Gündem
21 Ağu 2015 09:23 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:49

Murat Sancak saldırıyı canlı yayında anlattı: Geri adım atmayacağız!

Murat Sancak kendisine yönelik suikast girişiminin ardından 24 Tv'de yaptığı açıklamada "Bu saldırı sonrası inandığımız şeyden geri adım atmamızı kimse beklemesin" dedi.

STAR Medya Grubu Başkanı Murat Sancak kendisine yönelik suikast girişiminin ardından 24 Tv'de yaptığı açıklamada 'Bu saldırı sonrası inandığımız şeyden geri adım atmamızı kimse beklemesin. Şunu düşünmesinler bir defa bunları korkuttuk artık bundan sonra yayınlarına, attıkları adımlara dikkat ederler. Tam tersine daha fazla inanarak güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz' dedi.

STAR Medya Grubu Başkanı Murat Sancak hain saldırının ardından konuk olduğu 24 TV canlı yayınında olayın tüm detaylarını anlattı ve kararlılık mesajı verdi.

İşte Murat Sancak'ın açıklamalarından satır başları:

Murat Çiçek: Neler yaşandı, güvenlik kamerasına yansımayan anlarda neler vardı? Star Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sancak'la konuşacağız bunları. Tekrar geçmiş olsun Murat Bey. Tekrar hoş geldiniz.

Murat Sancak: Sağ olun teşekkür ediyorum.

M.Ç: İlk etapta olayı duyduk, zaten sizinle de konuştuk, kısa da olsa anlattınız daha sonra emniyete bilgi verdiniz bu konuyla ilgili. Görüntülerin çekebildiği kameraların çekebildiği  bunlar. Sizin gözünüzden nasıl yaşandı olaylar, bir de sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz?

M.S: Aslında net bir şekilde gösteriyor. Kısaca vurgu yapmak gerekirse, genelde ben evime tek arabamı kullanarak giderim, koruma ve şoförü Mahmutbey'de bırakırım oradan kendim Hadımköy'e giderim, sabahleyin de Star Medya'ya kendim gelirim. Ama enteresan dün akşam çok geç eve gittiğimden dolayı şoför ve koruma benimle geldi. O arada dedim ki siz arabayı alın yarın sabah beni alıp götürün diye şey yaptık. Tamamıyla tesadüf aslında, eğer önceden izlemişlerse ki muhakkak izlemişlerdir. Çünkü evin yerini tespit edecek kadar öğrenmişlerse, bunu yapmışlardır.

M.Ç: Aslında siz bu sabah rutininizin  dışına çıktınız?

M.S: Aynen öyle.

M.Ç: Çünkü normal şartlar altında kendi arabanıza binip kendiniz geliyorsunuz. İzleyici bir kez daha duysun. kendi aracınızla geliyor otoparka giriyorsunuz. arabayı bırakıyordunuz. Şoförünüz korumanız daha sonra geliyordu. Siz bu sabah rutini bozdunuz.

M.S: Aslında dün akşam eve geç gitmemden kaynaklandı. Bu sabah da zaten, isterseniz olayın girişini anlatayım. Ben genelde saat 8:00/8:30 gibi evden çıkarım. Bugün de saat 10:00 gibi çıktım. enteresan! saat 10:00 gibi Fatih Üniversitesi'ni geçtikten sonra, tabi ben arka tarafta oturuyordum. Korumayla şoför ön taraftaydı. Arkadan bir araba çarptı bize. Biz bunu rutin bir trafik kazası gibi algıladık. Bu arada şoför gayri ihtiyari o anda durmadı. Aslında durmaması da iyi olmuş. Çünkü durduğu anda yanımıza gelip  oradan sıkacaklardı. Amaçları zaten durdurmaktı. O aradan 20-30 metre ileriye gidip oradan duruyor. Duruşu da enteresan, çapraz durdu. Yani bizim arabadan inip kendimize savunacak duruma getiriyor aslında bizi. O arada, ben arabadan indim, koruma indi. Bende de silah var. Mermiyi silaha vermeye çalıştım, mekanizmaya ama maalesef benim silahım tutukluk yaptı. Allah'tan koruma vardı

M.Ç: Resmi koruma mı?

