Marazi köpek sevgisinin iyice cılkı çıktı!.. Bu sorumsuzluğu kim engelleyecek?..

Medyaradar analisti Atilla Akar, fenomen Banu Parlak'ın köpeğinin komşusunun köpeğini parçalayarak öldürmesi olayını ve son dönemde iyice artan “Köpekçilik Akımı”nın pek değinilmeyen boyutlarını ve ele aldı…

Efendim: bu “Köpekçi” akımının fanatikleri işin iyice b.kunu çıkardılar. Özellikle belli gelir düzeyine sahip semtlerde herkesin elinde birer, ikişer köpek turlayıp duruyorlar. Ki, kimi kadınlarda pusetlerde sanki çocuk gibi onları dolaştırıyorlar. Traji komik ve akla ziyan bir durum!

En ufağından en irisine, her ırktan son moda, “cins” köpeklere, vb varıncaya değin adeta bir “Salgın” yaşanıyor. Rahmetli Oktay Sinanoğlu’nun ruhu şad olsun, köpekler sanki “Çağdaşlığın alameti” sayılır oldu. Vah ki ne vah. Çağdaşlık bu “Sömürge okumuşları” na kaldıysa? Böyle giderse köpek nüfusu insan nüfusunu geçecek!..  

Sadece İnsanlar Değil Diğer Hayvanlarda Hedefte!..

Nitekim konu şimdilerde Dilan ve Engin Polat'ın iş yerini kurşunlattığı iddiasıyla gündeme gelen Banu Parlak'la ilgili bir olay dolayısıyla tekrar gündeme geldi.  Buna göre fenomen Banu Parlak'ın köpeği, komşusunun köpeğini parçalayarak öldürmüştü. Biz kim haklı kim haksıza girmeyeceğiz elbette. Ancak olay konunun bir kez daha tartışılmasına vesile oldu. Köpek insanı parçalasa medyada bu kadar gündem olmazdı herhalde!..  

Ne var ki bu konulardaki tartışma daha ziyade sokaktaki insanlara, çocuklara saldıran ve vahim boyutta olduğu anlaşılan “Sokak Köpeği Terörü” üzerinden yürüdüğü için olayın başka boyutlarına hemen hiç değinilmiyor. Sorun sadece “Sokak köpekleri”nden ibaretmiş gibi konuluyor ve çözüm olarak “Sahiplendirme” işaret ediliyor. Oysa apartman – site yahut belli bölge yaşamına ait sahipli köpeklerin ve onların sahiplerinin yarattığı başka sorunlarda var. Nedense bunlardan hiç söz bile edilmiyor.

Örneğin bunların yoğunlukta olduğu bölgelerde neredeyse her apartmanda birden fazla köpek var. (Zaten köpek apartman hayvanı değildir, olamaz.) Sürekli havlamalarıyla insanları rahatsız ediyorlar. Uyku uyutmuyorlar. Komşu kavgalarına yol açıyorlar. Yolları, kaldırımları köpek pislikleri götürüyor. Artık restoranlara, gıda satılan yerlere, marketlere kadar giriyorlar. Hıfzıssıhha Kanunu’na aykırı. Kim dinler? Nasıl olsa kendi koyduğu yasakları bile uygulayamayan bir devlet var!..

“Yasaklı Irk” Terörü!..

Neyse, bu gibi sorun yaratanların en başında ise daha ziyade “Yasaklı ırk” ya da “Tehlikeli ırk” diye tanımlanan kategorideki köpeklerin yarattığı sorunlar geliyor. (Lakin diğerlerinin de saldırmayacağının hiçbir garantisi yok)  Bunlar ya sokağa atılmak suretiyle ya da yasak olduğu halde tasmasız, ağızlıksız dolaştırıldığı için problem teşkil edebiliyor. (Bugüne kadar bunlara işlem yapıldığını ne gördüm ne duydum.) Gerisi her zaman olduğu gibi saldım çayıra Mevla’m kayıra!.. 

