır’dan kulaklarını gösteren fotoğraf istedi.Çakır kendisi gibi türbanlı olan Emine Erdoğan ile Hayrünnisa Gül’ün de aynı muameleye tabi tutulup tutulmadığını merak ederek Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a seslendi.

İşte Çakır’ın başına gelenler...

“Elif Hanım merhaba... sizin vizeyi vermiyorlar... Kulaklarınızı ve boynunuzu gösteren fotoğraf gerekiyormuş...”

“Nasıl yani, anlamadım?”

“Yeni kurallar böyleymiş. İsterseniz bir de siz arayın.”

İtalya Başkonsolosluğu, özel kalem müdürü .... ....

“İyi günler, ben Elif Çakır, Schengen başvurum vardı. Daha önce vize aldığım aynı fotoğrafları gönderdim. Vize verilemeyeceğini söylemişsiniz, durumu öğrenebilir miyim?”

“Elbette. Konsolosluğumuzdan vize alabilmeniz için Schengen yasaları gereği kulaklarınızı ve boynunuzu gösteren fotoğraf istiyoruz. Sizin gönderdiğiniz fotoğraf yasalarımıza uygun değil. Yasalarımıza uygun fotoğraf gönderdiğiniz takdirde hemen vizenizi verebiliriz.”

“Hanımefendi ben inançları gereği, inancının yasalarına uygun örtünen birisiyim. Marjinal bir aksesuar taşımadığım gibi keyfiyetten de örtünen birisi değilim. Yüzüm, gözlerim, kaşlarım hatta çenem dahi tamamen tanınacak şekilde... Yüzümde peçe yok. Kulaklarımı ne yapacaksınız?”

“Hanımfendi inancınız gereği örtünebilirsiniz, bu sizin bileceğiniz bir şey, ancak Schengen yasaları gereği kulaklarınızı ve boynunuzu görmek istiyoruz, yani fotoğrafta açıkta olması lazım. Diğer türlü vize vermemiz mümkün değil. Yasalar hanımefendi!”


Birkaç ay içinde ne değişti?
“Fakat birkaç ay önce aynı fotoğrafla vize almıştım. Şimdi ne değişti?”

“O zaman biz size kolaylık gösterip vermiştik. Yani bir nevi yasayı deldik. Ama ikinci kez delemeyiz. Bu kez de siz kendi yasanızı delip istenilen şekilde fotoğraf gönderin!!!”

Konuşmanın tamamını yazacak değilim, ancak gerilime doğru gittiğini tahmin edebilirsiniz...

Son noktada özel kalem müdürünün şöyle garip bir isteği oldu: “Gazetenizin en yetkili ismi, mesela yazı işleri müdürü olabilir, konsolos beye antetli bir kağıda dilekçe yazsın. Sizinle ilgili durumu bildiren bu yazıyı bize fakslayın.”

Hepten şaşırdım. Ne diyeceğimi bilemedim. Yıldıray Oğur’a telefon açıp ne diyeceğim şimdi?

“Yıldıray, Schengen yasaları uyarınca benim kulaklarımı görmek istiyorlar. Ben de öyle fotoğraf vermeyi kabul etmiyorum. Benimle ilgili olarak, inancımdan dolayı böyle örtünmek zorunda olduğumu, iki adet kulağımın ve bir adet boynumun bulunduğunu belirten bir resmî yazı verebilir misin!?” mi diyeyim.

Nereden baksanız trajikomik bir durum. Konuyu etraflıca konuşmaya başlayınca bunun hayli eğlenceli bir konu olduğunu fark ettik. Konu hakkında epeyce latife ürettik.

“... Yazarımız, inancından dolayı örtülüdür. Nokta. Yazarımızın beyanına göre kulakları ve boynu vardır. Nokta. Ancak bizce de boynu ve kulakları görülememiştir. Nokta. Boynunu ve kulaklarını size göstermesi yine inancının yasalarına aykırıdır. Nokta!..” Eğlenceli tarafından bakmasam, sinirden patlayacağım bu tavır karşısında. Hani parmak izinden, göz retinasından insanlar tanınıyor artık. Vizedeki fotoğraf neye yarayacak ki. Bir de, konsolosluktaki hanımefendi, “Sizin gibi örtünen diğerleri istediğimiz şekilde fotoğraf verdi, siz niye itiraz ediyorsunuz” demez mi? Karşımdakine diyecek bir şeyim yok. Her meseleyi “aman tatsızlık olmasın” diyerek “çözmeye” alışan “bizim camia”nın boşvermişliğine de sinirleniyorum.

Emine Erdoğan nasıl giriyor?

Bu arada aklıma Emine Erdoğan ve Hayrünnisa Gül geliyor. Ve diğer örtülü bakan ve milletvekili eşleri... Acaba onlar da kulaklarını ve boyunlarını açıkta bırakan fotoğraflar mı veriyorlar? Yoksa onlar için özel bir uygulama mı var?

Buradan sayın Başbakan’a ve dahi Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum: Acaba sizin eşlerinize de bu muamele yapılıyor mu? Yoksa aramızda imtiyazlı örtülüler var da haberimiz mi yok! Ya da özel uygulamadan dolayı, vatandaşlarınızın neler yaşadığını hiç umursamıyor musunuz? Ya da belki bilmiyorsunuz diye daha hafif söyleyeyim, haberiniz var mı bunlardan?

Bisikletle AB turu yapan sayın Egemen Bağış’a da bir notum var: Avrupa Birliği önümüze sürekli yeni fasıllar açarken, siz de bir “başörtüsü” faslı açmayı deneyebilir misiniz acaba?

Elif Çakır/Taraf