M.S: Resmi koruma değil. Benim yanımda çalıştırdığım emekli bir polis memuru. Tabi çarpmadan sonra, biz durduktan sonra saldırganlar gelip arabanın önünü kestiler oradan direkt iki kişi çıktı. Şoförle beraber ön tarafta bir kişi daha vardı o kameralarda gözükmüyor. 3 kişilerdi toplamda. Direkt bize karşı ateş açtılar, bize doğru gelmeye başladılar. O arada korumanın karşı vermesi şeyiyle genelde bu gibi eylemlerde karşı saldırı beklemiyorlar. Karşı saldırı verdikleri anda geri çekilip arabalarına binip kaçma teşebbüsünde bulundular. 

45'lik mermiler kullanmışlar. Yani emniyetin verdiği bilgiye göre tam teşebbüslü  iyi planlanmış, öldürmeye tam teşebbüslü bir eylemdi. Aslında bugün Allah korudu. Bir de rutinin dışına çıkıp korumanın olması aslında bugün korudu.

M.Ç: Ben biliyorum. Siz bahsediyorsunuz. Seyircilere bir kere daha hatırlatalım. Sizin rutininiz sabah 8:00/8:30'ta çıkmak. 9:00'dan önce şirkette olmak. Normal rutininiz bu.

M.S: Sizden önce geliyorum yani.

M.Ç: Hep öyle oluyor doğru.

M.Ç: Rutininizi aslında kırmanız bir anlamda çünkü öyle anlaşılıyor ki yaşadığınız yer biliniyor. Evden çıkış saatinizi muhtemelen tespit etmişler ve o saatlerde yapmayı planladıkları eylemi bekletmişler. Evden çıkışınızı bekletmişler. Herhalde tahmin ediyorum. Yoldan çıkıyorsunuz evden 3 km öteye gidiyorsunuz orada başlıyorlar eyleme. Biz de gün içerisinde bu işin uzmanlarına konuştuk yayına bağladık şunu söylüyorlar 22 kurşunun girdiği ağır bir saldırının olduğu böyle bir eylemden normal şartlar altında kurtulabilmenin çok da imkanı yok. Öyle de planlamışlar zaten, hesapları öyle ama dediğiniz gibi Allah'ın da bir hesabı var. Allah korumuş hakikaten.

M.S: Kesinlikle zaten arabadan indikten sonra o arada çatışırken tam benim arabayla kapısının arasına kaldığım yerde de bir mermi delmiş kapıyı tam benim yanımdan deldi gitti zaten. Görüntülere batığınız zaman direkt camlara direkt benim olduğum noktayı hedef almışlar zaten.  Hedeflerine ulaşamadılar hedefleri farklıydı . Çünkü gündeme baktığınız zaman Türkiye'yi karıştırmak isteyenler çeşitli terör örgütleri, çeşitli eylemler yapıyorlar . Sansasyon olması münasebetiyle bizi hedef aldılar.

M.Ç: Yayınlarda da söyledi arkadaşlar. bizler de ifade ettik. Türk medya tarihinde bir medya patronuna yönelik ilk suikast girişimi bu bildiğim kadarıyla. Yok öyle değil diye bir şey duymadım şu ana kadar. Medya yöneticilerine, yönetmenlerine tarihte var. başarılı olmuş suikast girişimleri var maalesef. Hedeflerine ulaştığı noktalar var. Ama bir medya patronuna yapılmış olan ilk suikast girişimi bu.  Ben sizi biliyorum daha önceki konuşmalarda da ifade ediyorsunuz. Bİzim Star Medya Grubu'na bomba koymadan önce de tehditler alıyorduk zaten. Gezi'den beri
17-25 Aralık'tan beri devam eden bir açık hedef gösterme durumu var. MLKP tehdit etti, bombayı koyduğunu söyledi ardından da bu sefer şanslıydınız bir dahaki sefer bu kadar şanslı olmayacaksınız diye açıklamaları da vardı. Yayınladık da bunların hepsini. Zaten bu kadar tertibatları bu kadar şanslı olmamanız üzerineydi . Allah korudu. Şu an bunu üstlenen yok. Ama dediğim gibi olayın gelişimine baktığımız zaman bu seferkinin adı MLKP olmaz da DHKP-C olur ya a başka bir terör örgütü olur. öyle gözüküyor.

M.S: Taşeronlar çok hakikaten öyle.

M.Ç: Neden size hedef alıyorlar. bir kere de sizin ağzınızdan duymak için soruyorum bu soruyu.

