Medya
01 Kas 2010 08:09 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:45

ORAY EĞİN AYDIN DOĞAN'IN ANLAMAK İSTEMEDİĞİ KONUYU YAZDI!

Eninde sonunda tıpkı Simaviler, Uzanlar, Bilginler gibi Babıali'den 'ceketini alıp' gidecek bu aile de.

Aydın Doğan’ın anlamak istemediği

Aydın Doğan, Türkiye’nin en etkili medya patronuydu. Yıllarca iktidarlardan daha güçlüydü. Bakan atamaları, başbakanları pijamayla karşılamak, iktidarı sarsmak, yeni liderler lanse etmek gibi siyaseti tasarlayacak güçleri vardı. Bunları kullanmaktan çekinmedi. Büyük dönüşüm ise AKP hükümetinde gerçekleşti.

Doğan Grubu aslında mevcut medya gücüyle bu iktidarla da mücadele edebilirdi. Eskiden olduğu gibi tam saha mücadele etmeye kalksa belki de hükümeti değiştirebilirdi. Elinde bu oyunu oynayacak beyin takımı mevcuttu.
Ancak geri çekilmeyi, uzlaşmayı, riske girmemeyi tercih etti.

Ne de olsa iktidar oyunu bir tür kumar: Her şeyini ama her şeyini kaybedebilirdi. Yıllarla inşa edilen milyarlarca dolarlık serveti... Ya da yeni bir iktidar monte ederek daha fazlasını kazanabilirdi. İkinci ihtimalin daha düşük olduğunu fark edip, geri çekildi.

AKP hükümetinin diğer iktidarlardan bir farkı vardı tabii: Daha isyankar, daha dirençli, daha karşı koyan bir tarafları vardı. AKP’yle mücadele etmenin kolay olmayacağını anladılar.
Bunu düşünmesi için milyar dolarlık vergi cezası yeterli bir korkuluktu medya tarlasının ortasına dikilen; sadece onlara değil, hepimize bir mesaj olarak.

AKP ve Doğan Grubu arasındaki dramatik dönüşüm kapatma davasından iki gün önce yaşandı.
Hürriyet’in o zamanki yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, Dolmabahçe’de Başbakan Erdoğan’la buluştu ve bir söyleşi yaptı. Hürriyet de bütün yazarları ve manşetiyle AKP’nin kapatılmasına karşı tavır aldı.

İşin ilginci, o sıralarda kulislerde ’AKP kesin kapatılacak’ bilgisi dolaşıyordu. Son dakikada, aniden iki üye karar değiştirdi.
Bu karar değişikliğine de Özkök’ün söyleşisi neden oldu.

Doğan Grubu ve Özkök’ün yaptığı doğru muydu, derseniz doğrudur. Hiçbir iletişim aracı parti kapatmayı savunamaz, anti-demokratik bir duruş sahibi olamaz.

Ama bu desteğin ardından gelen vergi cezaları, sürekli aşağılanma, hedef gösterilme sürecinde de insan düşünmeden edemiyor. Nitekim bu söyleşi sonunda dolaylı olarak
Özkök’ü de görevden aldı.

Artık iyice anlaşıldı ki Başbakan Erdoğan siyasette propaganda metodu olarak halkın karşısına kimi kişi ya da kurumları direkt hedef gösteriyor. Referandumu ’Yargıyı dedeler ele geçiriyor’ ya da ’soy-sop’ meselesi üzerine kurmadığını kim söyleyebilir?

Benzer şekilde, Aydın Doğan da iktidarın şamar oğlanı oldu. Ve Erdoğan bu koskoca medya grubunu sindirmeyi de başardı. Artık mücadele etse de faydasız; iş işten geçti.

Ne ironik ki, bütün uzlaşma çabalarına, iktidarın hoşuna gitmesi için verilen kellelere rağmen Doğan’la hükümet bir türlü uzlaşamıyor. Emin Çölaşan gönderildi, Milliyet’in başından Sedat Ergin alındı, Bekir Coşkun gazeteden ayrıldı, Hürriyet’te Özkök dönemi bitti, şimdi de Oktay Ekşi’nin kellesi yaptığı bir hatadan dolayı iktidara sunuldu.

Aydın Doğan, bu tavizleri vererek uzlaşacağını zannediyor ama yanılıyor: Nitekim medya grubunun yeniden tasarlanmasının ardından yaşanan gelişmeler de bunu doğruluyor.
Onca kelle verildi, ama sonunda Doğan Grubu ilk olarak PO’yu satmak zorunda kaldı. Medya grubu için alıcı aranıyor ve eninde sonunda Hürriyet’le Kanal D de satılacak. Dahası, medya grubuyla bu kadar oynama tirajlara da yansıyor.

Doğan Grubu bir sonraki dönem de -hemen herkes gibi- Erdoğan’ın iktidarda kalacağını düşünüyor ve buna göre hesap yapıyor.

Oktay Ekşi’nin ’hatasının’ tolere edilememesi de bu yüzden. Yoksa, özür bile dilemişken bu kriz gayet güzel çözülebilirdi.
Özkök’ün görevden alınmasıyla başlayan ’Kimsenin yeri garanti değil’ süreci Oktay Ekşi’nin gidişiyle beraber başka kapıları da açtı.

Göreceksiniz, önce Özdemir İnce gönderilecek. ’Okunmuyor’ olacak gerekçesi. Onu Cüneyt
Ülsever takip edecek. Özkök’ün birinci sayfa anonsları kaldırılacak ve aranan bahane de ’başyazar görüntüsü vermemek adına’ olacak. ’En büyük ödül’ olarak Ahmet Hakan, Yılmaz Özdil, Uğur Dündar verilecek. Mehmet Y. Yılmaz, Sedat Ergin’le devam edecek.

Doğan Grubu böyle böyle kendini koruyacağını düşünüyor. Bu süreci de en az hasarla atlatıp elinde ne var ne yoksa çıkarmak istiyor. Eninde sonunda tıpkı Simaviler, Uzanlar, Bilginler gibi Babıali’den ’ceketini alıp’ gidecek bu aile de.

Oysa Aydın Doğan bilmeli ki bu ’hesaplaşma’ yayın organlarını sattıktan sonra da bitmeyecek.
Bitmediğini yakın tarihimizden iyi biliyoruz.

Oray Eğin / Akşam