FETÖ Borsası müdavimi medya yöneticileri kim?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

Biliyorum,
Her haftayı iple çekiyorsunuz…

Biliyorum,
Mahallemizin delisi gelse de yazdıklarını okusak diyorsunuz…

Biliyorum,
İştahla Medyaradar sayfasını yeniliyorsunuz, F5 tuşuna basa basa bir hal oluyorsunuz.

Arayı açmadım, randevuma gecikmedim.

Yakamda kırmızı bir karanfille bir kez daha karşınızdayım.

Hani şu benim gibi Karadenizli olan Kadir İnanır’ın Dila Hanım’da yakasına taktığı kırmızı karanfil var ya, tam da ‘oni diyeyrum.’

Beni tanımak, görmek isteyenler o karanfili takip etsinler.

FETÖ Borsası müdavimi medya yöneticileri kim?

Neyse sadede geleyim kestirmeden,

En son söyleyeceğimi baştan söylemiş olayım ya da siz öyle sayın sözümü:

Allah Tayyip Erdoğan'a güç kuvvet versin. Versin ki şu FETÖ denen terör belasından bizi kurtarsın.

Neden durup dururken böyle söylediğimi anlayacaksınız kısa süre sonra....

Medyadaki Tayyip Erdoğan düşmanları, Türkiye'nin ekonomik sıkıntılarını, milli hükümete karşı, sinsi siyasi zaferlere dönüştürmek istiyor.

Bu azgın FETÖ'nün hayalet gibi yaşayan tayfası, sinsi emelleri için, yıllarca "kayanın parçasını rüzgar- yel bile götürür" diye hareket etti. Sabırla hareket edip devletin kılcal damarlarına kadar girdiler. Sadece devlet mi?

Medyaya da sızdılar...

İşbirliği yapmaya hevesli o kadar çok tip doldu ki etraflarına, FETÖ bile şaşırdı..
Sonra hepsi FETÖ işbirlikçisi oldu...

Sağcı, solcu, kürtçü, liberal, ülkücü, alevi, sünni... Derdi FETÖ nimetlerinden faydalanmak olan ne kadar tip varsa FETÖ'ye yanaştı. Bunların çoğu gazeteci hatta üst düzey medya yöneticisiydi.

Nihayet devlet 15 Temmuz'da hepsinin tepesine bindi...

Hem medyadaki hem de devletteki uzantıları hapiste. İçlerinden bazıları Silivri'de halen duvarlara anlatıyor derdini...

Özel bir FETÖ çarkı ve eğitiminden geçmişlerdi... Bir ara bir mahkeme serbest bırakmaya kalktı bunları...
Devlet serbest bırakılmalarına hemen el koydu ve yine hapse attı...

Devlet bunların medya eliyle yarattığı tahribatı bildiği için hemen yanlışı düzeltti. Bana bir şey olmaz diye ortalıkta gezen o FETÖ'cülerle birlikte hareket edenlerden bazıları kurtardı kendini.

Onlara o talimatları verenler nerede şimdi? Çoğu uslanmadı... Halen gizli emellerini gerçekleştirmek için kafalarının içinde 40 tilki döndürüyorlar...

Sizce yırttılar mı?
FETÖ borsasında hakim savcı kapısı aşındırıp, onların özel taleplerini karşılayarak bugünlere geldiler.

Ama haklarındaki şüpheler ortadan kalkmadı.

Adlarının geçtiği soruşturma dosyaları tabir caizse yeni dosyalar doğurmak üzere...

Nedeni rahatsızlık veren, anti-milli yayın politikası..

İstanbul-İzmir-Ankara hattında çevirdiğiniz FETÖ borsası dolapları, son dönemdeki araştırmalarla artık net biçimde ortaya çıktı....

Acaba devlet yeni ByLock listelerinde bunların isimlerine rastladı mı? Torpille isimleri gözaltı listelerinden çıkarılanlar var mı?
Varsa ne olacak?
Emin olun, FETÖ ile işbirliği yapan bu kelli-felli isimler en çok bu soruların cevaplarını merak ediyor. Zamanı geldiğinde sizi kurtaran FETÖ borsası işleyecek mi acaba? Merak ediyorsunuz değil mi?