M.S: Olay bizim yaptığımız yayınlardan kaynaklanıyor.  Netice itibariyle biz Sancak ailesi ülkesine kendini adamış bir aileyiz. Bazı sosyal medyada bizim hakkımızda çok farklı şeyler yazılıp çiziliyor. Bu ailenin ülkesini düşünmekten başka amacı olmadığını bir sonraki programda anlatmak isterim yani daha detaylı.  Sancak ailesinin kim olduğunu daha detaylı bir şekilde anlatmak isterim biz doğru bildiğimiz inandığımız her türlü doğru haberi yayınlıyoruz. Siz daha iyi bilirsiniz. Yani bu anlamda buradaki politikayı hiç bir şekilde müdahale etmiyoruz. Sadece sizlerden istediğimiz tek bir şey vardı, yalan haber yok çünkü yalan haberin vebalini kaldıramayız. Onun sorunu da bizim boynumuzun borcu. Herhalde bu yayınlardan dolayı çok rahatsız edici boyutta olduğumuzu düşünüyorum. Sadece terör örgütü ile ilgili değil paralel yapıyla ilgili yaptığımız haberlerle ilgili ve Star gazetesi de bu grubun amiral gemilerinden bir tanesi durumunda ve sürekli manşetlerinde izleyicilere, okuyuculara doğru haber versin diye her yönüyle hiç saklamadan çekinmeden ve inanarak bu işi yaptı herhalde bundan dolayı. Çok rahatsız oldukları kesin bu bombadan sonra başka bir şey yapılacağını bekler miydim? Açıkça söyleyeyim benden ziyade belki başka kişilere bunu yapabilirler diye düşünüyordum ama olay bana geldi amenna her gelen şeye razıyız bu saldırıdan sonra bizim inandığımız şeyden geri adım atacağımızı kimse beklemesin. Şunu düşünmesinler bir defa bunları korkuttuk artık bundan sonra yayınlarına  bundan sonra attıkları adımlara dikkat ederler, tam tersine daha fazla inanarak ve güçlü bir şekilde inanmış bir şekilde bu işin üstüne daha çok gideceğiz. Çünkü bizim tek bir görevimiz var Türkiye'miz, ülkemiz ve milletimiz bu kadar şehit verdiğimiz bir ortamda Murat Sancak şehit olmuş o Kadar da önemli değil. Onun için biz kelleyi sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi biz kelleyi koltuğumuzun altına koymuşuz, kefenimizi giymişiz gidiyoruz biz de o uğurda gerekirse canımızı feda etmeye hazırız ve varız ama inandığımız yoldan hiç kimse alıkoyamayacak. Bizim yönetim kurulu başkanımız da Ethem Bey'in de daha önceki verdiği röportajda bunu defaten hep dile getirdi ve bunu tekrar söylüyorum hiç kimse bizi yolumuzdan alıkoyamayacaktır.

M.Ç: Kimse yolumuzdan alıkoyamayacaktır önemli, şundan dolayı önemli bu grup Star Medya Grubu, Türk medya grubu Ethem Bey'in de yayınlara çıkıp ifade ettiği gibi açık ibr şekilde hedef gösteriliyor yani bu hedef gösterenler içerisinde Kendi meslektaşlarımız da var bazı yayın grupları da var ama özellikler mesela siyasi parti liderleri yöneticileri de bunu yapıyorlar açık söylemek gerekirse 7 Haziran seçimlerinde önce Selahatin Demirtaş'ın Diyarbakır'da miting meydanında eline Star Gazetesini, Akşam Gazetesi'ni, Güneş Gazetesi'ni, Sabah Gazetesi'ni, Yeni  Şafak Gazetesi'ni sallayarak açık hedef gösterdiği günlerden geldik bu günlere. CHP genel sekreteri Gürsel Tekin'in 'Biz bu seçimleri kazanırsak Star medya grubuna Türk medya grubuna e koyacağız ifadesiyle geldik bu günlere. Biz bu Doğan Medya Grubunun başta özellikle altını çizerek söylüyorum, mesela bugün internet sitesinde haberi nasıl verdiKlerini ben size söyleyeyim muhtemelen görmemişsinizdir Emniyetteydiniz. şunu  söylüyor. Ethem Sancak'ın oğlu iş adamı Murat Sancak Halkalı'da silahlı saldırıya uğradı. Şimdi haber bu şimdi bu haberi böyle de görebilirsiniz. bİr kere Ethem Sancak'ın oğlu değilsiniz. Yani neresini düzelteliM ayrı dava . Olay Halkalı'da olmadı vs. vs. fakat bakış açısı bu yani sizin bir medya patronu olduğunuzu bir medya sahibi olduğunuzu ve bu saldırı girişiminin bir terörist grup tarafından özellikle o terörist gruba terörist grup diyen bir medya sahibi olduğunuzu özellikle gizliyorlar. Bu terörist grupların size bir suikast girişiminde ve öldürmek niyetiyle bir plan yaptıklarını özellikle gizliyorlar ve ondan sonra da efendim basın özgürlüğü kendilerine bir şey söylendiği zaman da nerede basın özgürlüğü cümlesini kullanıyor. Basit bir örnek olsun diye söylüyorum bunlar bizleri sizleri açık hedef gösteren siyasiler ve medya kuruluşları siz de aynı fikirde misiniz, aynı düşünüyor musunuz? Bu açık hedef gösterme neticesinde mi terör örgütleri bizi hedef alıyorlar.

