Medya
18 Ara 2012 10:10 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:31

"TARAF'TA YAŞANAN ŞOK AYRILIK ÇAKALLARIN ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLADI"

Taraf yazarı Tuncer Köseoğlu, gazetesinde yaşanan ayrılıkların ardından yazılanlara çok sert tepki gösterdi!

Misyon

Gazete baskıya girmesi için matbaalara gönderilmek üzereydi, bir telefon geldi. Telefondaki ses “Yavrumuzu roket mermisiyle öldürdüler. Parçalarını eteğinde topladı annesi. Ne savcı geldi ne de bir yetkili. Tek umudumuz sizsiniz” dedi. Telefonu aldıktan sonra odasına girip Ahmet Abi’ye (Altan) olayı anlattım. O an manşet değişti... Haberi köyün muhtarını arayarak doğrulattık. Fotoğraf istedik. Bir tek fotoğrafı varmış ölen çocuğun; gözlerini kocaman açmış hâliyle. Gönderdiler. Sonraki gün muhabir gönderdik köye, yine haber yaptık. Sonraki gün bir kez daha manşet yaptık. Herkesin dili “lal” olmuş suskundu. Akşam gazeteyi çıkardıktan sonra, Ahmet Abi’nin yanına gittim. İsyanım vardı. “Abi nasıl olur bu kadar kayıtsız kalırlar bir çocuğun ölümüne” dedim. Hafifçe gülümsedi. “Biz haklıyız. Bir süre sonra kalamayacaklar” dedi. Yunus’un bir “yoksul ölmüş diyeler, üç günden sonra duyalar” dizelerini hatırlatırcasına çok sonra kıyısından köşesinden yazdı aslan yürekli(!) merkez medya Ceylan Önkol’un akıbetini.

Renkli camların ardında her zaman puslu havayı seven ve Taraf’a “misyon” yükleyen merkez medyaya içeriden biri olarak söylüyorum. Evet, biz bir “misyon” gazetesiyiz. Bu misyon da her zaman vicdanın ve haklının yanında olmak oldu. Bunu yaparken cüzdanlarıyla vicdanı arasında sıkışanlardan olmadık hiç. Taraf’a her ne olursa olsun cesaretli ve haklıdan yana olmayı aşılayan da Ahmet Altan ve Yasemin Çongar oldu. Ahmet Abi, Yasemin Çongar ve Neşe Düzel’in aniden gazeteden ayrılması tabii ki bütün Taraf çalışanları gibi beni de şoke etti. Ama şaşırmadığım bir şey oldu bu süreçte. Sağcısından, solcusuna, merkez medyasından merkez olmayan medyasına en azından bazı kesimlerde inanılmaz bir sevinç yaşandı. Bu durum Taraf’ın ne kadar doğru yerde durduğunu bir kez daha gösterdi. Gurur duydum gazetemle...

Tabii her sisli havada olduğu gibi böyle bir anda da çakallar hemen kafalarını çıkardı. İyi tanırım çakalları. Çocukluğum uzun kış gecelerinde onları avlamakla geçti. Ürkek bir hayvandır çakal. Çok aç kalmadıkça insan içine çıkmaz. Avlamak için bir leş bulur onu karın üzerine gezdirir ve bir ağaca asarsınız. Sonra sabırlı bir bekleyiş başlar. Çakal geldiğinde hemen o leşin yanına yanaşmaz çevreyi kolaçan eder. Korkaktır çünkü. En ufak bir kuşku duyduğu anda uzar gider. Sisli havalar ise en güvendiği anlardır, severler o havaları. Taraf çıktığı 2007 yılında işte bu sisli hava bolca mevcuttu bu ülkede. Herkes kendi çakallığının peşindeydi, karanlıkta kalıyordu çok şey. Taraf bütün ezberleri bozarak ülkenin üzerine çöken sis bulutunu dağıtmaya çabaladı. Bunu yaparken hakkımızda söylenmedik hiçbir iftira kalmadığı için, burada yazmaya gerek bile görmüyorum. Soğuk kış gününde elektriğim, suyum, doğalgazım parasını ödemediğim için kesilirken, en yakın arkadaşlarımdan gelen imalı “hadi iyisin geliyor dolarlar” laflarına sadece gülüp geçtim. Taraf’ta çalışan birçok arkadaşımın yaptığı gibi.

Taraf’ta yaşanan şok ayrılıktan sonra aynı puslu havanın geri geldiği düşüncesiyle, histeri sevinçleri yaşayan gazeteciler görüyorum birkaç gündür. Onlara gün doğdu gibi. Varlıklarını egemenleri yalayıp yutmaya borçlu olan Aydıntaşbaşlar, Gürseller bir anda vicdan kuaförü ve Taraf uzmanı olarak beliriverdiler karşımızda. Ve daha sayamayacağım birçok isim eklendi bunlara. Ama unuttukları bir şey vardı. Gazetenin patronu hiçbir Taraf yazarı ve çalışanını karşısına alıp, “beni Başbakan’la karşı karşıya getirecek bir şey yazmayın” demedi. Onlara dendiği gibi... Hani Taraf yüreğinden ağır bir darbe aldı ya, bütün utanmazlıklarıyla saldırıya geçtiler. Hani bir parça da biz koparıp yaranırız diyerek. İşte bu sisli havayı sevenlere sesleniyorum. Yok öyle yağma. Biz, haklılık uğruna kavga etmeyi Ahmet Altan’dan Yasemin’den öğrendik. Çekileceğimizi mi sandınız öyle kolay. Bulamayacaksınız şehre rahatlıkla inecek o eski puslu havayı. Kavga etmeyi öğrendik bir kez, yok öyle geri çekilmek. Bu kavgada bize inanan, bize güvenen okurlarımızla varız. Puslu hava yaratma karşılığında aldığınız şaşaalı hayatlar sizin olsun...

Tuncer KÖSEOĞLU / TARAF