O merak yüzünden "Tayyip Erdoğan tökezlesin" diye pusuda bekleyen milletin gözünde zerre-i miskal itibarı kalmamış, 'siyasetçilerden' medet umuyorsunuz.

Elinizdeki medya gücünü bunların emrine vermeye hazır ve nazır bekliyorsunuz.

Milli devlet yarattığınız ve taşıdığınız tehdit potansiyelini görmez sanıyorsunuz.

Görüldünüz!

ByLock listelerinden adınızı artık hiç bir değeri kalmayan o siyasetçilerin iktidarında bile sildiremezsiniz.

Çünkü bu devlet kararı... !

Geriye bir hükmünüz kaldı...

Kendini devlet sananlar sayesinde bir kez paçayı yırttınız!

Devleti sadece 1 kez kandırabileceğinizi yakında öğreneceksiniz.

SERDAR AKİNAN KİMİN DANIŞMANIYDI? 

Neyse sırdaşlarım…

Heybem yine dolup tastı.

Hakkında soruşturma açılan Serdar Akinan hangi medya yöneticisinin danışmanıydı?

Medya mahallesi ve siyaset Elazığ depreminin ardından ortaya atılan bir iddiayla çalkalandı.

Önce ölenlere rahmet, yaralılara şifa dilemek boynumuzun borcu.

Gazeteci Serdar Akinan, depremden sonra Elazığ’a gitti ve orada bir skandala şahit olduğunu iddia etti.

Akinan enkaz altındaki bir kişinin çıkarılması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklendiğini, Erdoğan olay yerine gittikten sonra yaralının adeta bir şov için Erdoğan’ın yanından geçirildiğini söyledi. Akinan yaralının AFAD ekipleri tarafından 1 saatten fazla enkaz altında bekletildiğini anlattı, elinde bir kanıt olmamasına rağmen ‘gözlerimle gördüm’ demekle yetindi.

Tabii bu açıklamaları büyük fırtına kopardı. Yetkililerden art arda açıklamalar geldi. Elazığ Valiliği Akinan hakkında suç duyurusunda bulundu.

Twitter hesabından Erdoğan’a 'Tiran' diyen, ‘Yargılanacak’ ifadesini kullanan PKK elebaşılarından Karayılan’la boy boy pozlar veren Akinan çok değil, 2018’de aniden Ciner Medya Grup Başkanı Kenan Tekdağ’ın danışmanı olarak atandı.

Ciner medya çalışanlarının şaşkın bakışları altında, ’Serdar Akinan’ın istekleri Kenan Tekdağ’ın istekleridir’ talimatı verildi.

Tekdağ’ın sağ kolu oluveren Akinan, tüm Habertürk’ü dizayn etmek için kolları sıvadı.

Sonra gizemli bir şekilde ortadan kayboldu.

Herkes yahu bu adamcağıza noldu derken, gene ortaya çıktı.

Habertürk’le olan garip ve bir o kadar da gizemli ilişkisine dair o dönem şu açıklamayı yaptı:

Farklı medya sitelerinde son zamanlarda hakkımda çıkan haberler maalesef gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır.

Doğrusu şudur:

Ciner Medya Grubu ile üç aylık bir teknik danışmanlık anlaşması yaptım. Bu kapsamda raporumu ay sonu sunarak hizmetimi nihayetlendireceğim. Dolayısıyla Habertürk’te bordrolu çalışan bir personel değilim. Ne “işe başladım” ne de “yollar ayrıldı”.

Bundan önce nasıl Pakistan’da ve Özbekistan’da kurulan TV kanallarına danışmanlık verdiysem işim gereği Türkiye’de olsun yurt dışında olsun danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor olacağım.
Bu bilgileri Medyaradar üzerinden camiamızla paylaşmama vesile olduğunuz için ayrıca çok teşekkür ediyorum.