M.S: Tabii ki bunun etkisi var. Asıl hedef gösterilmemizin sebepleri yaptığımız yayınlar zaten. Bunu toplum izliyor, görüyor. Gazeteleri ellerinde salladıklarını, yapılan haberlerde, diğer medya kuruluşlarının yaptığı haberler bu görüyor zaten. Ama olay çok öte bir şey.

M.Ç: Detaylandıralım bunu

M.S: Olay, Türkiye üzerinde oynanan büyük oyunun bir parçası aslında. Yani şöyle diye algılamayın. Türkiye ile sadece terör örgütleri paralel yapı mı uğraşıyor? Bir çok Avrupa ülkesi bir çok komşumuz yani Türkiye'yi yıpratmak için Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek için Türkiye'nin huzurunu bozmak için her kesimden saldırı var. Yani artık bu geldiğimiz nokta milli duruş sergileme zamanı aslında yani Türkiye'yi bu Avrupalılar yurtdışındaki ülkeler bu Türkiye'yi çok mu seviyorlar yani özellikle Osmanlı torunları olan bir ülkeye bu kadar ilgi niye. Türkiye'nin çok güçlü bir ülke olmasını mı istiyorlar tam tersine Türkiye'nin zayıf ülke olmasını istiyorlar.

Şu anda da bu ülkeyi 12-13 yıldır Türkiye’yi  iyi bir noktaya getirmeye çalışan bir liderimiz var. Zaten bizim Türk toplumu baktığınız zaman her yüz yılda bir, bir lider veriyor zaten. Allahü Teala’nın bir lütfu bu. Bütün yapılanlar liderimize karşı aslında. Çünkü bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti istenmiyor. Ve tamamiyle olay bu. Zayıf, güçsüz, kukla bir Türkiye istiyorlar. “Evet kaderimiz bu olmalı” demeli miyiz? Hayır. Biz bu liderin etrafında, Türkiyemize canımız pahasına da olsa sahip çıkmaya çalışıyoruz. Biz buna inanmışız.

Sosyal medyayı da çok fazla sevmem ama ben paralel yapı operasyonundan sonra içimden geçenleri döktüm sosyal medyada. Mısır örneğini verdim, Katar örneğini verdim. Türkiye’deki Gezi olaylarına işaret ettim.

Dedim ki “Türkiye üzerinde çok büyük bir oyun oynanıyor, ben kendi adıma, kendi canımı, kendi malımı ve 6 evladım var, altısını da feda etmeye varım” dedim. “Siz de var mısınız” diye de sordum.

Bugün Suriye’nin halini görüyoruz. Bugün Türkiye’deki Suriyeli vatandaşlarımızın halini görüyoruz. Yani ülkemizin de bu noktaya gelmesini isteyen birileri var. Sadece içeride değil, dışarıdan da büyük saldırılara maruz kalıyoruz şu anda. Bunları çok iyi algılamamız lazım, Türk Kürt toplumunun bunu çok iyi bilmesi lazım. Türkle Kürt arasında bir sorun yok. Yani 2013’teki Öcalan’ın Nevruz açıklamasına baktığınız zaman bu işin silahsızlanmaya gitmesi gerektiğini ve aslında bir Başkanlık Sistemi etrafında olunması gerektiğini söylüyor. Ama seçim dönemine girdiğimiz zaman parti lideri çıkıyor (halbuki Kürt sorununu çözecek tek partinin AK Parti olmasına rağmen) orada şunu söyleyebiliyor, “Seni Başkan Seçtirmeyiz” diyebiliyor.

M.Ç: Paralel yapı dahil, en ufak dokunulduğunda “basın özgürlüğü”nden bahseden kesimler, bir medya patronuna yönelik bu kadar büyük bir saldırıda seslerini çıkarmıyorlar. O çizgi hiçbir şekilde tepki vermiyor. Niye vermiyorlar?

