Gündem
07 Şub 2012 19:25 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:18

UMUR TALU'DAN YENİ KİTAP : ''BEDELLİ GAZETECİLİK''

Gazeteci Umur Talu'nun yazdığı İsmail Sert'in yayına hazırladığı Bedelli Gazetecilik Everest Yayınları'ndan çıktı.


İÇİMİZ BAZILARIMIZ KADAR HİÇ RAHAT OLAMADI…

Gazeteci Umur Talu’nun yazdığı İsmail Sert’in yayına hazırladığı Bedelli Gazetecilik Everest Yayınları’ndan çıktı.  

Bu kitap, Umur Talu’nun medya analizi, eleştirisi, ve sorgulaması yaptığı “dipsiz kuyu” yazılarından oluşuyor. Talu, içinde yer aldığı medyanın yaşadığı ahlaki çöküşü en derininden gözler önüne seriyor.  

Gazeteciler görüyorum diyor Umur Talu, “ Diyelim ki bir pencereden; diyelim ki, buğulanmış aynalarda. Kimi rehin düşmüş, sessiz, kırılgan. Kimi rehin düşmüş, ama cazgır bezirgan.”

Kendimize kızıyorum diyor Umur Talu, “Bu rezalete; siyaset, asker, iş dünyası, reklam baskısına teslim olmayabilir, gazeteciliğin içine eden menfaat, servet, tahakküm arzularına izin vermemek, direnebilmek, hakikatin, toplumun, doğruluğun menziline girebilmek için “yer yer” ayaklanabilirdik. Ama kimimiz, dört ayak üstünde durmayı “ayakları üstünde durmak” zannetti.

Yanlış anladılar diyor Umur Talu, “Kısacık ömürde, haberin, yorumun, gerçeklerin, eleştirinin sorumluluğunu size emanet eden, bence hayatın bir lütfu olan bu “dünyanın en zevkli işi”ni, sanırım yanlış anladılar! Çok yanlış, çok!

Arka Kapak

Şu dünyanın hâkim ve güçlü eğilimleri...

Genelgeçer düşünceleri arasında kaybolmadan...

Maddi, manevi, örgütlü yahut cemaatvari herhangi bir otoriteyi kerteriz almadan...

Habire, ürkütülmeyecek kurbağa hesabı yapmadan...

Dilini gündelik hesapların lisanı kılmadan...

Sesi az çıkabilen, bastırılan, haksızlığa uğrayan, mağdur ve mazlum edilenlerin dünyasının farkında olma çabasıdır.

Bu dünyanın, bütün keyiflere, tüm zenginliklere, alabildiğine rengârenkliğine rağmen, böyle bir yer de olduğunu unutmama, hatırlatma çabasıdır.

O yüzden, kimileri açısından huysuz, sevimsiz, neşesiz düşünceler, cümleler, yazılar birbirini kovalar. Tsunami uyarısı meselesinden Kızıltepe’de öldürülen Uğur’a...

Dışişleri Bakanı İsrail’deyken 8 Filistinli’nin tank atışıyla öldürülmesine ve bunun medyada neredeyse görülmemesine...

İnançları yüzünden dışlanandan hâkim inançlara inançsızlığının bedelini ödeyenlere...

“Terör kurbanı”ndan “terörle mücadele kurbanı”na...

Dünyanın ve ülkenin lanetlisi sayılanlara kadar, yüreğim, aklım, bilgim, vicdanım el verdiğince...