Habertürk'te yeni Alo Fatih dönemi mi? İktidar Saraç'a neden kızgın?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

İlk yapılan yanlışa kaza…
İkincisine hata…
Üçüncüsüne ise tercih denir…
Dostoyevski

Bir yanlışta neden ısrar edilir sırdaşlar?
Çünkü o yanlış yanlış olmaktan çıkmış ve ancak tercih haline gelmişse…
Habertürk’te son günlerde yaşanan ve medya kulislerini sallayan bazı gelişmeler,
tam da bunu gösteriyor.

Habertürk skandallarıyla, beş benzemez fikri bir potada eritmesiyle, kahvehanelerdeki seviyeyi tartışma programlarına taşımadaki başarısıyla her daim sosyal medyanın belki de en çok konuşulan haber kanalı.
Yönetimi belli ki memnun, reklamın iyisi kötüsü olmaz anlayışında.
Ekranda gaz çıkarılmasından, kimsenin birbirini dinlemediği kakafonik yayınlara, ya da köşe yazarlarının birbirine nefretinin ekranda gözlerinden okunduğu, içi dışı bir kanal.
Skandalların merkez üssü…

Hafızaları tazeleyelim. O skandallardan biri, medya tarihimize geçmişti.
Ve son günlerde tekerrür ediyor. Alo Fatih’in muhteşem dönüşünü az sonra siz sırdaşlarımın kulaklarına fısıldayacağım.
Çayınızı koyun.

Ammaaa önce dediğim gibi, neydi bu Alo Fatih skandalı hatırlayalım.
17-25 FETÖ kumpası döneminde, Habertürk resmen FETÖ’cülerin eline düşmüştü.
Sonrasında hapsi boylayan bir grup yönetici, kanalda adeta at koşturuyordu.
Nice düzgün gazetecinin ekmeğiyle oynadılar.
Neyse, o dönem Habertürk’ün gedikli isimleri, hiçbir şey olmamışçasına koltuklarını koruyor,
içlerinden biriyse ben hükümet komseriyim diye, kendini kanalda dönemin Başbakanı Erdoğan’ın temsilcisi gibi anlatıyordu.
O isim Alo Fatih olarak da tanınan işadamı Mehmet Fatih Saraç’tı.

Saraç kanaldaki tüm ipleri eline almış, FETÖ’cü Oğuz Usluer ve Abdullah Kılıç elebaşılığındaki ekiple, kanalı yönetiyordu.
O sırada gazetenin başında da Fatih Altaylı vardı.
Altaylı mesela o dönem FETÖ’nün adliye imamı (sonradan yurtdışına kaçan) Bülent Ceyhan’la gül gibi çalışıyordu.

Altaylı’nın arası Alo Fatih’le de iyiydi.
Sonradan Alo Fatih skandalı patlayınca, O FATİH BEN DEĞİLİM, diye çok haykırsa da, beraber imza attıkları icraatlar halen dimağlarda taze.

Anket manipüle etmekten, hükümet kızdı diye gazeteci kovmaya, FETÖ’cüleri önemli pozisyonlara geçirmeye kadar pek çok işi birlikte sırtlandılar.
Fakat FETÖ kumpasları bir bir patlayınca, Alo Fatih’in Habertürk’ü aslında nasıl da yönetemediği, Erdoğan’ın adını kullanarak, aslında Erdoğan’ın aleyhine çalışanlara nasıl yol verdiği öfkesi oluşmuştu.
Erdoğan’ın Saraç’a öfkesi de o dönem kulislere yansımıştı.
Darbe girişiminden sonra, Habertürk’ün FETÖ’cü yöneticilerinin bir kısmı tutuklandı.
Ülkenin kritik bir dönemecinde, Habertürk’ün bir operasyonun merkezine dönüştüğü de böylece tescillenmiş oldu.

Şimdi yine kritik bir dönemeçteyiz.
Ve Habertürk’te yine Alo Fatih var ve yine benzer operasyonlar gündemde.
Bu kez tamamen farklı bir şekilde.

Keskin kulaklarıma gelenlere göre, seçim öncesince Ankara’da bir grubun bastırması üzerine,
Alo Fatih yine ‘seçimde ben Habertürk’ü iktidar için güvenli hale getiririm’ iddiasıyla,
kanalın ve internet sitesinin dümenine geçmiş.
Açıktan değil, zımni olarak.
Kendisine yakın isimleri de kilit noktalara yerleştirmeye başlamış.

Diyeceksiniz ki bre deli Keskin, Habertürk hiç de iktidarın güdümüne girmiş gibi görünmüyor,
aksine muhalefetin gazına basıyor.

İşteeeee zurnanın zırt dediği yer tam da burası.
İktidar çevrelerinde son günlerde konuşulan şeyi sizlere aynen aktarıyorum:
’Alo Fatih’i hükümet komiseri olarak tekrar Habertürk’e gönderdik ammaaaa gelin görün ki kanal Halk TV’den hallice oldu.’

Çoğu şaşkınlık içindeymiş keskin kulaklarıma gelenlere göre.
‘Alo Fatih hani bize çalışıyordu, kanalı resmen operasyon merkezine çevirdi,
yine tarih tekerrür ediyor’ diyenlerin sayısı hiç de az değilmiş.

En önemli rahatsızlığı yaratansa, Fatih Altaylı’nın çıkışlarıymış.
Özellikle Diyanet’le kavgası bardağı taşıran son nokta olmuş.
Alo Fatih’in eski dostu olan Altaylı’yı koruması da, hükümet çevrelerindeki bir diğer şoke edici gelişmeymiş.
Saraç’ın Altaylı’yı korumak için kulis yaptığı, tansiyon düşürmek için siyasetçilere telefonlar açıp araya girdiği de gelen bilgiler arasında.

Sadece o mu?
Spiker Mehmet Akif Ersoy’un çıkışları da iktidarda soğuk duş etkisi yaratıyormuş.
‘E bu çocuk hani bizim mahalledendi, ne çabuk saf değiştirdi’ görüşü hakimmiş.
Ersoy’un yeni Fatih Altaylı olma yolunda ilerlediği de koridorlarda konuşulanlar arasında.

Artık ne doğru, ne yanlış.
At izi, it izine karışmış yoldaşlar.
Amma benim gördüğüm bu Habertürk pilavı daha çok su kaldırır.
Seçim günü yaklaştıkça da, kayıkçı kavgası iyice gün yüzüne vurur.

keskinkalem@medyaradar.com