Medya
29 Ara 2011 10:25 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:10

VATAN YAZARLARI KAZAN KALDIRDI! YENİ PATRONU İSTEMİYORLAR!

Vatan ve Milliyet gazetelerinin patronları Demirören ve Karacan'ların kavgası Vatan yazarlarına sıçradı.

Vatan Gazetesi’nin birinci sayfasından yapılan duyuruya göre gazetenin yazarları Demirören ve Karacan grupları arasındaki kavgaya katıldı.

Gazetenin uzun bir süredir kayyum tartışmalarının gölgesi altında çıktığını hatırlatan Vatan yazarları, maaşların bile Demirören grubu tarafından ödendiğine dikkat çekerek Karacan Grubu ailesine ve Ali Karacan’a açık bir çağrıda bulundu: İstenmiyorsun, çek git!

İSTENMİYORSUN, ÇEK GİT
Yazarlar arasında en detaylı ve sert yazı ise Vatan’ın başyazarı Güngör Mengi tarafından kaleme alındı.

Yazısında, Karacanlar’ın "yolun üstünden" çekilmesi gerektiğine işaret eden Mengi, "aksi halde vebali büyük olacaktır" diyerek uyarıda bulunmayı da ihmal etmedi.

VATAN’DAN ELİNİZİ ÇEKİN
İşte Vatan Gazetesi’nin birinci sayfasından yazarların yaptığı ortak duyuru;

VATAN 3 Mayıs’ta DK Yayıncılık’a geçti. Devir işleminden kısa süre sonra yaşanmaya başlanan sıkıntılar giderilemedi, tam tersine giderek ağırlaştı. Gazetelerin kayyumla yönetilmeye zorlanmasıyla günlük gazetecilik faaliyetlerini yürütmek bile iyiden iyiye güçleşti.

VATAN yazarları diyor ki: VATAN’ın güçlü olarak yayın hayatına devam etmesini engellemeye çalışmak, ülkeye, demokrasiye ve basın özgürlüğüne kötülüktür. Bu kötülüğü yapanlar ve bilerek ya da bilmeyerek buna alet olanlar VATAN’dan ellerini çeksin.

İşte Vatan’ın bugünkü yazarlarından bazılarının yazıları;

Güngör Mengi - istenmiyorsun
Yarattığı yönetim boşluğu ve çıkardığı sürekli engeller yüzünden gazetelerin ve çalışanlarının geleceği ile oynama vebali baştan beri Karacan tarafının omuzlarındadır.

Çalışanlar olarak bu gerçeği en yakından biz biliyoruz ve anlaşmazlığı kovuşturan mahkemenin de bir an önce bu gerçekleri görmesini, gazeteleri ve çalışanlarını esenliğe çıkaracak kararı bir an önce vermesini bekliyoruz.

Yaşadığımız beş aylık tecrübe, kayyumla gazete yönetilemeyeceğini ve Karacanlar’ın olanakları ile bu gazetelerin yaşatılamayacağını öğretmiştir.

Karacanlar ayrıca, bu uyuşmazlık sürecindeki tutumları nedeniyle uğradıkları güven kaybını görmeli, istenmediklerini bilmeli, uzlaşma olanaklarını bu zeminde aramalıdır.

Gazetelerin ve çalışanların çıkarı, Karacan’ın artık yolun üstünden çekilmesidir.

Daha fazla zaman kaybettirmenin, sebep olan herkese, oyun kurucusundan alet olanına kadar herkese büyük vebali vardır!

Reha Muhtar - Gazeteler elden gidiyor Ali Kardeş
Gazeteci çocuğusun, patron torunusun...

Sermayenin önemini bilirsin, güvenilirliğin bir gazete için ne kadar yaşamsal olduğunun farkındasın...

Bu gazetelerin cenazelerini sen kaldırmazsın bunu biliyorum...

O töreni sen düzenlemeyeceksin, buna inanıyorum...

Yüzbinlerce okuyucu...

Yüzlerce gazeteci bekliyor...

İstiyorsan o gün konuştuğumuz gibi, elimden gelen her emeği vereyim...

İstediğin arkadaşlarımla gazeteleri yaşatmak için akil çabalara gireyim...

Arkada ekonomik güç ve sermayede şeffaflık olmadan olmuyor ki Ali Kardeş...

Okuyucusuyla, emekçisiyle, muhabiriyle, gececisiyle, fotoğrafçısıyla bu gazeteleri yaşatabilmemiz için, ekonomik güç ve sermayede şeffalık ve güvenilirlik şart Ali Kardeş...

Gazeteler elden gidiyor Ali Kardeş...

Gazeteci kardeşin Reha...

