Medya
31 Oca 2013 13:17 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:41

VEFA ARIYORUM, DOST ARIYORUM! FERDİ ÖZBEĞEN SON YOLCULUKTA DA YALNIZDI!

Mikrofonu kime uzatsan çok seviyor ama Ferdi Özbeğen'in cenazesi çok yalnızdı. Neden böyle, vefa bir semt adı mı gerçekten de&... Murat Tolga Şen yazıyor.

“Alışverişi süpermarketten yaparsın ama cenazene bakkal gelir” der bir bölümde, Leyla ile Mecnun’un Erdal Bakkal karakteri… Doğruluğuna hak vermiş olacağım ki aklımdan çıkmamış!

Gerçekten de öyledir, sıradan insanların düğünü de, cenazesi de kalabalıktır. Tanıyan, tanımayan gelir. Mahallelerinde onlarla nefes alıp vermiş, selamını eksik etmemiş olanı selamlar, duasını eksik etmez! Genellemiş olmayayım ama o insanlar ‘bireyselleşme’ gibi bilinçli bir çabanın içinde olmadıklarından bunun sonraki yıllarda getirdiği yalnızlığı da yaşamazlar. Hele de yaşlılık yıllarında Truva’nın kapılarını Yunan ordularının vurması gibi vurur yalnızlık ama bir zamanlar “benim hayatım” deyip kimselere hesap vermediğiniz yaşam sizi “sızlanma, işte senin hayatın” diyerek cezalandırır. Ve çok gariptir; yalnızlığı seçen dostlarım bile büyüdükleri kalabalık evleri anlatırken gözlerinin içi güler.

Uzun lafın kısası; insana insan lazım... Sevinirken de, üzülürken de ve çaresiz, üstüne toprak atılıp bu dünyadan göçerken de…

Ölüm hepimizin son durağı… Dün Ferdi Özbeğen öldü.  Coşkulu, sevgi dolu, mütavazı bir adamdı, öyle ki kendisine piyanistliği sorulduğunda, “İçtenlikle belirtmeliyim ki bana piyanist denmesinden çok “iyi yorumcu” denmesini arzu ederim. Çünkü Fazıl Say gibi çalamıyorsan piyanistim diye gezemezsin ortada. Benim kendime özgü mütevazı bir çalış stilim var.” diyebilecek kadar…

Ferdi Özbeğen güzel adamdı, annem severdi, ne zaman kaseti çıksa mutlaka alınır, dinlenirdi evde, babamın 73 model Audi 100’ünde… Biz o aralar daha zıpır zamanlarımızda olduğumuzdan kendimizi tamamen kapatmıştık bu “taverna” denen müziğe ama şimdiki bayağılıktan çok daha iyiymiş, geç anladık.

 İyi yaşadı, şöhreti de, parayı da gördü ama yalnızlığı tercih etti, bir aile, yuva kuramadı, bütün yap/a/mayanlar gibi, arkadaşlarını ailesi yaptı.

Ama işte bazen, bir fotoğraf görüyorsun ve ölümden korkmasan da yalnız yolcu edilmekten korkuyorsun.  Tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakımında yaşamını yitiren Özbeğen için dün Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen törende çekilen fotoğraflardan bahsediyorum. Sahnede bir sanduka, salonda yakın arkadaşlardan ve fotoğraf almak için gelmiş muhabirlerden oluşan cılız bir kalabalık.

Devlet üstüne düşeni yapmış bu defa… Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanı Abdurrahman Şen de törende… Hani hep “Nerede bu devlet!” diye bağırılır ya, bu sefer iş tersine dönmüş, “Nerede bu insanlar!”

Zeki Demirkubuz verdiği son röportajda “bu toplum ikiyüzlü” diyor ne de güzel söylüyor. İyice sahteleşmiş bir bağlılık ve duygusallık içindeyiz. Herşey gözüktüğünden daha az, suntadan hayatlar… Hani İnşaat firmaları ev maketlerinin önüne küçük plastik insan figürleri koyar ya, işte öyle!

Hayatı televizyondaki dizilerden izleyip, taklit ediyoruz. Hep sevilmek istiyoruz, hiç sevmiyoruz ve aslında sevmenin ne demek olduğunu bile bilmiyoruz. Çok yazık oldu hepimize…

MURAT TOLGA ŞEN

murattolga@gmail.com / twitter.com/murattolga