Gündem
15 Eki 2012 17:43 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:16

GÜLERCE "28 ŞUBAT'TA MEDYANIN ROLÜ YÜZÜNDEN MESLEĞİMDEN UTANDIM"

Gazeteci Hüseyin Gülerce, 28 Şubat sürecinde Zaman Gazetesi olarak, darbe olmaması için çalıştıklarını iddia etti

Gazeteci Yazar Hüseyin Gülerce, 28 Şubat sürecinde Zaman Gazetesi olarak, darbe olmaması için tansiyonu aşağıya çekmeye çalıştıklarını belirterek, ”Medyanın 28 Şubat’taki rolünden dolayı mesleğimden utandım” dedi.

TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş’ın başkanlığında toplandı.

Komisyona bilgi veren Hüseyin Gülerce, Necmettin Erbakan’ın Libya gezisinde, Kaddafi’nin yaptığı konuşmada, yazılanlardan daha ağır bir hakaretler olduğunu belirterek, ”Refahyol hükümetinin düşürülmesi için düğmeye orada basılmış olabilir” dedi.

Gülerce, o dönemde ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Refahyol hükümetinin nasıl düşürüleceğinin tartışılığını ifade etti.

28 Şubat sürecinde medyanın daha önceki dönemlerden daha kötü bir şey yaptığını, ”hükümeti devirme işinde gönüllü cepheye koştuğunu, her şeyi abarttığını” dile getiren Gülerce, ”Nijerya’ya giden Başbakan’a ’dikkat et yamyamlar seni yemesin’ denir mi? Bu, gazetecilik mi?” diye sordu.

Silahlı kuvvetleri, kurum olarak cuntacılardan ayırt etmek gerektiğini dile getiren Gülerce, ”Medya ile iktidar böyle dönemlerde sarmaş dolaş olmuşlardır ama herkes böyle değildir. Mesleğinin hakkını veren insanlar vardı. Medyanın külliyen suçlanması da doğru değil. Medya da Türkiye’nin demokratikleşmesine yardımcı olmuştur” dedi.

”Yanlış atmosferden hepimiz etkilendik” ifadesini kullanan Gülerce, o dönemde yazılarının büyük çoğunluğunda Erbakan’a uyarıların yer aldığını anımsattı.

Zaman Gazetesi olarak; darbe olmaması için tansiyonu aşağıya çekmeye çalıştıklarını ifade eden Gülerce, ”Medyanın 28 Şubat’taki rolünden dolayı mesleğimden utandım” diye konuştu.

Zaman Gazetesi’ne o dönem baskı yapılmadığını, çünkü gazetenin ”yok sayıldığını” söyleyen Gülerce, ”Herkesin bir demokratik tövbeye ihtiyacı var” dedi.

Gülerce, ”Ecevit, Merve Kavakçı’ya o çıkışı yapmasaydı belki darbe olacaktı. Darbecilerin elindeki bir kozu almış oldu” diye konuştu.

”Lütfen dengeli olalım hocam”

Dönemin Zaman Gazetesi imtiyaz sahibi Alaeddin Kaya da ”Türk basını Zaman gazetesinin yaptığının onda birini yapabilseydi bu olaylar yaşanmazdı” dedi.

Medyanın işbirliği ile bu noktaya gelindiğini ifade eden Kaya, ”Bugün aynı medya dürüst davransa Türkiye’nin rengi değişecektir” diye konuştu.

Tansu Çiller ile Fethullah Gülen’in İzmir’de bir program vesilesiyle bir araya geldiğini, Gülen’in bazı belgeleri Çiller’e vermek istediğini, Çiller’in ”lütfen dengeli olalım hocam” diyerek odayı terk ettiğini aktaran Kaya, şunları söyledi:

”O günlerde yine bugünlerde olduğu gibi memleketsever insanların bize gönderdiği belge, bilgi ve kasetler oluyordu. Bunlardan biri, askeri şura öncesi askerlerin kendi arasındaki konuşmayla ilgiliydi. Şura daha başlamadan atılacakların sayısının 76 olduğu geçiyor o konuşmalarda. Ben bu kaseti Erbakan’a götürdüm ama Erbakan dikkate almadı. Erbakan, birinci gün şuraya gitmedi ikinci gün gitti. Erbakan sonraki günlerde yaptığı bir açıklamada, ’vallahi çok uğraştım, atılacakların sayısını 150’den 76’ya düşürdüm’ dedi.”

Kaya, o dönemde Başbakanlık’ta verilen iftar yemeğinin bir bahane olduğunu, o yemekte sıkıntı yaratacak, insanların hesaba çekilmesini gerektirecek bir şey olmadığını kaydetti.

28 Şubat’ta Zaman Gazetesi’ne bir baskı olmadığını kaydeden Kaya, ”Ancak Gülen okullarına her gün baskın yapılıyordu. Biz teslim olmaya hazırdık, okulları verip kurtulacaktık ama süreç daraldığı için gerçekleşmedi” diye konuştu.