Saygılarımla.
Serdar Akinan

Meğersem ne işe başlamış, ne de yollar ayrılmış. Bir ‘Yaşar ne yaşamış ne yaşamamış’ hikayesi…

Herhalde hükümet çevrelerinden gelen tepkiye karşı bu garip açıklama o dönem uygun görülmüştü.

Ama iyi ki o dönem Akinan ne işe başlamış, ne de ayrılmış.

Ya o zaman Elazığ izlenimlerini Habertürk ekranlarından anlatsaydı?

Ne olurdu?

Tıpkı Habertürk TV'de atılan ’Türkiye’de iç savaş çıkar mı?’ başlığı gibi birilerinin kellesini alabilirdi mazallah.
.
Ey Turgay Ciner Eyyy Habertürk, tehlikenin farkında mısın?

Fırtınada gemisini ustalıkla yürüten bir kaptan: Nermin Yurteri

Şimdi diyeceksiniz ki ayy Keskin Kalem daha geçenlerde ‘bu NTV ne renksiz, tatsız tuzsuz, keçi boynuzu gibi’ yazmadın mı?

Vallahi yazdım, billahi yazdım.

Ama bir gelişme beni bu yazıyı yazmaya itti.

Malum NTV bu siyasi fırtınada etliye sütlüye dokunmadan gemisini yürütüyor. Bu da ekrana bir renksizlik getiriyor ama hiç değilse skandal yok, baş ağrıtacak işler yok.

Belli ki bu bilinçli bir fedakarlık.

Tabii bu meselenin mimarı da yıllardır NTV’nin kaptan köşkünde oturan Nermin Yurteri.

Neyse bahsettiğim gelişmeye geleyim.

Star’da yayınlanan Babil dizisi NTV’nin de içinde bulunduğu Doğuş Yayın Grubu'nun başını hayli ağrıttı.

Nedeni ihraç edilen bir profesörü canlandıran Halit Ergenç’in canlandırdığı karaktere gösterilen tepkiler.

Kimi yok FETÖ’yü akladı dedi kimi yok PKK’yı.

Neyse bu tatsızlıklara çok dalmayalım.

Diziye soruşturma açıldı falan denilirken sessiz sedasız büyük bir deprem oldu Star’da, genel müdür Çağatay Önal görevden alındı.

Resmen bir açıklama yok ama Keskin Kalem’inizin işittiğine göre bu depremin ardında Babil krizi varmış.

Şimdi diyeceksiniz eee Keskin, bunun Nermin Yurteri’yle ne alakası var.

Keskin’iniz de size diyecek kiiiiiiii, ballll gibiiiiiiii var.

Çünkü gönderilen müdürün yerine Yurteri’nin ta kendisi geçti.

Belli ki Ferit Şahenk Yurteri’nin sağlam kaptanlığından o kadar memnun ki, krizin yaşandığı her yere onu gönderiyor, ortalığı toparlatıyor.

Valla keşke birden çok Nermin Yurteri’si olsaymış Şahenk’in…

Hatta diğer medya patronları için de klonlasak mı acaba kendisini?

Çünkü efendim bazı medya kuruluşlarının halini gördükçe, ‘ne kötü yönetiliyorlar ya Rabbim’ diyorum.

Uzun lafın kısası: Her eve bir Nermin Yurteri lazım…

Tavlacı Ahmet oldu pandomimci Ahmet

Bak dedim…

Yapma dedim…

Etme dedim…

Hak yiyen iflah olmaz dedim…

İmam Hatipli’sin Ahmet Hakan sen daha iyi bilirsin…

İyi niyetle o kadar yazdım ama…

Ama gel gör ki, çıt çıkmadı.

Ölüm sessizliği var, sanki ben hiiiç ona yazmadım.

Sanki kovulan arkadaşlarının hakkı her gün üzerine geçmiyor.

Vuramadı masayayumruğunu.

Hürriyet’in çiçeği burnunda genel yayın yönetmeni Ahmet Hakan, bir pandomim sanatçısı edasıyla hiliiiiç ses çıkarmıyor, bazı hareketler yapıyor ama, anlayan beri gelsin.

Hareket var…

Ses yok…

İcraat yok…

Hep şekil…

Neyse Ahmet Hakan önümden çekil…