Yine seçim öncesi, yine Ege’de katliam… Kıymayın efendiler!

Bu yazıyı asırlık zeytin ağaçları için çaresiz bir vatandaşın attığı bir çığlık olarak görün ve paylaşabildiğiniz kadar paylaşın!

Dünyada kesilmesi kanunla yasaklanmış iki ağaç vardır:

Zeytin ve sakız ağacı…

Bu ağaçlar ülkemizde de ilk olarak Atatürk’ün talimatıyla 1925 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’yla koruma altına alındı. 1939’da ise sadece bu iki ağacı korumayı hedefleyen “Zeytin Kanunu” çıkarıldı.

Kanunun amacı zeytin yetiştiriciliğinin ve zeytinyağı üretiminin teşvik edilmesiydi.

Bu kanun sayesinde zeytin ağaçlarımız, batının ticari dayatmalarına ragmen yakın zamana kadar korundu.

Zeytin ve sakız ağaçlarını kesenler her ağaç başına yüksek miktarda ceza ödemek zorunda bırakıldı.

*

Ancak AKP döneminde özellikle Ege Bölgesi’nde sahil şeridi yapılaşmaya açılınca zeytinlikler de değerlendi.

Şu anda zeytin ağacı kesenler, her bir ağaç için yaklaşık on bin liraya varan cezalar ödemek zorunda kalıyor…

Ama bu rakam, milyonlarca liraya ulaşan “arazi rantı”nın yanında devede kulak kaldığı için, özellikle her seçim döneminde büyük bir “zeytin ağacı katliamı” yaşanıyor.

*

Ülkemizde özellikle İzmir ve çevresinde yetişen sakız ağaçları kesile kesile neredeyse tükenme noktasına geldi.

Şimdi benzer bir tehdit, zeytin ağacı için de gündemde!

Yerel seçime sadece birkaç ay kala, Kuzey ve Güney Ege’de büyük bir ağaç katliamı yaşanıyor.

Zeytin ormanları birkaç gün içinde yok edilip, açılan arsalara zaman geçirmeden beton dökülüyor ve bir iki ay içinde de yerlerine 8-10 milyon liraya satılan lüks villalar dikiliyor!

*

Yazıda gördüğünüz fotoğraflar bugün, yani 26 Aralık Salı günü saat 11.00’de Çanakkale’nin Küçükkuyu Beldesi’nde çekildi.

Ancak bu manzaraya sadece Küçükkuyu’da değil, Ayvacık’ta, Asos’ta, Altınoluk’ta, İvrindi’de, Havran’da, Balya’da, Güre’de, Akçay’da, Edremit’te, Burhaniye’de, Ören’de, Ayvalık’ta, Dikili’de sıkça rastlamak mümkün…

Ağırlıklı olarak CHP’li belediyelerin işbaşında olduğu bu ilçelerde ve beldelerde, yerel yönetimler “oy kaybetme korkusu”yla olsa gerek, bu inşaatlara izin vermemek yerine görmezden geliyor.

Eskiden bu ağaçlar kökünden sökülüp başka yerlere taşınırdı. Ancak bu operasyon günümüzde çok pahalı hale geldiği için, müteahhitler taşıma yerine kesmeyi ve cezası neyse ödemeyi tercih ediyor!

*

Kimse kanundan falan söz etmesin bana…

Yaz kış bu beldelerden birinde yaşayan bir vatandaş olarak şu günlerde evimden dışarı çıkmak istemiyorum.

Çünkü en az üç dört yüz yıllık ağaçlar gözümün önünde bir dakikada kesiliyor.

Ve ben bu duruma dayanamadığım için kendimi sürekli inşaat işçileriyle tartışırken buluyorum.

Lütfen ilgi gösterin dostlar…

Bu yazıyı asırlık zeytin ağaçları için çaresiz bir vatandaşın attığı bir çığlık olarak görün ve paylaşabildiğiniz kadar paylaşın!

Paylaşın ki; o acımasız elleri ve para hırsında kararan gözleri cayrdıralım…

Henüz kesilmemiş ağaçlarımızdan birkaçını kurtarabilelim

Zeytin sayesinde ihya olan bu ilçelerde ve beldelerde zeytine ihanet eden vicdansızları teşhir edelim!

Zeytuni yeşilin, beton girisine dönüşmesini engelleyelim.

*

Hani Nazım Hikmet’in “Analara kıymayın efendiler, çocuklara kıymayın efendiler, gelinlere kıymayın efendiler, ihtiyarlara kıymayın efendiler” diye başlayıp biten bir şiiri var ya ben yaşadığım bölgedeki ağaç katliamını gördükçe bu şiire bir kıta daha ekleme ihtiyacı duyuyorum:

“Yeşili dünyamıza renk katar,

Melekler ölümsüzlüğü hep onda arar…

Elbet böyle size de aradılar.

Zeytinlere kıymayın efendiler.

Bulutlar adam öldürmesin…”