Televizyon
11 Şub 2014 11:22 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:56

Mutsuz olmak istiyorsanız TV izleyin!

Dinlenmek ve eğlenmek için karşısına geçtiğimiz TV artık bizi mutsuz mu ediyor? Cevabı Murat Tolga Şen'in yeni yazısında...

Medyaradar sinema-TV yazarı olarak, geçtiğimiz Cumartesi gecesi 21:00’da, Okan Bayülgen’in Habertürk TV’de yaptığı “Okan Bayülgen Sunar” programının konuğuydum. Orada bir cümle sarfettim ve dedim ki; “Televizyonun en büyük vaadi insanı dinlendirmek, eğlendirmektir ama TV artık insanları mutsuz ediyor!”

Bu tespiti biraz açalım mı?

Biz gerçekten epey sıkıntılı bir ülkenin insanlarıyız. Aile, arkadaşlar vs. gibi tutunma noktalarımız olmasa çoktan dipsiz bir çukura düşmüştük ama bir şekilde idare ediyoruz.

Ancak artık iş oraya geldi ki, kaçacak, dinlenecek ve sonra devam edecek bir kuytu köşe bulamaz olduk. Sinema, müzik, TV gibi sanat-eğlence tüketimi böyle zamanlarda çok önemli, kafayı yemek istemiyorsanız hemen eski plak-kasetlerinizi çıkarın, çocukluğunuzun, gençliğinizin melodilerinde biraz mola verin, anne kucağı kadar dinlendiricidir, şiddetle tavsiye ederim.

Ya da “ne filmdi be” dediğiniz filmi yeniden izleyin, Youtube’a girin, Süper Baba dizisini bölüm bölüm koymuşlar, jenerik dahil 43 dakika, Nihat’ın kahvesinde biraz soluklanın.

Hepten bu zift çukurunun içinde debelenmeyin. Kendinize biraz umut takviyesi yapın. Aslında güncel işaretlemeler yapmak isterdim ama tekrar ediyorum; Televizyon izlemek sizi mutsuz edecek!

Dün akşam Kanal D’de başlayan X Factor: Star Işığı programını izlediniz mi? Ben izledim, ekran başından kalktığımda video döneminde çekilmiş en ağlak arabeskçi filminden daha beter haldeydim. Güzel güzel gençler gelmişler, müziklerini yapıp kendilerini ispat edecekler ama yapım hepsinden 1.5 porsiyon Adana kebap çıkarmanın derdinde.

Neden böyle? Işıklar içinde bir stüdyo, içinde Emre Aydın gibi bir rocker’ın da olduğu işini bilen jüri, 2 saatlik müzik ve eğlence vaadi ama gözyaşından gayrı bir şey yok! X Factor tutmayacak, tutmamalı... Memleketin bin türlü derdinden içimiz bayılmışken, hiç gerek yok.

TV kanallarında çalışan yöneticilere-yapımcılara sesleniyorum; TV seyircisini aptal zannediyor ve buna göre yayıncılık yapıyorsunuz ama şu an izlenme oranlarından da anlaşılıyor ki aptallık yayıncılığın izlendiği değil de yapıldığı tarafta... En ucuz oltalarla, ucuna en adi yemleri takarak balık tutmaya çalışıyorsunuz. 5-10 yıl öncesinin numaraları bunlar, Allah aşkına biraz diplomalarınıza layık olun ve televizyona zekayı geri getirin!

Küçük Ağa Neden Tuttu?

O, şu, bu... Hiçbiri değil!

Küçük Ağa iki bölümde Salı akşamlarının tek geçilen izlencesi haline geldi. Neden biliyor musunuz? Küçük ağa ve ebeveynleri ne yaşarsa yaşasın, sonu kötü bitmeyecek. Bu dizinin en büyük vaadi umutlu bir tebessüm. Seyirci de bunu hemen aldı, kabul etti, çünkü ihtiyacı var.

Şunu da not düşmüş olayım; ATV bu akşam Küçük Ağa’nın karşısına başka bir doğulu kahramanı çıkarıyor; Hükümet Kadın!

Yarın sabah reyting sonuçlarına bir bakmalı, Yeşilçam formülleriyle üretilmiş güncel komediler dizilerin tahtını sarsıyor, iş haftanın en civcivli günlerinden birinde tam da ana yayın kuşağında “sinema filmi” yayınlamaya kadar geldi. bakalım bu akşamki çatışma nasıl sonuçlanacak?
Benim gönlüm Hükümet Kadın’dan yana, TV’de sinema olsun, daha çok olsun.

MURAT TOLGA ŞEN / murattolga@gmail.com