Bunlara ilaveten kriminal karakterli, varoş “Apaçileri”nin, hava atmak ya da güç gösterisinde bulunmak için besledikleri benzer tarz köpekleri var. Bunlar –hatta bazen zevkine- bilhassa garibim kedilere saldırtılıyor. Dolayısıyla üç, beş şirret, cadaloz, şımarığın ya da egosu ezik lümpenin keyfi olacak diye insanlar, çocuklar, diğer savunmasız hayvanların (Kediler, ufak köpekler, kırsal alanda koyunlar, tavuklar, vb) hayatı tehlikeye atılamaz. O yüzden tasmayı öncelikle sorumsuz sahiplerinin boynuna takıp dolaştırmak gerek herhalde!..

Kantarın Topuzu İyice Kaçtı!..

Maalesef son dönemlerde bu “Köpekçilik” olayı iyice marazi bir görünüm almış durumda. Temelinde küreselci “Derin Dünya Devleti”nin nüfus azaltma projesinin sosyal ayağı olarak tasarlanan ve piyasaya sürülen bu akım (Diğerleri LGBT ve cinsiyetsizleştirme akımlarıdır) olağanüstü bir büyüme kazanmıştır. İlaveten mama lobisi, cins köpek mafyası tarafından kâr amaçlı desteklenmektedir.

Temelinde insanın aşağılanması, ikincil plana atılması ve köpeğin yüceltilmesine dayalı ve adeta batı menşeli bir “din gibi” pompalanan akım bilhassa kadınların çarpıtılmış anaçlık duyguları üzerine oynamaktadır. İddia ediyorum, böyle giderse doğurma yerine köpeği “evlat” edinen bu tip kadınlar Türk milletinin sonunu getirecek. O yüzden bana kalsa olayı “Milli güvenlik sorunu” ilan ederim!..

Ne İlk Ne de Son Vaka!..

O yüzden fenomen Banu Parlak'ın köpeğinin bir başka köpeği parçalaması olayı ne ilk ne de sondur. İnternette şöyle bir turlasanız bile bu tarz yüzlerce olaya, videolarına rastlayacaksınız. Canım kedileri parçalayan köpekler, daha küçük köpekleri parçalayan köpekler, birbirlerini parçalayan köpekler ve tabi insanları, çocukları parçalayan köpekler. Kuralsız, denetimsiz “Köpekçilik akımı” körüklendiği, ağır yaptırımlara bağlanmadığı ve sürekli korunduğu sürece bu gibi manzaralar hep yaşanacak. Kısırlaştırma filân hepsi hikâye!..

Daha da beteri bunları dile getiren, rahatsızlığını dışa vuran, eleştiren insanlar belli bir lobi tarafından linç edilip, etiketlenmektedir. Demokrasi, fikir hürriyeti bu konuda rafa kalkmıştır. Devlet ise insanı korumaktan ziyade bu lobiye ve onun yarattığı akıma teslim olmuş, onların her dediğini adeta emir telakki eder gibi davranmaktadır. (Örneğin köpekleri dokunulmaz kılan 5199 sayılı yasa bu teslimiyetin bir ürünüdür. ) Hayvan sevgisi altında “insan düşmanlığı” yapan azınlık ama sesleri çok çıkan bir kesim herkesi yıldırmış görünmektedir. Devlet bu noktada havlu atmıştır. Partiler ise bunların oylarını almak uğruna somut hiçbir adım atmamaktadırlar. Hay oylarınız batsın!..

Beni asıl düşündüren ise bir insan, bir çocuk saldırıya uğrayıp parçalandığında sesi çıkmayanların bir köpek diğer köpeği parçaladı diye adeta feryadı figan ağlamasıdır. İlginç değil mi?..  

27. 03. 2024

NOT: Lütfen 13. 12. 2023 tarihli “Köpek Terörü” yerel seçimleri etkileyecek! Partiler bunun farkında mı?” başlıklı yazıma bir göz atın…