Dizilerde var programda yok! Atv'de neler oluyor?

Medyaradar'ın tv dünyasını mercek altına alan yazarı Ekran Kedisi, atv'nin dizilerde yakaladığı başarıyı programlarda neden gösteremediğini kaleme aldı.

Sizlere fırsat buldukça “Türk Televizyonculuğu”nun kötü gidişatının sebeplerini yazıyorum. Bunları yazıyorum ki, belki birileri yazdıklarımı öneri olarak kabul eder ve bir şeyler yapar. Bugün de sizlere bu kötü gidişatın sebeplerinden birini yazacağım.

Bildiğiniz gibi ATV, dizi konusunda yakaladığı başarıyı, programlarda gösteremiyor.

Bu arada dizideki başarısını, Turkuvaz Medya Grubu Genel Müdürü Metin Ergen’e borçlu. Çünkü yayına giren tüm diziler onun onayından geçiyor ve bizzat kendisinin onayladığı projeler.

Genelde kadın yöneticilerin bu alanda başarılı olduğunu düşünürsek, Metin Ergen’i bu başarısından dolayı tebrik ederim. Dizi seçimi zor bir iş ve bir çok kritere bakmanız gerekiyor.

Neyse, biz konumuza yani programlara geri dönelim.

Programlar başarısız diyorsunuz ama “Müge, Esra ve Kim Milyoner Olmak İster var”, dediğinizi duyar gibiyim. Acele etmeyin anlatıyorum.

Evet, Müge Anlı, Esra Erol ve Kim Milyoner Olmak İster, ATV’nin kült işleri ve yıllardır başarılı bir şekilde yollarına devam ediyorlar. Ama bunların dışında yapılan bütün işleri “batıyor.”

Yaz döneminde yapılan ve nasıl bir format olduğu belirsiz olan “Yarı Yarıya”, ardından yeni sezonun başında yayına giren ve tam bir hayal kırıklığı olan “Gözüm Sende”. Bu günlerde ise, gördüğüm en kötü içeriklerden birine sahip olan “Karavan” isimli çakma formatları. Çakma diyorum çünkü bu aslında yurt dışında yapılan bir format ve bunun üzerinde oynayarak, bu garip işi yerli format olarak piyasaya sürdüler.

Hem “Gözüm Sende”, hem de “Karavan” aldığı reytinge rağmen nasıl hala yayına devam edebiliyor o da ayrı bir konu! Bu konuya şimdi girmeyeyim, asıl konumuza bu programların seçimine gelelim.

ATV’nin, Turkuvaz Medya Grubu’na geçişi ile yönetimde doğal olarak yeniden şekillenmiş ve piyasada bu alanda bir geçmişi olmayan Mehmet Çam, “Programlar Müdürü” olarak atanmıştı.

Tabii Türkiye’de böyle bir göreve gelebilmeniz için bir referansa ihtiyacınız var. Bu referans da, daha önce ATV Avrupa’nın başında olan ve deyim yerindeyse “televizyonculuk stajını burada yapan” TRT’nin Yayın Hizmetlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan ama aslında TRT’yi asıl yöneten kişi olan İbrahim Eren’dir.

Mehmet Çam’ın “İbrahim abi” dediği İbrahim Eren, kendisinin bu göreve gelmesini sağlamıştır.

Bu arada Mehmet Çam, üniversitelere gidip format alanında konferanslar da vermekte. Benim anlamadığım,“bir insan bilmediği bir alanda nasıl konferans verebiliyor!” Bu da Türkiye’ye özgü bir olay herhalde.

Mehmet Çam, bu göreve gelmesinin ardından yaptığı işlerle kendisini göstermek istemiş ama bir türlü başarılı olamamıştır. Çünkü bu işler referansla değil, tecrübe ile oluyor. Kendisinde bu tecrübe olmadığı gibi, bir de format uzmanı edasıyla etrafta dolanıyor.

Bir kanalın program müdürü olmak ciddi bir sorumluluk gerektirir. Belli bir alt yapıya ve format bilgisine sahip olmanız gerekir. Dünya formatlarını takip etmeniz gerekir. Yoksa, “İbrahim abiniz” de bir yere kadar size destek olabilir. Kim Milyoner Olmak gibi bir programın kaymağını da size yedirmezler.

Bunu söylüyorum çünkü, Mehmet Çam piyasada "Kim Milyoner Olmak benim eserim" edasıyla geziyormuş. Komik! Çünkü, Kim Milyoner Olmak gibi kült, yani ekibi ve izleyicisi oturmuş bir işi herhangi bir üniversite öğrencisine teslim etseniz, o da aynısını yapabilir.

Bunları yazmamın nedeni ATV’yi çok sevmem yada çok düşünmem değil. Bunları yazmamın nedeni “Türk Televizyonculuğu’nun hak ettiği yere gelmesidir.”

Her yıl, yüzlerce İletişim Fakültesi mezunu olan bir ülkenin daha iyi yerlere gelmesini istememdendir.

Benim tavsiyem, ATV’nin “Programlar Müdürlüğü” gibi bir koltuğu daha “yetkin” bir isme teslim etmesi. Yoksa “Türk Televizyonculuğu” olduğu yerde saymaya, hatta daha da kötüye gitmeye devam edecek. 
      
medyaradar@gmail.com