Spikere görülmemiş mobbing; ekmeğinden ettiler yetmedi...

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

SPİKERE GÖRÜLMEMİŞ MOBBİNG
EKMEĞİNDEN ETTİLER YETMEDİ…

Mevlam gül diyerek iki göz vermiş, iki göz vermiş
Bilmem ağlasam mı, ağlamasam mı, ağlamasam mı
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı, çağlamasam mı
Çağlamasam mı, çağlamasam mı

Milletin sırtından doyan doyana, doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana, nasıl dayana?
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi
Söylemesem mi, söylemesem mi

Aşık Mahzuni Şerif

Yoldaşlarım, buraya çoook skandal yazdım.
Çok mobbing hikayesini, siz emekçi dostlarım bana emanet etti.
Çok zalim yöneticiden beraber hesap sorduk.
İpliklerini pazara çıkardık.
Amma, gelin görün ki bunca yıllık Keskin Kalem’im…
Böylesini ne gördüm, ne işittim.

Şimdi yazacağım mobbing hikayesi, hiç görülmemiş, duyulmamış türden.
Dik duruşu nedeniyle, bir kadına uygulanmış bir taciz, ekmeğinden etme hikayesi.

Bu korku filmi gibi mobbing meselesinde şimdilik isimleri gizli tutuyorum.
Okuduklarında kendilerini bilecekler.
Bu arada yanlış anlamayın, korktuğum için değil, spiker kardeşimin iznini almadığım ve onun daha fazla zulme uğramasından korktuğum için…

Neyse iyisi mi peşrevi uzatmadan anlatayım:
Yer: Medyamızın en büyük medya gruplarından biri, bir TV kanalı
Başrol: Bu medya grubunun tv’lerinin başında olan bir şahıs
Mağdur: Bu kanalların birinde çalışan spiker

Rezalet şöyle başlıyor: Bu yönetici hakkında, pek çok yolsuzluk iddiası ortaya saçılıyor.
Hem de belgeleriyle.
Bunların bir kısmını da bendeniz yayımladım.
Bu belgeler öyle belgelerdi ki, öyle detaylar vardı ki, aklı olanın yaptığı şeyi reddetmemesi, reddedememesi gerek.

Ammmaaaa gelin görün ki öyle olmadı.
Güç sarhoşu bu şahıs, çalıştığı yeri yapım şirketleri aracılığıyla soyduğu yetmediği gibi,
bir de koca medya grubunu yolsuzluklarına karşı kendine siper etti.
Açıklama üzerine açıklama yaptırdı.
Belgeleriyle yolsuzluğunu yazanları suçladı...
Biz de bunları hep beraber takip ettik.
Ettik amma bir de meselenin bilmediğimiz boyutu varmış.
Bu yönetici meğerse kurumuna yaptırdığı ve kendini savunan açıklamaları, zorla çalışanlarına sosyal medyada paylaştırmış.
Emekçi napsın…
Çoğu ekmeğinden olmamak için denileni yapmış.
BİR SPİKER HARİÇ.

Bu spiker kardeşim, yöneticiyi aklamaya çalışan bu kurumsal açıklamayı, sosyal medya hesabından paylaşmayı reddetmiş.
Film orada kopmuş.
Birkaç hafta sonra işine son verilmiş.
Hiçbir gerekçe gösterilmeden…

Emekçi arkadaşımız, olayın şokunu atlattıktan sonra başlamış iş aramaya.
Önce bir başka TV kanalıyla görüşmüş, olumlu yanıt almış.
Fakat ardından ne olduysa birden bire kapılar yüzüne kapanmış. İş görüşmesine gittiği kanalın yöneticisi de başka bir medya grubunun yolsuz yöneticisinin yönlendirmesiyle işe almaktan vazgeçmiş.
Rezalete bakın siz...

Spiker kızımız bir başka kanala iş görüşmesine gitmiş.
Yine aynı şey olmuş.
Araştırınca öğrenmiş.
Malum medyada hiçbir şey gizli kalmıyor.
Meğer bu yönetici, spiker hangi kanala iş görüşmesine gitse, oranın yöneticisini arayıp, kişisel ilişkisini devreye sokup, ‘’bu kızı işe almayın’’ diyormuş.

Yemin ediyorum çok şey yazacağım da, kendimi tutuyorum.
Bre yol bilmezler, bre had bilmezler!
Siz insanların ekmekleriyle nasıl böyle oyuncak gibi oynuyorsunuz?
Nasıl bu kadar HEM SUÇLUSUNUZ, HEM GÜÇLÜSÜNÜZ?

Bu zulme dur diyecek biri yok mu?
Patronlarının eli armut mu topluyor?
Hem şirketinizin içini soyuyorlar, hem de sizin bile kendi şirketinizde sahip olmadığınız bir gücü elde ediyorlar?
Bu medya grubunun patronu, üst düzey yöneticileri bu yolsuzluklara, zulme, rezalete daha ne kadar sessiz kalacak merak ediyorum.

Bir parantez de, gelen telefonlara boyun eğip, gencecik bir kadına ekmek vermeyen diğer yöneticilere.
ÇETE MİSİNİZ?
VİCDANINIZ NASIL RAHAT?

Ve son Keskin not: Bu metni, spiker kızımızın bilgisi dışında yazıyorum. İzni olursa, isimleri de açıktan vereceğim.

MEDYA SINIFININ TEMBELİ AHMET HAKAN

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’ı eskiden çok takip ederdim.
Medyamız medya iken, yazılarına bir göz gezdirir, programlarına takılırdım.

Uzuuunnn zaman sonra, ilk kez CNN Türk’teki programına denk geldim.
Hani şu sosyal medyada olay olan, Filistinli doktoru ağırladığı program.

Gözlerime inanamadım.
Uzun uzadıya yazmayacağım, zaten herkes olan biteni gördü ya da sosyal medyadan takip etti.

Fakat Ahmet Hakan bey, resmen medya sınıfının tembel çocuğu olmuş.
Ne gelişmelerden haberi var, ne soru sorabiliyor.
Ne konukların dediği şeyleri anlıyor.

Ha diyeceksiniz ki ezelden beri Ahmet Hakan basit sorular sormayı sever.
Yahu bu öyle değil.
Düpedüz hiçbir şey bilmiyor!

Keskin kulaklarıma çok geliyordu…
Ahmet Hakan gazeteyle pek ilgilenmiyor.
Psikolojisi de uzun süredir bozuk.
Gazetecilikle pek bağı kalmamış diye…
Hatta köşe yazılarında, başkalarından destek aldığı da çok iddia edildi…
Yazmaya gerek görmedim.
Ammaaaaa CNN Türk’teki o programa 3 dakika bakmam yetti.

Tüm iddialar bence doğruymuş.
Her gün köşe yazılarında orta yolculuğun kitabını yazan Ahmet Hakan, böylesine kutuplamış bir ülkede, pozisyonunu korumak için belli ki ağır bir bedel ödüyor.
O bedel -uzuuuun süredir- gazeteciliği unutmak olmuş.
Geçmiş olsun.