Medya
04 Kas 2011 09:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:58

MUSTAFA MUTLU'DAN ERDOĞAN'I KIZDIRACAK DİKTATÖRLÜK TARİFİ!

"Atatürk diktatördü" diyen Nagehan Alçı'ya diktatörlüğü anlatan Mutlu bu tarifleriyle Başbakan Erdoğan'ı da kızdıracak...

İşte Vatan yazarı Mustafa Mutlu’nun o yazısı...

 

Diktatörlük...


Atatürk için “Diktatördü” diye buyurdu ya; aykırı sözlerle şöhret peşinde koşan kadın gazeteci... Ona “diktatör”ü ve “diktatörlüğü” anlatmaya çalışacağım bugün...


***


- Diktatörlüklerde muhalefete tahammül edilmez, “Hadi oradan, hadi oradan” denilir.

- Diktatörlüklerde yargı bağımsız değildir. Çünkü bağımsız yargıçlar cezalandırılmış ve meslek dışına itilmiştir.

- Diktatörlüklerde savcılar halkın değil, iktidarın savcısıdır.

- Diktatörlüklerde kitap, dergi, gazete toplatılır.

- Diktatörlüklerde basılmamış kitaplar (!) bile toplatılır. Bu basılmamış kitapların basılmamış kopyalarını bulunduranlar suçlu ilan edilir.

- Diktatörlüklerde fabrika değil, bol bol adalet sarayı ve cezaevi yapılır.

- Diktatörlüklerde gazeteciler, aydınlar, bilim adamları, öğretim üyeleri, rektörler, parti yöneticileri, baş eğmeyen komutanlar, hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına sahip çıkan hukukçular, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri cezaevine konulur.

- Diktatörlüklerde parasız eğitim isteyen gençler bile cezaevine konulur.

- Diktatörlüklerde millet sizi vekil bile seçer ama siz yine de cezaevinden çıkamazsınız.

- Diktatörlüklerde yargılamalar, cezaevinin içindeki özel duruşma salonlarında yapılır.

- Diktatörlüklerde savcılar binlerce sayfalık iddianame yazabilir ama sanıkların savunma hakları kısıtlanır.

- Diktatörlüklerde uydurma ve sahte belgeler havada uçuşur.

- Diktatörlüklerde iddia makamı iddiasını ispat etmez, sanıklar suçsuzluklarını kanıtlamak zorunda bırakılır. “Gizli tanık” ifadeleriyle kalem kırılır.

- Diktatörlüklerde cezaevlerindeki tek kişilik hücreler bile “başkent”e görüntü aktaran kameralar tarafından 24 saat izlenir. Cezaevlerinde maddi ve manevi işkence yapılır.

- Diktatörlüklerde gazete, dergi dağıtan çocuklar tutuklanır, işkencede ölür.

- Diktatörlüklerde muhaliflerin tutukluluk süreleri o kadar uzatılır ki, cezaya dönüşür.

- Diktatörlüklerde azılı katiller ve dolandırıcılar bile eğer yandaş ise, en fazla bir-iki ay içeride misafir edilip ağırlanır, sonra serbest bırakılır.

- Diktatörlüklerde sadece cezaevleri değil, mahkemelerin duruşma salonları bile “başkent”e görüntü aktaran kameralarla donatılır. Duruşmaları “başkent”ten izleyen yetkililer, “bağımsız” görünümlü savcıların kulağına soru fısıldar ve sorulmasını ister.

- Diktatörlüklerde yasalar, sadece muhalifleri bağlar.

- Diktatörlüklerde “bizimkiler” ve “onlar” vardır. “Onlar”; iş bulamaz, göreve atanmaz, iş kuramaz, çocuklarını dershaneye göndermek için kredi alır ve ödeyemeyince intihar eder. “Bizimkiler”in çocukları hep hastadır; askerlik yapamaz... “Onlar”ın çocukları, üç haftalık eğitimle cepheye sürülür.

- Diktatörlüklerde herkesin telefonu dinlenir, internetteki yazışmaları izlenir, girdiği siteler kaydedilir. İnternet siteleri kapatılır.

- Diktatörlüklerde aykırı ses veren basın-yayın kuruluşlarına ağır vergi cezaları yağdırılır. Gazete ve televizyonların yöneticilerine sık sık “ayar” çekilir.

- Diktatörlüklerde yolsuzluklardan, usulsüzlüklerden, diktatörlerin ailelerinin köşeyi dönme öykülerinden söz edilemez. Edenin hayatı söndürülür!

- Diktatörlüklerde “saray soytarılığı” kurumu olur ve bu kadro silikonlu, botokslu şarkıcı tayfası tarafından gönüllü olarak doldurulur.

- Diktatörlüklerde sadece yandaş medya değil; yandaş sermaye, yandaş sivil toplum örgütü, yandaş baro, yandaş bilim insanları yaratılır ve desteklenir.

- Diktatörlüklerde dinci oluşumlar, tarikatlar ve cemaatler özenle korunur ve desteklenir.

- Diktatörlüklerde sendikalar ya yoktur ya da göstermelik olarak vardır.

- Diktatörlüklerde işçiler, öğrenciler hak arama eylemi yapamaz, bunun için sokağa çıkamaz.

- Diktatörlüklerde ille de gösteri yapmak isteyen eylemciler önce biber gazıyla uyarılır, sonra da kışın ayazında buz gibi havuzlara atılarak kendilerine getirilir.

- Diktatörlüklerde kadınlar, Dünya Kadınlar Günü‘nde polis tarafından saçlarından sürüklenerek götürülür.

- Diktatörlüklerde karikatür bile yasaklanır, çizenin canına okunur!

- Diktatörlüklerde diktatör her gün bıkmadan konuşur. Bazen günde beş kez konuşur. Ama asla dinlemez. Hatta kendi davetiyle toplanan parlamentonun gizli oturumunda konuşulanları bile dinlemez.

- Diktatörlüklerde devlet yoksul halktan, ödeyebileceğinin çok üzerinde vergi alır. Bu paranın küçük bir bölümüyle göstermelik işler yapar ve göz boyar; kalanını kamu ihaleleriyle yandaşlara aktarır.

- Diktatörlüklerde sık sık “asılsız ihbarlar” yapılır.

- Diktatörlüklerde bu asılsız ihbarlar gerekçe gösterilerek, devletin en gizli odalarına bile girilir, buralarda elde edilen bilgiler yandaş medyaya aktarılır.

- Diktatörlüklerde “özgürlük”, “demokrasi”, “laiklik”, “adalet” gibi kavramlardan çok sık söz edilir ve bu kavramların içi boşaltılır. Hiçbir diktatör, diktatör olduğunu kabul etmez, demokrat geçinir.

- Diktatörlüklerde ülkeyi yönetenler, önlerinde eğilmeyen herkesi azarlar.

- Diktatörlüklerde kutlama yapmak halka yasak, diktatör ve adamlarına serbesttir.

- Diktatörlüklerde bazı şarlatanlar televizyonlara çıkıp, ülkenin kurucularına “diktatör” diye hakaret edebilir...


***


Çok şükür ki (!) bugün bunları yaşamıyoruz... İşte bu yüzden, “Atatürk diktatördü” diyen o kadın yazar, “gerçek diktatörlük” nedir bilmiyor...

Kusurunu affedin!


*****


Günün Sorusu

Soru kendime:

Diktatörlükle yönetilmeyen bir ülkede yazdığım halde, neden böyle yazılardan sonra “Başıma bir şey gelir mi” diye korkuyorum?