Medya
03 Şub 2011 08:09 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:00

''DEFNE JOY FOSTER AHMET ALTAN'IN OĞLU KEREM ALTAN'IN EVİNDE ÖLMESEYDİ ...!''

Defne Joy Foster, Ahmet Altan'ın oğlu Kerem Altan'ın değil de bir başkasının evinde hayatını kaybetseydi...

Ahmet Altan’ın oğlu olmasaydı

Defne Joy Foster, Taraf  gazetesinin kurucusu Ahmet Altan’ın oğlu Kerem Altan’ın değil de bir başkasının evinde hayatını kaybetseydi... Diyelim ki Hürriyet’in bir yazarının evinde yaşansaydı bu tatsız hadise. Hatta bırakın bir gazeteciyi, bir yazarı, onların bir yakınının, tanıdığının, akrabasının başına gelseydi aynı süreç.

Ertesi gün, bu haberi Taraf’ın nasıl vereceğini düşünüyor musunuz?

Muhalif bir gazetecinin evinde olsaydı ’Ergenekon öldürdü’ imasından tabii ki kaçınmayacaklardı.
Doğan Grubu’nda çalışan biri olsaydı ’CHP-Doğan-Ergenekon’ bağlantısı üzerine bir teori attıracaklardı. Mutlaka Mehmet Baransu bu konuyla ilgili bir belge bile bulurdu; çöp kutusundan, hayal gücünden ya da bavuldan çıkan.
Kerem Altan’ın müdür olarak bir köşesinde oturduğu Taraf yazıişleri bu haberi nasıl iddialı bir manşetle büyütürdü.
Taraf’ın peşine takılan diğer gazeteler, yandaş basının tetikçileri de bu yoldan ilerleyip bir karalama kampanyasına başlardı.
Eğlenmek için dışarı çıkılmış masum bir gece bir anda Türkiye’nin zihnine bağlamından çok farklı bir şekilde kazınmaya çalışılırdı.

Bu gazete NTV santralinin Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşürdüğünü haber yaptı, bunun da bir koca gün boyunca arkasında durdu. Ahmet Altan bu haberi savunan yazı yazdı!

Yasemin Çongar NTV’nin canlı yayınına çıkıp ’Belki birileri santralinizi kullanmıştır’ dedi.
Bunu düşünen, kafası böyle çalışan bir gazete böylesi bir olay bir başkasının başına gelseydi nasıl davranırdı?

Diyelim ki benim evimde hayatını kaybetseydi Defne Joy Foster...
Nelerle uğraşacağımı, ömrümden kaç sene geçeceğini düşünemiyorum bile.

***
Dün, Cemaat’çi ve dinci militan sitelere baktım. Daha ölüm sebebi açıklanmadan, otopsi yapılmadan hemen ferman verilmiş: ’Alkol yüzünden öldü!’ Bir site ilerleyen günlerin de habercisiydi adeta: ’Bu ölüm yüzünden Altan ailesinin başı çok ağrıyacak.’ Nedir bu örtülü tehdit mi?

Merkez medya ise Altan adını karıştırmamak için büyük bir özen gösteriyor. Televizyon kanalları ’ev sahibi’ diye gizliyor Kerem Altan’ın adını.

Telefon diplomasisiyle dünden beri ’Aman ne olur Altan’lar üzerine haber yapmayın’ telkinleri geliyor.
Altan ailesi haklı olarak bu ölümün şokunu, kendi soyadlarının böylesi bir olaya karıştırılmasının şokunu yaşıyor dünden beri. Yapılan haberlerden de rahatsızlar.
Ama biraz da ittifak yaptıkları dinci ve Cemaat’çilerin gerçek yüzünü görsünler. Yoldaşlarını tanısınlar. Kendi başlarına gelene kadar başkalarını asan, yargısız infazla manşetlerde hedef gösteren, yalan haberlerle insanları intihara sürükleyen bu çarpık medyayla hiçbir sorunları yoktu.

Mehmet Altan, albayı intihara sürükleyen manşeti atan gazetenin başyazarı hala...
Yeğenini ölüm haberinin merkezine oturtan Cemaat medyasında programlar yapıyor.
Şimdi akılları başlarına gelir mi dersiniz?

Bu aile hep geç uyanıyor. Ne zaman ki kendi başlarına tatsız bir olay geliyor, o zaman isyan etmeye ve hak aramaya başlıyorlar. Çünkü bütün hesapları kişisel.
Hükümetle aralarının bozulması da öyle... Ahmet Altan’a dava açılmasaydı dededen toruna hep bir ağızdan kükrerler miydi?

Nerede...
O zaman da iktidar oyunu oynamaya devam ederlerdi. Zaten AKP’ye destek vermelerinin, Cemaat’le kol kola yürümenin tek bedeli bu iktidar üzerinde de söz sahibi olmak, bu iktidarda rant kapmaktı. Sanki bunları bilmiyoruz...

Bir de şimdi demokrasi kavgası verdiklerini söylemiyorlar mı...
Söz konusu Kerem Altan olmasaydı Taraf bu haberi nasıl verirdi?
İşin sırrı bu soruda gizli işte.

Oray EĞİN / www.aksam.com.tr