Medya
28 Ara 2010 09:36 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:54

YENİ ŞAFAK'TAN NEDEN KOVULDU? AKŞAM YAZARINDAN BOMBA İDDİA!

Akşam gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli, Yeni Şafak gazetesinden ABD Büyükelçisi Edelman'ın isteği üzerine kovulduğunu ileri sürdü.

Genel Yayın Yönetmenimiz İsmail Küçükkaya 23 Aralık tarihli köşesinde ''Tarafsızlığımız çok net''  başlıklı çok önemli bir yazıyı kaleme almıştı. ''Mutlak bir gazetecilik refleksi ve haber takibiyle güçlendirilmiş NET haberler ve NET gazetecilik'' ilkesine vurgu yapan Küçükkaya, AKŞAM'ın ne denli özgür bir gazete olduğunu anlatıyordu.

5 yıldır AKŞAM'da yazıyorum. Küçükkaya göreve geldiği ilk günden bu yana ve bildik çevrelerin tepki ve baskılarına rağmen hiçbir yazıma müdahale etmedi ve hiçbir yazımla ilgili hiçbir söz  söylemedi.

Oysa Yeni Şafak'ta yazdığım dönemlerde yakın dostum olan Genel Yayın Yönetmeni Selahattin  Sadıkoğlu zaman zaman yazılarıma müdahalede bulunmuş ve ABD ve İsrail ile ilgili yazılarıma itiraz etmiş hatta bu yazılardan bazılarını sansürlemişti. Gazetede bazı arkadaşlar da 'ABD ve İsrail karşıtı yazılarımın çok sert olduğu' uyarısında bulunmuş ve bu yazıların yumuşatılmasını istemişti. Bense 'ABD Irak'ta; İsrail de Filistin'de insanları öldürürken yumuşak öldürsün ben de yazılarımı yumuşatayım ' türünden yanıtlar vermiştim.

Nitekim ABD'nin Ankara Büyükelçisi namı değer Edelman, 'Sezer Şam'a gitmemeli'' türünden tehditkar bir açıklama yapınca ben de 16 Mart 2005'te kendi köşemde ''Edelman sömürge valisi mi?'' başlıklı bir yazı yazmıştım. Gazeteye sık sık geldiği, adamlarını gönderdiği ve gazetede bazı arkadaşlarla sıkı fıkı dostluk ilişkileri içinde olduğunu bildiğimiz Edelman bu yazıya dayanamayıp farklı kanalları da kullanarak gücünü kanıtladı ve yaklaşık 10 gün sona beni gazeteden attırdı. Peki ne oldu?
5 yıl sonra Edelman'ın değil benim haklı ve doğru olduğum kanıtlandı.

Peki ne oldu?
Edelman ve Edelman dostlarının Türkiye aleyhinde nasıl çalıştıklarını hep birlikte gördük.
İşte bu nedenle İsmail Küçükkaya'nın yazdıklarını ben çok önemsiyorum. Çünkü ben o zaman da bugün de NET ama aynı zamanda ÖZGÜR yazıyorum.
NET gazetecilik yapıyorum.

Bunu da son  Ahmet Davutoğlu'nun sohbetinde çok daha NET anladım. Cumartesi günü 40 kadar meslektaşımla birlikte Bakan'ın sohbetine katılmıştım. Üç buçuk saat süreyle çok net, açık ve samimi konuşan ve Türkiye'nin dış politikası ile ilgili tüm detayları anlatan Bakan daha sonra soruları yanıtladı.
Salonda bulunanlara güvenerek 'şunları yazmayın' diyen Bakan, bazı sorulara da sinirlendiğini hiç saklamadı. Çünkü bazı meslektaşlarımız Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'na Türkiye vatandaşı bir gazeteciden çok İsrail ya da ABD mantığı düşünen gazeteciler olarak sorular sormayı tercih ediyordu.

Örneğin ''Neden İsrail ile barışmıyorsunuz'' ya da ''İran bombasından korkmuyorsunuz''...

İşte garip olan buydu. Bu gariplikleri katıldığım televizyon programlarının tümünde görmüş ve yaşamıştım. Huylu huyundan vazgeçmiyor.

Allah Bakan Davutoğlu'na sabır versin. Allah bazı meslektaşlarımıza NET haber, NET ve ÖZGÜR gazetecilik ihsan eylesin.

Bu da olmazsa İsmail Küçükkaya'nın tavsiyesine uyarak AKŞAM okumalarını sağlasın.