MURAT SANCAK: Çünkü önümüzde seçim var. Sırf AK Parti’yi zayıflatmak için, HDP’ye zarar vermemek adına tepki vermiyorlar. Çünkü bütün dünyaları, AK Parti’nin doğal lideri olan Sayın Cumhurbaşkanımız gitsin de, kim gelirse gelsin derdindeler. Ülkeyi de başka şer güçlerine bile teslim edebilirler. Aslında işin özü bu.

Ama çok uyanık olmamız lazım. Bu uğurda şehit vermemiz gerekiyorsa vereceğiz. Benim 6 tane evladım var, 6 evladımı şehit vermem gerekiyorsa, bu ülke için vereceğiz.

Suriye vatandaşlarını görünce içim sızlıyor. Bir vatanları yok. Bir evleri yok. Yarın öbür gün Türkiye’nin de başına bunları getirmeye çalışıyorlar. Onun için hep birlikte kenetlenmemiz lazım. Bugün bir Murat Sancak gider, yarın üç tane Murat Sancak gelir. Bu önemli değil. Benim vurulmam ölmem de önemli değil. Eğer ülkem kurtulacaksa, ülkem iyi bir noktaya gelecekse ben kendimi feda ederim zaten. O noktada bir korkumuz yok. Ama olay artık ülke, ülke, ülke… Lütfen herkes artık bu konuda duyarlı olsun.

Suriye’de her gün 50-100 insan ölürken, CNN International bunları canlı yayında vermezken, Gezi olaylarını hatırlayın, 9 saat canlı yayın yaptılar. Türkiyemizi çok mu seviyor bunlar. Çok mu seviyorlar. Bütün vatandaşlarımız bunu düşünsün. Kürdüyle, Lazıyla, Arabıyla, Musevisiyle, Hristiyanıyla… Bu ülkede yaşayan herkes bunu düşünsün. Türkiye’yi sevmiyorlar, Türkiye’nin güçlü bir ülke olmasını istemiyorlar. Tamamiyle işin özü bu. Yoksa bugünkü olay bana göre basit bir olay.

Bir saldırı olayı, kurşunlama oldu, taammüden adam öldürmeye teşebbüs, emniyetin verdiği bilgiye göre. Ölebilirdik de. Ama zaten hergün 8-10 tane şehit verirken bu ülke, Murat Sancak gitmiş hiç önemi yok.

Ama bundan sonra ülkemize sahip çıkmamız gerektiğini lütfen herkes anlasın. Vatandaşlarımız medya kuruluşlarını ona göre izlemeliler. Terör örgütüne “terör örgütü” diyemeyen bir medyayı da iyi görmemiz lazım. “8 Haziran’da iktidara geldiğimiz zaman Türk Medya’ya el koyacağız” diyen bir zihniyeti iyi görmemiz lazım. Ve vatandaşımız bunu görüyor, emin olun görüyor.

Ben kendi adıma, medyam adına, büyüklerim adına söylüyorum ki biz, inandığımız yolda devam edeceğiz. Bizi yıldıramazlar, korkutamazlar. Aynı şekilde devam edeceğiz hep beraber.

M.Ç: Emniyet zaafı söz konusu mu, koruma vermeleri gibi bir durum var mı?

MURAT SANCAK: Koruma vermek istediler, ben almadım. Özgür yaşayan bir insanım. Hatta bırakırlarsa bugünden sonra belki tek başına da yaşamak isterim ama şartlar buna elvermiyor. Yoksa tek başına arabayı kullanmayı seven bir insanım. Seyahatlere de genelde arabayla giderim. Arabayı da kendim kullanırım yani.

M.Ç: Sancak ailesi büyük bir aile. Nasıl yaklaştılar bu duruma?

MURAT SANCAK:  Sancak ailesini tanımak lazım. Sancak ailesi peygamber soyundan gelen bir aile. Haksızlığa karşı duran bir aile. Biz her durumda haksızlığa karşı dururuz. Şimdi Tayyip Erdoğan, o yoksa Ahmet olur Mehmet olur, yine onun yanında yer alırız. Ülke menfaatleri söz konusuysa, kim bu ülke için bir tuğla koyuyorsa Sancak ailesinin en ufak bireyi bile buna destek verir. Biz bu ülkede kazandık, bu ülke için her şeyi harcamaya hazırız. O konuda kimsenin şüphesi olmasın.

M.Ç: Güvenlik tedbirlerini artıracaksınız değil mi?