İclal Aydın -Bu haksızlık reva mı?
Bir süre önce Milliyet ve Vatan gazetelerini satın alan Demirören ve Karacan ailesi arasındaki gelişmeleri bugün Başyazarımız Güngör Mengi bir kez daha tüm detayıyla sizlere açıklayan bir yazı yazdı. Türkiye’de yazılı basın tarihinde hatırı olan "Karacan" ismine yolları tıkamak, bir varoluş kavgasının önünde yüzlerce kişinin hakkını çiğnemek yakışmıyor...

Bu inat ne yazık ki iki gazetenin de geleceğini ateşe atıyor...

Yeni yıla umutla girebilmek isterdim...

Alışıldığı üzere yeni yıl öncesi sizlere taze sözler verebilmek, geçtiğimiz yılı değerlendirebilmek için bizim de bir parça neşeli, hevesli olabilmemiz gerekirdi...

Bu gidiş pek de hayırlı bir gidiş değil ne yazık ki...

Ama yine de vicdana, adalete, onurlu duruşa ve emeğe saygının mutlaka ayakta kalacağına inancım sonsuz...

Okay Gönensin – Derdimiz gazetemizin yaşaması
Bir gazetenin kayyum eliyle yönetilmesi zaten o gazeteye vurulmuş çok ağır bir darbedir. Her gün onlarca, yüzlerce önemli karar alınırken her önemli konuda bu işle ilgisi bulunmayan kişilerin ağzına bakarak gazete çıkarmak mümkün değildir.

Gazetenin nasıl çıkarıldığını bilmeyen, dolayısıyla gazete yönetmekte sıfır ehliyetli kişilere böyle bir sorumluluk verildiği zaman o gazeteler her gün ağır darbe yemeye mahkûm kalır.

Vatan ve Milliyet’te olan budur. Gazeteleri gazeteciler ve gazete sahipliğini kaldırabilen patronlar yönetir. Maliyecilere, hukukçulara gazete yönettirmek o insanlara da büyük kötülüktür, çünkü onlar da aldıkları kararların sonuçlarını bilecek tecrübe ve bilgiye sahip olmadıkları için durumun mağdurları haline gelirler.

Bu konuya karışmış-karıştırılmış herkese, dedesinin kurduğu gazeteyi öldürmeye çalışan kişi dâhil, yargıda çok uzak oldukları bir konuda karar vermek zorunda kalan hukukçular dâhil, ne yaptıklarını bilme ihtimali olmayan kayyumlar dâhil, çağrımız şudur: Vatan ve Milliyet’in yaşaması, güçlü olarak yaşaması için gazetecileri dinleyin.

Gazete öldürmenin vebali büyüktür.

Mustafa Mutlu – Karacan ailesi vicdanınızın sesini dinleyin

Karacan ailesi, Milliyet’i kuran aile...

Dedelerine, babalarına saygımız ve teşekkürümüz sonsuz.

Bu gazetelerin yaşaması için şimdi görev torun Karacanlar’a düşüyor.

Eğer dedenizin emanetine ihanet etmek istemiyorsanız, bu kavgayı uzatmayın!

Bu gazetelerin geleceği ve çalışanların ekmek paraları sizi gerçekten ilgilendiriyorsa; sorunun çözümü için mantıklı bir adım atın...

Ortağınızla yola devam etmek istemiyorsanız da asıl siz koyduğunuz paraları geri alın ve önümüzü açın!

Bizi işimizden ve ekmeğimizden, okurlarımızı Türk basının iki saygın gazetesinden mahrum bırakmayın.

Demirören ailesi, ilk günden bu yana bu gazetede; ama siz yoksunuz... Ne zaman arasak yurt dışındasınız! Geleceğimizi belirsizleştiriyorsunuz ama bugün yaşadığımız sıkıntının sorumluluğunu üstlenmiyorsunuz.

Demirören ailesi bizim maaşlarımızı son kuruşuna kadar ödedi, ama siz asgari sermaye şartını bile aylar sonra yerine getirdiniz...

***

Karacan ailesinin saygıdeğer üyeleri...

Bu iki gazetenin yüzlerce çalışanı "ekonomik kriz" gerekçesiyle ya yıllardır zam almadan çalışıyor, ya da yüzde 3’lük, yüzde 5’lik göstermelik zamlarla idare ediyor.

Bakın yıl sonu geldi... Biz, maaşlarımıza insanca yaşamamızı sağlayacak zam yapılmasını beklerken, siz "fiziki olarak olmadığınız" gazetelerde hak talep ediyor ve bir de hisselerin tümüne talip oluyorsunuz...

Asgari sermaye şartı olan 2 küsur milyon lirayı bulmak için bile aylarca beklemiş bir girişimci olarak hiç düşündünüz mü; ya ortağınız bu restinizi görüp de "Peki" derse, onlarca milyon lirayı nasıl ve nereden bulacaksınız?

Lütfen bu gerçeği görün!