Gündem
21 Mar 2014 14:37 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:00

İşte Öcalan'ın Nevruz mektubu

Abdullah Öcalan'ın Nevruz dolayısıyla yazdığı mektup, Diyarbakır'daki kutlamalarda okundu.

Abdullah Öcalan’ın Nevruz kutlaması için kaleme aldığı mektup, Diyarbakır’da kutlamalar için toplanan büyük bir kalabalık önünde okunuyor.

Mektubu Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder okuyor. İşte Öcalan’ın mesajlarından satır başları:

Bütün Türkiye 'ye, bütün Orta Doğu halklarının kardeşliğini temsil eden Nevruz'a gönül veren halklara selam olsun...

Sizin şahsınızda sevgilerimi bütün kadınlara, ülkemin bütün gençlerine sevgilerimi gönderiyorum. Ben kalperinde barışa yer ayıran herkese ve sesimizi dinleyen herkese selamlarımı gönderiyorum.

Ortadogu ve Asya halklarının Newroz bayramını kutluyorum. Şu ana kadar devam eden süreç çok önemli bir diyalog süreciydi.

Bu süreçten sonuç alınması için devletin samimi adımlar atması gerekli.
Bizler gencecik fidanları canları, aşkları kül eden savaş ateşini yine böyle bir günde geçtiğimiz nevrozda söndürmüş ve barış için meşaleyi yakmıştık.
Sevgili Türkiye halkı, tarih bize göstermiştir ki eğer kararlı bir barış önderliği gösterilmezse, tarihsel sorunlar sadece bildiğini okur ve genellikle çok kayıplar yaşanır. En yakıcı şekilde cevap bekleyen şey, birbirini tekrarlayan darbelerle mi yoksa tam bir demokrasi ile mi yola devam edeceğiz. Soru budur.
Bütün ara yollar ve geçici biçimler artık miyadını doldurmuştur. Şu ana kadar yürütülen bir diyalog süreciydi ve önemliydi. Bu süreçte iki tarafta da birbirini iyi niyetini, yeterliliğini test etmiştir. Bu testten hükümetin ağırdan alma, tek taraflı yürütme ve uzatma tutumuna rağmen iki taraf da barış arayışından belli bir kararlılıkla çıkmıştır.
Kalıcı bir barış için yeterli bir güven oluşturamazlar. Yasal bir çerçeve kaçınılmaz olmuştur. Barış savaştan daha zordur. Her savaşın da bir barışı vardır. Bizler direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız. Bizim direnişimiz kardeş halklara karşı değil. Hegomanik karakteri yok sayan, zulüm düzenine karşı olmuştur.

Barışımız da hükümetler veya devletler için değil Anadolu Kürdistan ve Mezopotamya halkları içindir. Hükümet bu gerçekliğe uygun bir çözüm geliştirmekle yükümlüdür. Barış yolculuğumuz Oslo’dan Paris’e Lice’ye bir çok saldırıya maruz kalmıştır. Bu kirli oyunları bozan ve boşa çıkaracak olan da bu harekettir yani sizlersiniz.
Türlü biçimlere bürünerek karşımıza çıkan komplolarla başa çıkmak sorumluluğumuzdur. Bir çok ırkçı psikolojik harp metotlarını boşa çıkaracaktır.

Bu barış başta Rojava olmak üzere tüm bölgede ancak demokratik anayasal çözümlerle pekişecektir.
Kadınlar biriktirdikleri büyük özgürlük potansiyelinin demokratik gelişmeyle birlikte ekledikleri etik değerlerle bu barışın asıl taşıyıcısı olacaklardır.

Hareketimiz bir gençlik hareketi olarak başlamış ve hep genç kalmıştır. Bu barışa yönelik saldırılara karşı barışın yılmaz savunucuları da yine gençlik olacaktır.

Başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanına savrulmuş halkımız sesimiz olacaktır.

Umudun tükenmeye yüz tuttuğu her yerde her zaman emsalsiz iradelerle özgürlüğünü ve sağlığını gözünü kırpmadan veren bütün yoldaşlarımız en temel dayanağımız olacaktır.
Bütün inançların halkların kültürlerin ve emeğin kendisini özgür hissedeceği en devrimci duygularımla hepinizi selamlıyorum.

Kendini insanlığa karşı sorumlu sayan herkesi büyük barışımızın yapı taşı olmaya çağırıyorum.

Selam olsun halkların kardeşleri için sorumluluk üstlenene…

Yaşasın Nevroz yaşasın halkların kardeşliği

Abdullah Öcalan
İmralı Zindanı