MURAT SANCAK:  E tabiİ  ki. Ama bazı medya kuruluşlarında aracım için zırhlı demişler ama öyle bir şey yok. Zırhlı olmadığı ortada yani.

Korumalara da huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kaçabilirlerdi, kendilerini yere atabilirlerdi. Ama o noktada kendilerine de kurşun isabet edebilirdi. Aileleri de kusura bakmasın. Haklarını helal etsinler onlar da.

Türkiye’de son 5-6 yıla baktığınız zaman, Türkiye’nin ivmesinin yükselmesinden, dünyada söz sahibi olmaya kalktığı andan itibaren Sayın Tayyip Bey’in “ben Gazze’ye gideceğim” demesi, İHH’nın Gazze’ye gemi kaldırması, 7 Şubat olayı (Tayyip Bey ameliyata girerken Hakan Fidan’ın ifadeye çağırılması) gibi olayları görüyoruz.

Türkiye 2002’ye kadar kukla bir ülkeydi. Amerika ya da Avrupa ülkelerinin bazıları ne dedilerse onu yaptık. Hatırlayın o 2002 yılında 1 milyar dolar hibe ya da 8 milyar dolar kredi alma karşılığında Irak’a girecektik. Bakın bugün ülkemizin sadece Suriye vatandaşları için harcadığı para 4-5 milyar dolar bakın. Dünyada en çok yardım yapan ülkelerden bir tanesiyiz.

Yani 1 milyar kredi talep eden bir ülkeydik, 10 yıl içinde 4-5 milyar insani yardım yapabilecek bir ülke durumuna geldik.

Dünyada eskiden savaşlarla ülkeler terbiye ediliyordu. Soğuk savaş döneminde artık ekonomiyle terbiye etmeye başladılar. Paranın ucunu gösteriyor, “bunu yapacaksın” diyor. Yaparsan problem yok.

IMF’ye 27.2 milyar dolarlık borcumuzu bitirdik. Bütün problemler başladı. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu. Dış güçlerin dediğini yaparsan çok huzurlu bir ülke de oluruz. Ama sürekli IMF’e bağımlı, çocuklarımızı borçlandırmış şekilde gideriz. Sürekli bu şekilde gideriz. Haritamızı bölmek istediklerinde sesimizi çıkaramayacak durumda kalmak istiyorsak, hiç sesimizi çıkarmayalım, öyle devam edelim yani.

Düşünebiliyor musunuz, Türkiye Başbakanı kalkıyor, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda haksızlığa karşı dik durabiliyor, istediğini söyleyebiliyor. Bundan herkes rahatsız oluyor. Dünyayı yönetmeye çalışan ülkeler tabi ki bundan rahatsızlık duyar. “Çok oluyorsun artık” diyorlar. Onun için zaten önce Katar Kralı’nı indirdiler, sonra yüzde 52 halkın oyuyla gelen Mursi’yi alt ettiler, sonra Gezi olayları, yetmedi  17-25 Aralık operasyonları…

300 yıldır bir araya gelmeyen Mısır’la Türkiye bir araya gelmiş. Mısır, Türkiye ve bir tarafı da Katar olduğu zaman, bu ülkeler bir araya geldikleri zaman, bu bölgede söz sahibi bu ülkeler olur. Dışarıdan kimse buralara müdahale edemez. Ama ne yaptılar,  hemen Mısır’ı ayırdılar, Katar’ı biraz uzaklaştırmaya çalıştılar ama beceremediler, çünkü kraldan sonra gelen oğlu da çok dirayetli, çok sağlam kişiliğe sahip birisi.

DAEŞ diye bir örgüt çıktı mesela. En güçlü istihbarata sahip olan, kendini dünyanın reisi sanan ülkelerin nasıl bundan haberi olmaz. Tam tersi, bunlar zaten onların ürettiği örgütler. Terör örgütlerinin çoğunu zaten bu gibi ülkeler organize ediyor.

Türkiye sadece PKK yüzünden bugüne kadar 1 trilyon dolar para harcamış. Bu 1 trilyon dolar bugün Türkiye’nin elinde olmuş olsaydı, kişi başı milli gelirimiz 15 bin dolar artmış olurdu. Ama Türkiye güçlü bir ülke. Ne kadar zayıflatmaya çalışsalar da zayıflatamıyorlar.

Her ne yaparlarsa yapsınlar, bu halklar bir araya gelecek. Ve bir daha ayağa kalkacaklar. Bunu bildikleri için bütün bu baskılar yapılıyor, karışıklıklar çıkarılıyor.