Medya
06 Nis 2010 12:17 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:12

TRT EL-TÜRKİYE, EL-CEZİRE'YLE NASIL REKABET EDEBİLİR?

Ortadoğu uzmanı Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahalli, TRT'nin yeni kanalı El-Türkiye'ye, Arapça yayın yapan en popüler kanal olan El-Cezire'yi örnek gösterdi ve bir öneride bulundu...

TRT El-Türkiye

Yanlış hatırlamıyorsam ilk kez 2004'te dönemin Başbakan Başdanışman şimdiki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na söylemiştim. Daha sonra dönemin Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığım bir söyleşi sırasında aynı konuyu açarak bölgesel prestiji hızla artan Türkiye'nin mutlaka bir Arapça televizyon kurması gerektiği görüşümü tekrarlamıştım.
Bu konuya Yeni Şafak'ta yazdığım dönemlerde de değinmiştim. Son olarak AkŞam'da 18 Şubat 2009'da TRT-Sabaa başlığı ile böyle bir televizyonun ne denli önemli olduğunu söyleyerek bu televizyonun bir an önce yayına sokulmasının önemini anlatmıştım.
Özetle neredeyse hiç kimse Türk-Arap dostluğundan söz etmezken ben tüm karşı saldırılara rağmen bu dostluğun her iki taraf için ne denli önemli olduğunu her fırsatta hem Türkiye'de hem de Arap medyasında söylüyor ve yazıyordum. Genel olarak Türk-Arap ilişkilerinin geliştirilmesi ve özelinde Arapça bir televizyonun açılması mücadelesinde Sefer Turan, Hakan Albayrak, Nuray Mert, Mustafa Özcan, Faik Bulut, Resul Tosun, Mete Çubukçu, Ayşe Böhürler, İbrahim Karagül ve son dönem Arap-Türk ilişkileri ile ilgili yazı yazan onlarca meslektaşımızın büyük katkısı oldu. 
Sonunda bu kanal önceki gece Başbakan Erdoğan'ın bir söyleşisi ile yayına başladı.
Hem de Hıristiyanların kutsal günü Paskalya Bayramı'nda. Başında değerli dostum Sefer Turan'ın bulunduğu bu kanal üç ayrı uydudan tüm Arap ülkelerinin yanı sıra bu coğrafyanın tümünde Arapça konuşan ya da anlayan herkese seslenecektir. Bu nedenle de Sefer arkadaşın işi oldukça zor. Çünkü kanal ile ilgili beklenti çok ama çok fazla ve yükseklerde. Çünkü Arap insanları Türkiye'nin son dönemde ve her alanda yükselen yıldızına paralel olarak her şeyin ideal olanını bekliyor. Daha açık olarak herkes Sayın Başbakan'ın 'one minute' olayı ve öncesi ile sonrasındaki tüm söylem ve davranışları ile çok yükseklere taşıdığı Türkiye imajına uygun bir yayın bekleyecektir. Peki bu yayının Arap dünyasındaki hedef kitlesi kim olacaktır. Ya da bu hedef kitlesindeki insanlara nasıl bir Türkiye tanıtılacak ya da pazarlanacaktır. Elbette Türkiye bu kanalın yayını ile bölgeye yönelik farklı siyasal hesaplar gözetmeyecektir. Ama insanlar bu kanalın yayınları ile Türkiye'nin neyi neden yaptığını anlayacaktır. Bu nedenle de insanlar öncelikli olarak haberleri, politika içerikli tartışma programlarını ve Türkiye'nin politik yapısını anlatan programları merak edecektir. Daha açık bir ifadeyle iç ve dış politik gelişmeleri yakından takip ettiği bilenen Arap kamuoyu TRT-El Türkiye'yi izlerken ağırlıklı olarak Türkiye'nin iç politikasındaki gelişmelerin ne anlama geldiğini öğrenmek isteyecek sonra da Türkiye'nin bölgedeki gelişmeler karşısında tavır ve tepkilerini ilk elden görmek isteyecektir. Unutmamak gerekir ki; şu anda Arap ülkelerinden ve başta İngiltere, ABD ve Rusya olmak üzere yabancı ülkelerden Arapça yayın yapan resmi ve özel kanal sayısı 300 kadardır.
Ama en popüler olanı kuşkusuz El-Cezire televizyonudur. Çünkü bu kanal sürekli haber ve haber programları yayınlamaktadır. Ve dünyanın dört bir yanında ofisleri bulunan bu kanal Arap dünyasında herkes, yani aydınlar, gençler, erkek ve kadınlar tarafından izlenmektedir. Ve bu kanalda evlenme, yemek,  para kazandıran yarışma, dedikodu, magazin ve diğer anlamsız programlar yoktur.
Durum böyle olunca TRT-Arapça'nın yayın akışında haberler ve haber programları ağırlıklı bir yer işgal etmelidir. Unutulmamalıdır ki; Türkiye'nin Arap ve dünyadaki prestiji ve saygınlığı politik nedenlerdendir. Elbette 350 milyon civarındaki Arap insanı Türkiye'nin güzel turistik yerlerini, müziğini, şarkı ve türküleri ile gelişmiş sanayi ve ticaretini merak edip izleyecektir. Bu ise Türkiye'nin Arap ülkeleriyle toplumsal, kültürel, ekonomik ve ticari ilişkilerinin gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır. Hiç kimsenin hayal edemeyeceği bir iş başarılmıştır. Türkiye kendi çevresindeki Arapları kazanırken kendi sınırları içinde yaşamakta olan 4 milyon civarında Arap kökenli vatandaşının da gönlünü almıştır. Böyle bir başarı elbette bazı 'zatları' rahatsız etmiş ve edecektir.
Oysa bu başarının ve gerçekleşen olayın hiç kimseye hiçbir zararı yoktur ve olmayacaktır. TRT-Arapça düşmanlık yerine bu coğrafyada barış ve dostluk mesajları vererek tüm halkları dostluk, esenlik ve kalkınma ortak paydasında buluşturma mücadelesine katkı sağlayacaktır.
İşte bu nedenle ben bu kanalın yayına başlamasını, yayın politikasını ve mutlak başarısını çok önemsiyorum.

Hüsnü Mahalli/Akşam